AŞIKLAR KARTI - 7

357 51 18
                                    

Metawin'in Joss ile buluşacağı gün gelip çatmıştı. Çok gergin hissediyordu, çünkü daha önce yoldaşı hariç kimseyle gün boyu vakit geçirmemişti. Bu denli korkak, ürkek ve her şeye bu denli yabancı olmaktan nefret ediyordu. Aslında yabancı olduğu şey, kendisiydi. Yaşamın ta kendisi... Yaşamaya, kendisine yabancıydı. Bu dünyaya, gerçeklerine yabancıydı. İnsanlara yabancıydı. Bu zamana kadar sadece kendisine öğretilen şekilde yaşamıştı. Bu yüzden dünyada başka yaşam şekilleri olduğunu anlaması da geç olmuştu. Tam olarak, fal bakmak ve kitap okumak dışında neyi seviyordu? Metawin Opas-iamkajorn aslında kimdi? Bunu bilmiyordu, bunun eksikliğini şimdilerde hissetmeye başlamıştı. 

Metawin düşüncelerinden uzaklaşmak istercesine iki yana salladı kafasını. Şimdi odaklanması gereken başka şeyler vardı. Kalkıp küçük dolabın yanına gidince Bright da peşinden gelmişti. "Ne giyeceksin? Güzel bir şeyler giy." 

Metawin ters bakışlarını Bright'a çevirmişti. "Ne zaman kötü giyindim?" 

Bright gergince gülümsedi, "Öylesine dedim." diye geçiştirip yatağına gidip oturdu.

Canı acıyordu, nedenini bilmese de canı fazlasıyla acıyordu. Zaman zaman gözlerine yaşlar doluyor fakat ısrarla geri gönderiyordu onları. Nedendi peki? Neden? Bir şeyin nedenini bilmek bu kadar zor muydu? Bu hayatta her şeyin nedenini bilebilir miydik? Eğer bilebiliyorsak, neden Metawin şu anda kalbindeki ağırlığa bir anlam veremiyordu? Hayatı boyunca birilerinin, bir şeylerin peşinden sürüklenmeye devam mı edecekti? Kendi seçtiği yolda hiç ilerleyemeyecek miydi? 

Hayır, hayır... Düşüncesi bile korkunçtu. Korkunç... 

"İyi misin?" demişti Bright yanına gelerek. Çünkü birkaç dakikadır aynı yere odaklanmış, gözlerini oradan ısrarla ayırmıyordu. "Kendimi iyi hissetmiyorum." 

"Ne? Ama P'Joss ile buluşman lazım. Kendini iyi hissetmeyecek zamanı mı buldun Metawin?" 

Yutkundu, içinde söyleyecek çok şeyi olmasına rağmen yutkundu. "Gitmesem olur mu?" Tüm söylediği buydu. 

"Saçmalama! Bir daha  bu imkanı bulabilir miyiz sanıyorsun Metawin!" Bright'ın sesi yükselmiş, desibelleri karşısındaki çocuğun kulaklarını yırtar derecede artmıştı.

"Ama kendimi iyi hissetmiyorum dedim Bright." 

"Öyle bir lüksün yok çocuk, o buluşmaya gideceksin ve ne gerekiyorsa yapıp onun örgütünü bizimkiyle birleştireceksin. Bir görev verdim, onu da düzgün yap." 

Artık göz pınarlarına sözünü geçiremiyordu Metawin, hızla aktı uzun zamandır tuttuğu gözyaşları yanaklarından. Aynı hızla da silmişti yanaklarını. "Tamam." 

"Ağlamayı bırak ve hazırlan, P'nin gelmesine az kaldı bekletme onu." deyip uzaklaştı yanından. Metawin ise krem rengi balıkçısının altına aynı renkte pantolonunu giymiş ve üstüne de klasik bir ceket almıştı. Aynada kendini kontrol edip Bright'a dönmüştü. Her ne olursa olsun onayını almak istemişti. "Nasıl görünüyorum?" deyince Bright göz ucuyla bakıp, "İyi." diye geçiştirmişti. Bunun üzerine Metawin hışımla odasından çıkmış ve aşağı inmişti. Şehre karanlık hakim olmaya başlamıştı hafiften. Yurt kapısının az ilerisinde geçen gün tanıştıkları genci beklemeye başlamıştı. Ayakları geri geri gidiyordu, gergindi çünkü tanımıyordu onu henüz. Güvenilir biri gibi dursa da sonuçta bilmiyordu onu. Ayrıca Bright'ın o tavrı... düşündükçe ağlayacak gibi oluyordu. O gün kendisine dediği sözler kocaman bir yalandı demek ki... Onu korumak isteyişi yalandı. Kendisine sevgiyle bakan gözler... Yalandı. Bu gerçek kalbine de beynine de ağır geliyordu. Fark etmeden gözlerinden bir damla yaş daha süzüldü aşağıya doğru. Hızla onu da silerken bir arabanın korna sesini duydu, ardından arabadan çıkan P'si görüş alanına girmişti. 

"BROKEN" || BRIGHTWINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin