+82...:
Ben...
Sana biraz kırgınım.
***
Gecenin bir vakti gelen mesajın bir hata olduğunu düşündü Baekhyun.
Kim ona neden böyle mesajlar atacaktı ki?
*Texting
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jin Ae gelen mini video ile koridorun ortasında donup kaldığında arkadan gelen arkadaşı ona çarpmış, telefonunun yeri boylamasına sebep olmuştu.
"Neden durdun kızım bir anda?"
Arkadaşı kaşlarını çatarak ona baktığında zorlukla yutkundu ve kendini gülümsemeye zorladı. "Üzgünüm. Bir an aklıma bir şey geldi de."
"Dalgınsın bu aralar, emin misin bir şey olmadığına?"
Choi merakla arkadan söze daldığında alt dudağını dişledi. Bir şeyler yolunda değildi.
En azından Jin Ae öyle hissediyordu.
Baekhyun hakkında bir şeyler...
Yanlıştı.
Choi' de bunu hissetmiş gibi diğerlerini kampüste oturabilecekleri bir yer bulmaları için yollamış, hala yerdeki telefonuna bakan arkadaşını da fakültenin iç taraflarına doğru çekiştirmişti. "Ne oldu dökül bakalım."
"Sanırım Baekhyun beni buldu."
"N-nerden anladın?"
Geçen gece olanları bir çırpıda anlattığında Choi Ran, Baekhyun ile yaptığı gizli konuşmaların ortaya çıkmamasına sevinmişti.
Sonuçta Jin Ae kızın ona bir fotoğrafını gönderdiğini öğrense onu öldürürdü.
"Bundan bir şey çıkmaz."
"Sana pencereyi açtığımda oradaydı diyorum!"
"Tamam ama sonra sana 'Sen de mi uyuyamadın?' gibi saçma bir soru sormuş."
"Bilmiyorum. İçimde garip bir huzursuzluk var."
"Huzursuz olmanı gerektirecek bir şey yok. Güzel tarafından bak."
"Bunun güzel bir yanı yok."
"Ortaya çıkmak istiyordun."
"İstiyordum ama her şeyin bu kadar çabuk olmasını istemiyordum."
"Kendinle çelişiyorsun güzelim."
Jin Ae derin bir nefes doldurdu ciğerlerini ve ellerini saçlarının arasına daldırdı. Sonra da Choi' nin işaret ettiği yöne döndü.
"Baekhyun'un güzel sanatlar fakültesinde ne işi var?!"
"Belki de seni görmeye gelmiştir."
"Saçmalama!" Dişlerinin arasından tıslayıp geriye doğru küçük bir adım attı. Oğlana srtını döndü ve yürümeye başladı. "Ya! Nereye gidiyorsun?"
"Yürü Choi!"
"Kızlar dışarıda bizi bekliyor! Ters yöne doğru gidiyoruz!"
"Sadece yürür müsün lütfen?!"
"Yaa!"
"Sus C-"
Bileğine dolanan parmaklarla sözünü tamamlayamadı ve hızlanan kalp atışlarını seri tempoda attığı birkaç adıma yormaya çalıştı. "Sana sesleniyordum. Duymadın mı?"
"Ü-üzgünüm. Bir şey mi oldu?" Etrafına kısaca bakıp burada ne işin var demeye getirdi ve merakla Baekhyun'un cevabını bekledi.
"Senden bir şey rica etmek istiyordum."
"Dinliyorum."
"Bir konuda dışarıdan bir görüşe ihtiyacım var da, benimle gelebilir misin?"
Baekhyun hala parmaklarının sarılı olduğu ince bileği kendine doğru çekiştirdiğinde kız kocaman olmuş gözlerle onu izledi. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu.
"Ne için görüşe?"
"Bir... Şey için işte. Lütfen."
"Ari hadi yürü. Sabaha kadar seni mi ikna etmeye çalışacak çocuk?" Choi gülüşünü bastırmayı deneyerek sırtından itekledi Jin Ae'yi.
"A-ama..."
"Çok vaktim yok. Hadiii." Baekhyun çocuk gibi alt dudağını sarkıttığında kız gözlerini şirin yüz ifadesine dikmiş seslice de yutkunmuştu. Sonrada kolunu oğlanın parmaklarından kurtardı. "T-tamam."
Baekhyun'un ufak sohbet girişimlerini saymazsak sessiz bir şekilde yan binaya, müzik odasına geçmişlerdi. İçeri girer girmez de kollarından yakalayıp kenara bırakılmış sandalyeye oturttu kızı Baekhyun. Tam karşısındakine de kendini bıraktı. "Yoksa..."
"Hıh?"
"Şarkı mı söyleyeceksin?"
"Evvet!" Neşeli ses içinde yankı yaptı Jin Ae'nin.
"B-bana mı?"
"Başka biri yok burada..."
"Demek istediğim... Ben anlamam iyi mi kötü mü söylediğini."
"Niye anlayamayasın canım? Dışardan bir göz olarak düşüncelerini merak ediyorum."
"T-tamam."
Sonra Baekhyun'un o yumuşak ses tonu yayıldı odaya.
Boşluk ufak bir yankıyı beraberinde getirirken nefesini tuttu Jin Ae.
Oğlan için seçtiği şarkı şimdi onun sesinde yeniden can buluyordu.