19

4.9K 635 170
                                    


"Seungmin kapının önündeki gazeticelerin hepsi gitti değil mi?" Jisung perdeyi hafif aralayarak dışarıda biri var mı diye kontrol ediyordu.

O sırada beline dolanan kollarla kontrol etmeyi bırakmıştı. Minho Jisung'un arkasından ona sarılıp kafasını omzuna yaslamıştı "Napıyorsun?".

Jisung kafasını hafif sağa çevirip sevgilisine baktı. Ona gülümsemişti.

O sırada Seungmin telefondan Jisung'a cevap vermişti "Gittiler ama evden çıkacaksan hesap vermen gereken 2 kişi var."

Jisung Seungmin'i dalgınlıkla onaylayıp telefonu bıraktı. Minho'nun kolları arasında durmaya devam ederken arkasına dönmüş kollarını sevgilisinin boynuna dolamıştı.

"Dışarıya çıkalım mı?" Minho'nun gözlerinin içine bakarak mırıldanmıştı. Minho kaşlarını çattı "Senin için sorun olmaz mı?".

Jisung omuz silkmiş "Sana göstermem gereken bir şey var." demişti.

"O zaman gidelim. Ne zaman gidiyoruz?" Minho sarıldığı beli daha sıkı sararken sevgilisinin incecik beline sarılmayı sevdiğini fark etmişti.

O Han Jisung ile ilgili her şeyi seviyordu. Garipti değil mi? Daha 2 hafta öncesine kadar tanımadığı birisine bu kadar bağlanması.

Han Jisung büyüsüyle Lino'yu büyülemişti. Lino Jisung'u yemeklerden bile daha çok seviyordu. Ki bu Lino'nun dilinde onu her şeyden daha fazla sevmesi demekti.

Jisung yüzüne odaklanıp dalmış sevgilisini kendine getirmek için dudağına bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Yarın sabah erkenden gidelim ama önce ailemin evini ziyaret edeceğiz ve ben onlarla seni tanıştıracağım." Jisung gülerek bunu söylediğinde Minho gerilmişti.

"O küçük canavar da olacak mı?" Diye sordu, kaşlarını çatmıştı.

Jisung sorduğu soruya gülüp "Küçük canavar mı?" Dedi. Minho başıyla onu onayladı.

"Jeongin'den mi bahsediyorsun?" Minho isminin Jeongin olup olmadığını ilk hatırlayamamış ardından hatırlayınca yine başını kullanarak Jisung'u onaylamıştı.

"Jeongin bebek daha niye canavar diyorsun ki ona?" Jisung bunu da gülerek sormuştu.

Minho kıskanç bir kediydi. Bunu demesiyle Jisung'un belindeki kollarını indirip ondan uzaklaştı "Git onu sev o zaman beni değil."

Kollarını göğsünde bağlamıştı. Fazla masum biri gibi duruyordu. Jisung ona gülümseyip bağladığı kollarına elini koydu.

"O benim kardeşim sen de sevgilimsin Lino. Yani onu kıskanma." Minho dediğini umursamayıp omuz silkmiş koltuğa oturmuştu.

Jisung da peşinden koltuğa gidip yanına oturdu. Kollarını hiçbir tepki vermeden oturan bedene sarmış çenesini göğsüne yaslayıp alttan ona bakmıştı.

"Minho seni seviyorum." Minho hiçbir tepki vermedi.

"Lino seni çok seviyorum." Minho yine tepki vermedi.

"Sevgilim seni çok seviyorum." Minho hafifçe sırıtmış kafasını Jisung'a döndürmüştü.

"Bir daha desene" Jisung kollarını daha sıkı sarıp konumu değiştirdi. Artık çenesini değil yanağını göğsüne yaslıyordu.

"Sevgilim seni çok seviyorum." Minho gülümseyip sevgilisinin saçlarına öpücük bıraktı. "Ben de seni."

Onlar birbirlerine sevgi sözcükleri söylemeye devam ederken kapı çalmıştı. İkisi de bakışlarını koridorun sonundaki dış kapıya çevirmişti.

Ardından tekrar birbirlerine bakmışlardı. "Kim geldi ki?" Dedi Minho kaşlarını çatarken. Jisung parmağını Minho'nun iki kaşının ortasına koymuş kaş çatmasını engellemişti.

"Şu hareketi çok yapmaya başladın. Yüzün kırışacak yapma." Demiş ardından koltuktan kalkıp kapıya yönelmişti.

Minho da peşinden kapıya ilerlemişti. Jisung delikten bakıp gelen kişilere baktığında Chan, Changbin ve Changbin'in kucağındaki Felix'i görmüştü.

Yavaşça Minho'ya dönüp "Seni öğrenmesi gereken başka bir insan topluluğu geldi." demişti.

🐈🖤

22.bölüm final bu arada. Umarım zevk alıyorsunuzdur.

My Cat Lino Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin