Vachirawit oradan gittiğinde Farid ve Kavin de Metawin'i serbest bırakmışlardı. Kavin hala karşısında dikiliyor ve adım atmasını engelliyordu her seferinde. Metawin sonunda adımlarını yönlendireceği bir alan bulmuştu. Fakat orada da Farid'in çelmesine takılmış ve hızlıca yere yıkılmıştı. "Ahh..." Metawin acı içinde doğrulmaya çalışırken Kavin yanına doğru eğilip sırtından tekrar yere itmişti Metawin'i. "Bugünlük sana bu kadar korku yeter."
"Korku mu?" dedi Metawin güç bela ayağa kalkarken. "Asla. Yüreğimde hiç korku yok. Tek bir hücremde dahi size karşı bir korku yok. Gelin, daha çok zorbalık yapın bana. Ne kadar çok zorbalık yaparsanız o kadar komikleşeceksiniz gözümde. Aşağılıklar!" O ikisi şaşkın bir şekilde az evvel sesi çıkmayan çocuğun bu derece sinirlenmesinin nedenini düşünürlerken Win topallayarak ikisinin yanlarından geçip tuvalete girdi. Kolundaki kol saatine baktı, dersin başlamasına on dakika kalmıştı. 'Umarım yetişebilirim.' diye geçirdi içinden. "Geri zekalı çocuklar, ne hale getirdiler beni."
Kirlenmiş ellerini soğuk suya tuttu, sürtünen avuç içleri yanarken canı acımıştı. Gözlerini kapattı Metawin, elleri hala soğuk suyun altındaydı. Üstelik sabun da daha çok yakıyordu ellerini.
Ellerindeki köpükleri duruladığında bu sefer dizleriyle ilgilenmesi gerekiyordu. Kanın mavi pantolonunu kırmızıya çevirdiği dizine baktı, bir peçetesi bile yoktu yanında. "Bir peçetem bile yok." dedi sesli bir şekilde, ağlamaklı bir ses tonuyla çıkmıştı dudaklarından. Zaten ağlamak istiyordu gerçekten şu anda, ama ağlamayacaktı. İki ezik yüzünden gözyaşlarının akmasına izin vermeyecekti. Zaten üzüldüğü şey onların yaptığı zorbalık değildi. Bundan emindi fakat neye üzüldüğünü de bilmiyordu. Gerçi kader çarkı biliyordu ya neye üzüldüğünü... Kader çarkı dişlerini zamanın an'larına geçirirken kader çarkını döndüren iki kişi tekrar birleşti.Vachirawit olduğu kabinden çıkıp lavaboların olduğu yere gelip elini yıkamaya başladı. Yan bakışlarıyla da yanındaki ismini bilmediği çocuğun ne yaptığını izliyordu.
"Ne yapıyorsun?" Sonunda dayanamayıp sormuştu Vachirawit.
"Arkadaşlarının yaptığı pisliği temizlemeye çalışıyorum."
"Alt tarafı düştün, bu kadar abartmana gerek var mı? Nasıl erkeksin sen?"
Metawin karışındaki çocuğun suratına ters ters bakıp lavabodan çıktı ve dersinin olacağı dersliği aramaya başladı.
Sonunda dersliği bulup içeri girdi, profesörün hala gelmemiş olması büyük bir şanstı onun için. Boş bulduğu bir yere oturup beklemeye başladı. sıkıldığı için sınıfa her yeni biri girdiğinde onun profesör olmasını dilerken öğrenci çıkıyordu. Yine öyle umduğu sırada adının Vachirawit olduğunu bildiği, kendisine aşağıda saldıran çocukların da Bright dediği çocuk girmişti. Gözlerini sınıfta gezdirirken o da kendisi gibi boş bulduğu cam kenarına oturmuş ve sıraya yatırdığı kollarının üzerine kafasını koyup dışarıyı izlemeye başlamıştı. Metawin ise onu izliyordu, nedense bu çocukla konuşmak istiyordu hala o kabalığına rağmen. Belki de babası ondan uzak durmasını söyledği için bu kadar çekiliyordu.
Metawin böyle düşünse de bunun asıl sebebi kader çarklarının çoktan ikisi için dönmeye başlamasıydı.
Sonunda profesör sınıfa girdiğinde konuşmaya başladı. "Merhaba çocuklar, bildiğiniz üzere geçen haftalardaki Siyam İktisadi Bağlamı derslerimizde Thonburi Krallığı zamanındaki Siyam ekonomisini incelemiştik. Bu hafta ise Thonburi'yi bitirdiğimiz için Rattanakosin Krallığı dönemini incelemeye başlayacağız..." Profesör konuşmaya devam ederken Metawin onu dinlemekten sıkılmış bir şekilde çevresini izlemeye, çevresinden çok Bright'ı izlemeye başlamıştı. Bright ise Metawin'e arada 'ne bakıyorsun?' dercesine bakışlar atıyor, daha sonra camdan dışarıyı izlemeye devam ediyordu. Bright her aynı bakışları yönelttiğinde Metawin önüne dönüyor, profesörü dinlemek için kendini zorluyordu daha sonra bakışları yine istemsizce ona doğru kayıyor, tekrar aynı şeyler olmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"BROKEN" || BRIGHTWIN
FanfictionBu hikaye 1975 yılında geçmektedir. Komünist bir genç olan Bright, okullarına torpille gelen Win Metawin ile tanışır.