4.Bőlűm

879 70 298
                                    


Herkese Merhabalar...

Buraya kalbinizi bırakın lütfen.🖤

Diğer bölümlere göre kısa ama umarım sizi tatmin eden bir bölüm olur.

Bizi oy ve yorumsuz bırakmayın.

Ben sizin için yazarken, çabamı karşılıksız bırakmayacağınıza inanıyorum.

Bölüm şarkıları:

Kaan boşnak- Seni buldum ya. 

Hemsaye- Fısıltı.

Keyifli okumalar!

Kapıda üç erkek duruyordu. Kimdi bunlar, onun arkadaşları mıydı acaba?
Sarışın olan adam üzerindeki şaşkınlığı atmış olacak ki, ya da atamamış olacak, gözlerini kırpıştırarak " Yağız eve kız mı atmış yoksa ben mi yanlış görüyorum. Bera oğlum çimdiklesene beni. Rüya mı, gerçek mi? Anlayamadım."

Adının Berra olduğunu anladığım adam "Kes zevzekliği Bahadır." Daha sonra bana dönerek "Sen de kimsin?" dedi.

Asıl bu soruyu benim onlara sormam gerekiyordu, ayrıca ne saçmalıyordu bu adam eve kız atmak mı? Ne olarak görüyorlardı bunlar beni, sert çıktığını düşündüğüm sesimle "Asıl siz kimsiniz." diye sordum.

Bu tepkiyi benden beklemiyor olacaklardı ki üçünün de suratında biz doğru yere mi geldik bakışı vardı.

Geldiğinden beri hiç söze atılmayan esmer adam
"Sen Bahadır'ın kusuruna bakma, Yağız'a bakmıştık biz. Kendisi evde değil mi?"

Bu adam diğer ikisine göre gözüm daha çok tutmuştu, konuşmakta sakınca görmedim. "O burada değil ama gelir birazdan." Yani umarım bir an önce gelirdi. Esmer adam "Bizi içeri almayacak mısın, yani Yağız gelene kadar bekleseydik onu."

Kafamı olumlu anlamda sallayarak yarı aralık kapıyı tamamen araladım.
Aynı adam "Teşekkürler." dedi.

Surat ifademden ne demek istediğimi anlamış olacak ki "Yani sonuçta bizi tanımıyorsun, içeri almayabilirdin de.”

"Sorun değil." demekle yetindim.

Üçü de salona geçtiler, benden arkalarından gittim. Rahat bir şekilde koltuklara yayılmışlardı. Buraya sık sık geliyor olmalılardı.

Üzerimde dolaşan bakışların varlığıyla yan tarafa dönme ihtiyacı hissettim. Berra denen adamın arsız gözleri vücudumda dolaşıyordu. Bu durumdan rahatsızlık duyarak yerimden kıpırdandım. Ne vardı bu kadar bakacak, açıkta bir şey mi vardı?

Gözleri bacaklarım da uzun süre oyalanınca üstüme bakma gereği duydum.

Aptal kafam resmen adama seyirlik manzara sunmuştum. Hâlâ yattığım tişörtleydim. Değiştirmek hiç mi aklıma gelmemişti, Beni yanlış anlamakta haksız sayılmazlardı, arkadaşlarının tişörtüyle çıkmıştım karşılarına.

Ben tam ortamdan nasıl kaçıp, üstümü değiştirmeliyim diye düşünürken geldiğinden beri  gevşek bir tavır takınan sarışın adam “Ben Bahadır, bu yakışıklı Berra, karşıdaki de Erkin. Peki sen kimsin güzellik.”

Onlara ne söyleyeceğimi düşünürken, çalan kapı zili beni bu durumdan kurtardı.

Bahadır kulağımızın zarını patlatacak kadar yüksek bir sesle “Hah Geldi yiğidim, onu ben karşılayayım. Beni görünce mutluluktan havalara fırlatacak.”

Adının Erkin olduğunu düşündüğüm adam gür bir kahkaha atarak “Doğru seni havaya fırlatacak ama muhtemelen uçan bir tekmeyle.”

Berra’yla ikisi gülmeye devam ederlerken, Bahadır epey bozulmuşa benziyordu.

ACININ HEDİYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin