ÖLÜM KARTI - 15 (pt.1)

329 34 27
                                    

Win o güne kadar sevdiğini kaybetme duygusunun nasıl olduğunu bilmiyordu ancak o gün, ona çok acı bir şekilde öğretmişti nasıl bir his olduğunu. 

Gözlerini açtığında sadece beyaz tavanı gördü, tek hissettiği acıydı ve bu fiziksel bir acı değildi. Kaybetmenin verdiği o boşluk, berbat his... ve en kötüsü de suçluluk duygusuydu. Eğer o gün Luke geldiğinde Bright'ı onunla gönderseydi, aç gözlülük yapıp onu daha çok istemeseydi Bright şimdi... şimdi kaçmak zorunda kalmayacaktı. Moskova'da onu bekleyecekti, beraber kardan adam yapıp kar topu oynayacaklardı. Bir şöminenin başında saatlerce birbirlerine bakıp gözleriyle birbirlerine olan sevgilerini en derinine kadar hissettireceklerdi. 

Ama aç gözlülük yapmıştı, en büyük yedi günahtan da en büyüğü olmalıydı bu. 

Burnuna dolan hastanenin iğrenç kokusundan da nefret ediyordu, doğruldu ve pencereden dışarıya baktı. Her şey normaldi, eskisi gibi... Kendisi bu kadar mutsuzken nasıl her şey bu kadar normal oluyordu? Sevdiği insan dışarıda ölüm kalım mücadelesi verirken insanlar neden bu kadar monotondu? Nefret etti... dünyadan, yaşadığı çağdan iliklerine kadar nefret etti. Neden tüm dünya kendilerine karşı olmak zorundaydı? Fark etmeden gözlerinden akan iki damla yaşı sildi. Bağırıp isyan etmek istiyordu her şeye, fakat tek yapabildiği ağlamaktı. Ağlamaktan da nefret ediyordu, fakat yapabildiği tek şey bu olduğu için pencerenin önünde saatlerce ağladı. Ağlamaktan içi geçmişti, hıçkırarak ağlıyordu. 

Açılan kapı da gelen kişi yanına gelene dek umrunda olmadı. Omzuna dokunan eli hissettiğinde kim olduğuna bakmak için kafasını çevirdi. Bu Sinsawat'tı. İyi bir haber bekledi, karşısındaki kızın gözlerinden iyi bir haber olmadığını anlayabilmişti. "Yoldaş Metawin..." dedi çatallı bir sesle. "Sen nasıl dışarıdasın?" Win bir umutla sordu, belki de her şey bitmişti. Belki de Bright ile mutlu olabileceği bir dünya... hala mümkündü? Fakat neden öyle bakıyordu Sinsawat? "Neden böyle bakıyorsun? Sanki içinden bir şeyler sökülüyormuş gibi..." 

"P'Bright yakalandı." 

İşte o an Win kaybedişi nasıl daha derinden hissedebilirse o kadar daha derinde hissetti. Kalbine bir fil ev yapmıştı sanki de tüm ailesiyle oturuyordu. Nefes almakta güçlük çekti birkaç saniye. Daha sonra duydukları sayesinde de iyice güçlük çekecekti, fakat bundan haberi yoktu. "Onu Yoldaş P'Thyme'ı attıkları hapishaneye atmışlar." 

Win sadece yıkıldığını hissediyordu. İçindeki her şey yıkılmış, bir harabeye dönmüştü. "İdam edileceği kesin." Sinsawat direkt konuşuyordu. Ne yapacağını bilemiyordu Win, şu an muhtemelen bir tür kriz geçiriyordu. "Benim nasıl dışarıda olduğuma gelirsek... Baban sayesinde. Sana bunları söylemem için çıkardı beni o delikten. Korkunçtu yoldaş... Özür dilerim oradaki işkenceye dayanamadım ve... bakmam gereke-" Win 'sus' dercesine eliyle işaret yaptığında Sinsawat odadan ayrıldı, ayrılır ayrılmaz da Win'in yanına bir hemşire yollamıştı. 

--------------------------

Metawin kendine geldiğinde sadece buradan ayrılması gerektiğini ve babasına yalvararak Bright'ı darağacından kurtarmasını istemesi gerektiğini biliyordu. Ağzındaki oksijen maskesini bir çırpıda çekip attı. Hala verdikleri  morfinin etkisindeydi, ayağa kalktığında sağa sola doğru düşüyordu. Ağzından çıkan tek kelimeler ise "Bright'ı kurtarmalıyım"  idi. 

Her bulduğu kişiye babasını çağırmaları için yalvarırken bir yandan da kaçmaması için tutuluyordu. Kimse onu dinlemiyor, muhataba bile almıyorlardı. En sonunda sinir krizleri geçiriyor, verilen sakinleştirici ve morfinlerle derin uykulara dalmasını sağlıyorlardı. Bu sayede kaldığı hastanenin akıl hastanesi olduğunu da anlaması uzun sürmemişti. Bir gün gözetim altında hava alması için bahçeye çıkarmışlardı Metawin'i orada eskiden onu savunduğu için okuldan atılan eşcinsel çocuğu görmüştü. Selamlaştılar. Metawin onu görür görmez ağlamaya ve içini dökmeye başladı. Her şeyi baştan sona kadar anlattı. Karşısındaki çocukla beraber ağlamaya başladılar. "İşte böyle," dedi Win. "Sevdiğim çocuğu sırf daha iyi bir dünya yaratmak istiyor diye asacaklar." dedi. 

"BROKEN" || BRIGHTWINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin