TILSIMLARIN BEŞLİSİ - 13

333 33 11
                                    

Gösteriyi sergileyecekleri gün geldiğinde tarihler 4 Ekim 1976'yı gösteriyordu. O gün için üç gösteri hazırlanmıştı. Thanom'un keşiş olmasıyla ilgiliydi birisi, diğeriyse Thyme'ın başına gelen talihsiz olay. Diğeriyse, 24 Eylül'de Nakhom Pathom'da asılan iki yoldaşları içindi. Metawin gösterilerin içeriğini yazarak yardımcı oluyor, Bright yapılacak yerleri seçiyor ve o da içerikte katkıda bulunuyordu. Diğerleri ise gösteriyi oynuyorlardı. 

Thyme'ın gösterisi diğer ikisinden sonra olacaktı. İlk olarak Thanom'un keşiş olmasıyla dalga geçtiler; "Ey yüce keşiş, insanları düşüncelerinden dolayı asmak günah değil mi?"  gösteride en çok geçen cümle buydu. Gazeteciler de gösterilerini an be an çekip her bir ayrıntısını not ediyorlardı. Muhtemelen yarın Dao Siam'ın ikinci sayfasında yer edineceklerdi. Bright tam da bunu istiyordu, herkes susmayacaklarını bilsin istiyordu. İkinci gösteriden sonra da  Thyme'ın gösterisine gelmişti sıra. Hepsi bunu iliklerine kadar hissettikleri için ağlamadan duramamışlardı gösteride. Bir kahramanı anlatıyorlardı, büyük bir kahramanı... Özgürlük uğruna canından olan bir kahramanı... En azından Thyme'ın ileride herkes için böyle hatırlanmasını istiyorlardı. 

Herkes 5 Ekim ve 6 Ekim'i birbirine bağlayan sabah gelmeden önce halinden memnundu, yaptıkları şeyle övünüyorlardı. 

Radyolarda o günden sonra sürekli, komünistlere karşı birleşin ve onları öldürün sloganları atılsa da tüm ilgiyi üzerlerine çeken komünistler bunu pek kale almamışlardı: Bir kişi dışında... Bright. Ne olacağını az çok tahmin ediyor ve bunun hakkında endişeleniyordu. Endişesini elbette ki Win yüzünden okuyordu. Luke ve Joss ile son sıralar daha az görüşüyorlardı kendi kurduğu örgütle meşgul olduğu için. 

Bright radyoda endişeyle haberleri takip ediyordu. Bir yandan tırnaklarını yerken diğer eliyle de radyoyu tutmuş kulağına sabitlemişti. Duyduğu haber ise gözlerinin fal taşı gibi ayrılmasına ve başından aşağı kaynar suların dökülmesine sebep olmuştu. "Thanom Kittikachorn, Nawaphon üyeliğini ilan etti." 

İşte bu duyduğu en kötü haberdi çünkü ipleri resmen eline almışlardı artık. Köşeye sıkıştılar ve gerçekten, komünistleri öldürmeyi kafalarına koymuşlardı. Nawaphon örgütü en kötüsüydü. Musollini kadar faşistlerdi, en gerici toplumlar kadar da milliyetçi ve dincilerdi. Tek hedefleri Tayland'ı temsil eden şeyleri korumaktı; kral, din ve krallık. Bu örgüt genelde keşişlerden, eğitimli üst sınıf veya düşük memurlardan oluşuyordu. Yani ne Köy İzcileri kadar cahil bir topluluklardı ne de Kırmızı Gaurlar kadar yumuşaklardı. Zaten eski liderlerinin geçen sene verdiği röportajlardan her şey anlaşılırdı. Komünistleri öldürmenin günah olmadığı, tam tersi sevap olduğu ve bunun tüm Taylandlıların görevi olduğunu söylüyordu. Kötü bir karma değil de iyi bir karma bulacaktı onları; böyle inandırmışlardı herkese. Onlara göre komünistler gerçek bir şeytandı, ülkelerini yok etmeye sürükleyen... 

"İşte şimdi mahvolduk." dedi Bright. "Ne yapacağız?" 

"Bilmiyorum, ne yapmamız gerek? Bright?" 

Elleriyle yüzünü kapattı. "Kaçış yok. Özellikle beni öldürmeye gelecekler, eminim. Olayların dışında dur, beni tanımadığı söyle. Her an gelebilirler, şu an bile." 

"Söyleyemem." dedi Metawin. "Yoldaşımı yarı yolda bırakamam." 

"Aptallık etme Metawin, seni de peşimde sürükleyemem. Uzak duracağına söz ver." Hem sinirli hem de çaresiz bir şekilde onay bekliyordu Metawin'den. Ekledi; "İkimiz birden yakalanamayız, yakalanmamalıyız. Ve bu kişi sen olmalısın." Bright en çok bu günlerin gelebileceğini bildiği için  Metawin'i  istememişti hiç örgütte. O da kendi bataklığına düşmesin diyeydi. 

"BROKEN" || BRIGHTWINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin