36

463 37 40
                                    

Jin Ae tam karşısındaki tuvale fırçasını yavaşta sürttü. Bitmiş sayılabilecek resme son dokunuşlarını oldukça yavaş, oldukça özenli yerleştiriyordu. Gözleri fırçanın dokunduğu yüzeyden önce dağınık saçlara sonra da renklerle dolmuş parmaklarına kaydı. Neredeyse dirseklerine kadar boya olmuştu kolları. 

İç çekti ve bir türlü sevemediği resmi nasıl düzelteceğini düşündü. Yeterince sıcaklık katamıyordu bir türlü. Oflayarak paleti kenardaki masya atıı ve oturduğu tabureden kalkıp vücudunu esnetti. 

"Sanırım seni de diğerlerinin yanına göndermem gerekecek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sanırım seni de diğerlerinin yanına göndermem gerekecek." 

Dudağını sarkıttı ve elindeki fırçadan da kurtuldu. "Senin için umutluydum aslında." Kenara bırakılmış büyük kumaş parçasını tuvalin üzerine serecekken kapının arkasında bir gürültü koptu. Jin Ae elindeki örtüyle sesin kaynağını öğrenebilmek adına atölyenin kapısına yanaştı. 

Sehun'u görmeyi beklemiyordu. 

Daha doğrusu Sehun'un koluna yapışmış Baekhyun'u görmeyi beklemiyordu. 

"Hey! Selam!" 

Suhun kolunu elden kurtarıp içeri, Jin Ae'nin üzerine doğru geldiğinde kız panikle geriye kaçtı. "Bizim Baekie hyungumuzla arkadaş olduğunu duydum. Geçerken bir selam verelim dedim."

"N-ne?"

"Hangisi senin?.. Voah! Burada baya yetenek saçmışsınız."

Sehun yavaşça etrafa dağınık bir şekilde kuruması için bırakılan tuvallerde gözünü gezdirirken Baekhyun daha farklı bir yere bakıyordu. Jin Ae aklına gelen resim ile gözlerini kocaman açtı. Hemen sonra da arkasına dönüp elindeki örtüyü tuvale örtmek için hareketlendi ama gecikmişti. 

"OHA! Hyung! Şuna bak!"

Jin Ae dudağını dişledi ve başını eğdi anında. Ne yapacağını bilmiyordu. "Sen değil misin bu?"

"Hayır, değilim." Baekhyun sonunda sesini kaçtığı yerden çıkarabilmiş bir çırpıda Sehun'un söylediği şeyi reddetmişti. "Nasıl değilsin? Açıkça sensin işte. Gerçi biraz daha yakışıklı görünüyorsun burada."

"Saçlarım siyah bile değil Sehun."

"Ama-"

"Sana ben değilim dedim!"

"Niye kızıyorsun ya? Belki de bunu şu sana takık kız yapmıştır. Ari! Bu resmi kimin yaptığını biliyor musun?"

Jin Ae aralanmış dudaklarıyla önce Sehun'a sonra da Baekhyun'a baktı. Zihninde yankılanan takık kelimesini boşvermeye çalışıp ondan şüphelenmedileri için mutlu olmalıydı değil mi? 

Evet...

"B-bilmem. Görmedim."

"Hadi ya! Daha da ıslak görünüyor bazı yerleri. Uzaklaşmış olamaz!"

"Sehun kes şunu artık."

"Utanma utanma. Ari ile komşu olduğunuzu söylemiştin. Yabancı sayılmaz."

"Siz neden geldiniz?"

"A-ah! Sahi biz neden geldik? Hyung?"

"Bir arkadaşıma bakmaya gelmiştim. Bu da peşime takıldı."

"Senin san-" Baekhyun'un, Sehun'un ağzını kapatarak boş boğazlığına son vermesi kızı da sevindirmişti. Elinde tuttuğu kumaşı biraz daha sıkıp gözlerini, üzerinde az önce değişimler yaptığı resme kaydırdı. 

Yok olsun istiyordu şimdi.

"Neyse biz gidelim artık. Sonra görüşürüz Ari."

"Görüşürüz."

Sonunda onu yalnız bıraktıklarında dikildiği yerde biraz daha bekledi. Kafası karışmış hissediyordu. 

Baekhyun'un onun hakkında arkadaşlarına 'Bana takmış biri,' diye bahsetmesi kırıcıydı. 

Resminin önüne gelip elindeki örtüyü kenara fırlattı ve masaya bıraktığı paleti yeniden eline aldı. Duraksamadan da tuvale yapıştırdı. 

Özenle seçtiği tonlar, şimdi renkli yüzeyde rastgele dağılmış, haififten de uğursuz bir siyahlık yaratmıştı. O uğursuz nokta onu daha da sinirlendirdi ve paleti biraz daha hareket ettirerek daha da büyümesine sebep oldu. Kayganlaşan zemin yüzünden de elinden kayıp düştü tahta. Yetinmeden parmaklarıyla yedirdi boyayı ve büyük siyahlığın tüm yüzeyde yayılmasını sağladı. 

"Ari?"

Baekhyun'un sesini duyduğunda yerinde sıçradı ve yüzüne dağılmış saçlarını elinin tersiyle geri iteklemeye çalıştı. "Efendim?"

"Ne yapıyorsun orada?"

"Hiç. Hiçbir şey."

Oğlan boş bulunup hemen arkasında kalan tuvali işaret edince Jin Ae kenara bıraktığı beyaz örtüyü bir çırpıda ilk başta olması gereken yere, resmin üzerine örttü. "Üstünü neden örttün ki şimdi? Bana benziyor diye mi yoksa? Ehe!"

Lüzumsuz şaka zaten gergin olan ortamı biraz daha gerdi. "Tozlanmasın diye," mırıldanarak geçiştirdi Baekhyun'u. "Benim gitmem gerekiyor. Sana arkadaşını bulmada iyi şanslar."

Yanından geçip gidecekti ki bileğinden yakaladı Baekhyun onu. "Bir şey mi diyeceksin Baekhyun?"

"Ş-şey, resimdeki... Gerçekten... Ben miyim? Sence yani?"

"Yani..." Üzeri beyaz örtüyle kaplı alana baktığında doğru olanın ne olduğuna karar vermeye çalıştı. Ona tam şu an o resmi ben çizdim, sana kafayı takan kız da benim diyebilirdi. "Benziyor sana. Sanırım?" 

"Güzel olmuş. Ben... Çok beğendim gerçekten."

"Bunu bana değil resmin sahibi olan şu takık kıza söylersin. Şimdi izninle..."

Tanrım...

Utanmadan bir de trip atıyorum!

Jin Ae kendi kendine söylenirken Baekhyun onun peşinden garip bir ifadeyle baktı. 

Sanırım Sehun,

her şeyi mahvetmişti.


Mochi | Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin