Henry Cavill

1.5K 75 22
                                    

Kelime Sayısı: 711

***

Uzun eteğini düzelterek kırmızı koltuklardan adının yazdığı yere  oturdun. Telefonuna baktığında törenin daha başlamasına yarım saat vardı. Garantici davranıp erken gelmek istemiştin.

Salon yavaştan dolmak üzereyken arkana Tom Hardy oturdu. Daha önce tanışıyor olduğunuz için kısa bir sohbet içine girdiniz.

10 dakika kala herkes gelmişti. Scarlett ve Chris Evans sunuculuğu yapıyordu onlar sahnede yerlerini alırken hafifçe kafanı çevirip arkana baktın. Henry ile gözgöze geldiğinde gülümseyip önüne döndün. Tam çaprazında oturuyordu.

Daha önce hiç karşılaşmamıştınız ama onu elbette biliyordun o da seni.

Tören başladığında dikkatini onlara verdin. En iyi kadın oyuncu kategorisinde adaydın. Bu senin ilk ödülün olmayacaktı ama yine de çok heyecanlıydın.

Henry de senin gibi önemli bir kategoride adaydı, en iyi erkek oyuncu ödülü dalında.

En iyi film ödülü açıklanıyordu. Heyecanla beklerken ne senin ne de Henry'nin filmi kazanmıştı. Yine de gülümseyip alkışladın.

Tören ilerlerken Henry de ödül aldıktan sonra sıra senin kategorine gelmişti. Heyecanla ellerinle oynarken senin senin adın söylendiğinde sevinçle ayağa kalktın. Arkadaşların sana sarılıp tebrik ediyordu.

Henry: Tebrikler bunu hak ettin.

Y/N: Teşekkürler

Henry ile de konuştuktan sonra dikkatli bir şekilde yürüdün. Sahnede konuşmanı yapmaya başladın. Henry konuşman bitince ilk alkışlayan olmuştu. Yerine geri dönüp oturdun.

Henry: Hey

Henry'nin sana seslendiğini düşünüp arkanı döndüğünde tatlı gülümsemesi ve sevimli bakışlarıyla sana kurabiye uzatıyordu.

Henry: İster misin?

Y/N: Olur, sağol.

Kurabiyeyi elinden alıp yemeye başladın. Henry de sen de arkanıza yaslandığınızda şapşal bir gülümseme vardı yüzünüzde. Bu anlar kameralara da yansımıştı. Hayranlar için çok tatlı bir andı. Her yerde paylaşmaya değer görmüşlerdi hatta.

Gizlediğinizi düşünürek yediğiniz kurabiyeden sonra en iyi erkek oyuncu kategorisini anons etmişlerdi. Birer birer bütün adaylar sunulurken sonucu merakla bekledin. Henry'nin adı söylediğinde ayağa kalkıp alkışladın onun yaptığı gibi. Tekrar kısa bir sarılmada buunmuştunuz.

Y/N: Tebrik ederim.

Henry: Teşekkürler.

Yüzündeki gururlu gülümsemeyle sahneye yürürken yerine geri oturmuştun. Etkiliyici konuşmasını bitirip ödülü havaya kaldırdığında salondan tekrar coşkulu bir alkış koptu.

Tören sonunda bittiğinde elbisenin üstüne yanına aldığın ceketi giyip salondan çıktın. Telefonundan über çağırmaya hazırlanırken Henry yanına gelmişti.

Henry: Seni evine ben bırakabilirim.

Y/N: Çok sağol benim için iyi olur.

Henry: Ne demek benim için bir zevk.

Böyle centilmence hareketlere uzun zamandır rastlamıyordun. Onun bu denli kibar olması çok iyi bir etki bırakmıştı sende. Valeye teşekkür edip anahtarları aldığında ondan önce davranıp kendi kapını açmıştın.

Direksiyona geçtiğinde verdiğin adrese sürmeye başladı.

Y/N: Sana bir gün kendi kurabiyelerimden yapmak isterim.

Henry: Memnuniyetle denemek isterim.

Y/N: İki gün sonra müsait misin?

Henry: Evet bir işim yok.

Y/N: Tamamdır.

Evinin önüne geldiğinde birbirinizin numaralarını aldınız. Ona tekrar teşekkür ettikten sonra arabadan indin. Sen eve girene kadar bekledikten sonra o da kendi evine gitmişti.

Pijamalarını giyip telefonunu aldığında trendlere girdiğinizi görünce şaşırmıştın. Ödül aldığınız için girmeniz beklendik bir olaydı fakat en az ödüller kadar kurabiye olayı da çok konuşuluyordu. Arkadaşlarınla olan grupta bu konu hakkında dönen muhabette dahil oldun.

___

Ödül töreninden sonra 2 gün geçmişti. Henry'i çağırmak için erken mi olup olmadığını düşünürken en sonunda çağırma kararı aldın. Henry uygun olduğunu söyledikten sonra söz verdiğin gibi kurabiyeyi yapmaya başladın.

Henry dolabından beyaz tişört ve kot pantolon alıp giyinmişti. Deri ceketini kenara koyduktan sonra masasındaki parfümü sıktı. Bu ona son reklam projesinden bir hediyeydi.

Garajındaki siyah arabasına bindikten sonra telefonunda bir yandan adres açık şekilde sürmeye başladı. Aslında ödül gecesinden sonraki yolculuğunuzdan aklında kalmıştı. Yine de kaybolmamak adına tedbirini aldı.

Kapı çaldığında fırından yeni çıkardığın kurabiyeleri tezgaha koyup eldivenlerini çıkardın. Kapıyı açmadan hemen önce saçını elinle düzelttin.

Y/N: Hoş geldin.

Henry: Hoş buldum. Enfes kokuyor.

Y/N: Ah evet. Fırından yeni çıkardım.

Kapıdan çekilip geçmesine izin verdin. İçeri geçip üstündeki ceketi kenardaki askılığa astı. Ona dönüp yüzündeki tatlı gülümseme eşliğinde konuştun.

Y/N: Ne içersin?

Henry: Bir kahve fena olmazdı.

Y/N: Tabii ki latte olur mu?

Henry: Elbette, hatta bayılırım.

Bu duyduğuna sevinirken mutfağa ilerledin o ise salona geçip koltuğa oturdu. Televizyonda oynayan diziye göz attı. O sırada latteleri hazırlayıp tepsiye kurabiyelerle birlikte bardakları da koyup içeri girdin. Televizyona yaklaşıp kapattıktan sonra yanına oturdun.

Y/N: Umarım beğenirsin.

Henry: Çok güzel gözüküyorlar.

Sen ona merakla bakarken bir tanesini alıp yedi. Yüzündeki memnun ifade ile mutlu olmuştun. Lattesinden bir yudum alıp sana döndü.

Henry: Bu yediklerimin en iyisi.

Y/N: Vay canına, sevindim.

Beraber bir süre daha vakit geçirdiniz. Onunla sohbet etmek eğlenceliydi. Akşama doğru onunla vedalaşmıştınız. Onunla böyle tatlı bir tanışma ardından edindiğiniz tanışıklık güzel olmuştu.

***
Güzel olmadı ama işte

Umarım beğenirsiniz

Multifandom Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin