KILIÇ SEKİZLİSİ - 3

573 54 44
                                    

Bright sabahın ilk ışıklarında kalkmış, duşa girip duş alıp daha sonra odasında kıyafetlerini giymiş, dersine gitmeye hazırlanıyordu. Bugün zamanının çoğunu okulda geçireceği için fazla sıkılmayacaktı, daha doğrusu öyle olmasını umuyordu.

Üzerini giyerken gözleri daha dün tanıştığı çocuğa, Metawin'e kayıyordu. Birkaç dakika boyunca farkında olmadan onu izlemişti. Farkında olmadan gözlerini dün tanıştığı gencin minik burnundan, minik dudaklarından, çıkık elmacık kemiklerinden ve uyurken bir çizgiye benzeyen gözlerinden alamıyordu. Ve yine, farkında olmadan aynaya baktığında dudaklarının yukarı doğru kıvrılmasına da anlam verememişti.

Hiç kimsenin değiştiremeyeceği ve hiçbir hadisenin etkilemeyeceği, elimizde olmayan şeyler vardır. Bright için de tam olarak bu geçerliydi. Kader çarkı onlar için dönmeye devam ettiği müddetçe ikisi de birbirlerine medcezir yaşanırken olduğu zamandaki gibi aya yakın yerdeki suların yukarıya çekilmesi gibi birbirlerine çekileceklerdi ve asla buna engel olamayacaklardı. Birbirlerine yaklaştıkça yanmaya başlayacaklardı, ta ki kül olana dek.

Bright özenle saçlarını tararken, az önce istemeden dudaklarının kenarındaki küçük benine kadar incelediği çocuk gözlerini ovuşturarak uyanmıştı. Bright gece geç yatan çocuğun çalar saati henüz çalmadan uyanmasına şaşırmıştı.

"Günaydın." dedi Metawin yatağında doğrulup.

"Günaydın." diye cevapladı Bright onu ve ekledi, "Dersin mi var?"

"Hayır yok, yani öğleden sonra iki dersim var."

"Şimdi neden uyandın?"

"Birinin beni izlediğini hissettim."

Bright aniden kızarmaya başlamış ve afallamıştı. Ne diyeceğini bilemeden kendini bir cevap vermeye mecbur hissetmişti. "Cinlerin falan mı var?"

Metawin kaşlarını çatıp aynanın karşısında saçlarını tarayan çocuğa doğru bakmıştı. "Varsa var, size ne? Hem uykumun hafif olduğunu düşünmek yerine cinlerimin olması ihtimali size daha mantıklı mı geldi yani, azizim?"

"Şakadan da anlamıyorsun falcı."

Metawin omuzlarını silkip dolabından havlusunu, lifini, şampuanını ve duş jelini alıp odadan çıkmış ve yurdun banyosuna doğru ilerlemeye başlamıştı. Banyoya varınca kabinlerden birine girip orada duran askılığa önce havlusunu ve lifini asmış, şampuanını ve duş jelini ise orada duran bölmeye bırakmıştı. Suyu açmadan önce kıyafetlerini de çıkarıp havlusunun yanına asmıştı. Suyu ayarlamaya çalışmış fakat başarılı olamayıp soğuk suyla duş almak zorunda kalmıştı. Soğuk suyun altında iç organlarına kadar titremeye başladığından hızlıca duş almak zorunda kalmıştı. İşi bittiğinde hızla havlusunu alıp kurulanmaya başladı, tam eli kıyafetlerine gidip aldığında ellerinin titremesinden ötürü pijamalarını yere düşürmüştü. "Tam zamanını buldun." dudakları hala titrerken yerden kıyafetlerini de alıp hızlıca banyodan çıktı ve odasına doğru ilerlemeye başladı, koridor banyodan bile soğuk olduğundan daha çok üşümüştü. Sonunda odasın girdiğinde sinirle elindekileri yatağa bırakmış ve yatağına oturmuştu. Titremesinin geçmesini beklerken Bright yanına doğru yaklaşmış, "Neden titriyorsun?" diye sormuştu.

"Suyun sıcaklığını pek ayarlayamadım sanırım azizim, sonra da kıyafetlerimi yere düşürdüm." Saçlarından gövdesine doğru hala soğuk sular süzülüyor, oradan da yatağı da ıslanmaya başlıyordu.

"Yüzün bembeyaz olmuş, dudakların... hatta göğsünün uçları bile morarmış falcı. Nasıl bu kadar beceriksiz olabilirsin?"

"Siz..." dedi hızla göğüslerini avuçlarının içini kapatırken. "Göğüslerime mi baktınız?"

"BROKEN" || BRIGHTWINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin