Yavaşça eşyalarımı toplayıp çantama sıkıştırırken Berkan'ın hareketsizce oturması dikkatimi çekmişti. Oysa ki daha düne kadar zilin sesini duyar duymaz ayaklanıp sınıftan koşarcasına çıkıyordu. Eşyalarımı aynı uyuşuklukla çantama yerleştirdiğim de ayağa kalkmak için ayaklanacaktım ki koluma dokuna el ile hareketsiz kaldım.
Berkan'a dönüp baktığımda gözleri ifadesizce bir noktadaydı. Gözlerini takip ettiğim de Can ve birkaç arkadaşını izlediğini fark ettim. Bakışlarını bana çevirip konuştu. "Seninle uğraşacak. Okuldan dışarıya adımını attığın anda ve seni her tek yakaladığı seferde bugünkü olayın intikamını almaya çalışacak..."
Lafını bölen şey Can ve arkadaşlarının gürültülü bir şekilde ayağa kalkıp bize öfkeyle bakarak sınıftan çıkmasıydı. "Onlardan korkarak mı yaşayacağım yani?" Sınıf tamamen boşaldığında Berkan bakışlarını gözlerime çevirdi. "Onları tanımıyorsun. Sadece yalnız kalmamaya çalış"
Sınıftan çıkıp giderken arkasından bende ayağa kalkmıştım. Hemen üç adım önümde yürürken onun yalnızlığını düşünmeden edemedim. Bunca zaman tek başına bunlarla nasıl uğraşmıştı ? Nasıl dayanmıştı ?
Okulun bahçesine çıktığımızda havanın birazda olsa kararmaya başladığını fark ettim. Bahçede tek tük insan varken hızlı attığım birkaç adımda Berkan'ın yanına ulaştım. Bana yan bir bakış attığında konuştum. "Yalnız kalmamaya çalış demiştin. Sanırım benimle konuşan tek kişi sensin"
Onunla neden arkadaş olmak istediğimi bilmiyordum. Fakat onu kendimle kıyaslarken buluyordum her seferinde. Kafamda hangimizin daha yalnız olduğunu ölçüp teraziyi belirli bir noktaya sabitleyemiyordum. Belki de içimdeki bencil kişi ,kendi acısını onunkiyle unutmaya çalışıyordur.
Adımları duraksadığında bahçenin tam ortasında durmuştuk. Boyu benden uzun olduğu için biraz kafamı kaldırmak zorunda kaldım. Bakışları bahçede ki insanların üzerinde gezindi. "Herkes buraya bakıyor. Sana da bana oldukları gibi nefret besleyecekler. Seni yanımda gördükleri her an farklı yakıştırmalar yapacaklar. Seninle çok uğraşacaklar..."
Belki de ilk defa bu kadar uzun konuşmuştu. Soluksuz... "Benimle arkadaş olmaya çalıştığını fark ediyorum. Fakat bu sana sadece zarar verir. Koca bir yalnızlığa iterler seni. "
Dediği son kelimeye gülümsedim. Ardından gayet rahat bir sesle cevap verdim. "Peki ya , zaten o koca yalnızlıktan geliyorsam ?". Sorum ile duraksadı bir an. Ardından tereddütle gözlerime bakmaya devam etti. Bahçede ki iğneleyici sözler ise hala üzerimizdeydi. Sanki yeni tanışıyormuşuz gibi elimi ona doğru uzattım. Şaşkın bakışlarının yerini sıcacık bir gülümseme aldı. Şimdi şaşırma sırası bana gelmişti.
Bir insan ne kadar güzel gülümseyebilirse o kadar güzel gülümsüyordu. Uzattığım elimi tuttuğunda bende gülümsedim. Bu el sıkışması , oluşan arkadaşlığımızın başlangıcıydı. Onu tanımaya başladığım ve hayatına dahil olduğum andı.
Yanımızdan geçen birkaç kişinin aptalca sarf ettiği lafı bile gülümseyerek karşılamıştım. Okulun kapanmasına dokuz ay kadar bir süre vardı. Ve ben o dokuz ayı dolu dolu yaşamak istiyorum. Berkan elini geri çektiğinde gülümseyerek konuştu. "Hadi yemek yiyelim". Başımla onu onayladığımda yemekhaneye doğru yürümeye başlamıştık.
Ama yanıldığım bir şey vardı. Bana ve Berkan'a düşman olan sadece Can değildi. Onlar her yerdeydi. Sınıfta, bahçede, yemekhanede, yurtta, dışarıda...Her yerde.
Hikaye hakkında ki görüşleriniz nedir arkadaşlar ?
Kitabı beğeni ve yorumlarınıza göre devam ettireceğim.
Umarım en kısa sürede görüşürüz .
Sizleri seven amatör yazarınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK DEDİĞİN LAFTIR BXB
Romance"Aşk dediğin laftır derler . Sakın kanma onlara" Yazdığım ilk eşcinsel nitelikli kurgudur. Lütfen homofobikler kitaptan uzak dursun. !