11. bölüm

2.3K 95 1
                                    

“Of ya siz çok sıkıcısınız ya? İçim bayıldı benim.” Diyerek söyleniyordu Seda. Bu kız benim dilimden anlayan tek kişiydi ya.
“Bende ya şöyle değişik bir şeyler yapalım keyfimiz yerine gelsin.” Gülümseyerek bana baktı. Bu kardeşlik işini çok sevdim ben.
“İyi güzelde, ne yapabiliriz gecenin bu saatinde?” Ah Kader’im sen iste ben bulurum bir şeyler bana kalmadan Seda atağa geçti, şutu çekti ve gollllll “Ya ağabey sen gitar çalıyordun değil mi ben yanlış bilmiyorsam? Evde gitar var mı?” ah zeka küpü bu kız, biraz kafa dağıtmak süper olur. Gitar olayını da kimden duydu acaba? Kader benim çaldığım gitarla hayat bulduğunu söylerdi. ‘sen hep çal ben dinlerim. Seninle hem kalbim hem ruhum huzur içinde.’ Bu sözleri beni mest etmeye yeterdi.
“Dur odamda getireyim akort yapar çalarız bir şeyler sizde söylerseniz?” onlara baktım ve gülümseyerek sözü girdi Kader.”Benim sesim berbat ama Seda söyler onun sesi süper. Bir ara barda sahne bile aldı. Tabi babası öğrenene kadar” bak sen kardeşime… Kader’in sesi gerçekten berbat ama… “İyi ya söyleriz bir şeyler ne olacak? İlk sahnem değil sonuçta kızım ben bu alanda rakip tanımam zaten hıh” diyerek umursamazca omuz silkti.
“Tamam o zaman ben alıp geliyorum sizde son hazırlıkları yapın şöyle bir şarap falan açın bize” odama gidip gitarı kapıp salona geldim. Akort yapmaya başladım ilk şarkı için. Seda LUZUMSUZ SAVAŞ şarkısını söylemek istedi. Bende ona göre ayar çekiyordum gitara. 
“Hadi Batu hala ayarlayamadın mı ?” diye soruyor birde Kader hanım sanki kolay iş? Aylardır elime aldığım bile yok. Yavaş yavaş çalmaya başladım. Hepimiz oturup gitardan çıkan müziğin ritmine kulak verdik. Ve sahneyi Seda aldı. Sesi ipek gibi geliyordu kulağa, öyle güzel öyle içten söylüyordu ki, gözlerim istemeden Kader kaydı. Oda başını Cenk’in omzuna koymuş sessizce dinliyordu. Cenk’se Seda’ya bakmaya dalmış hiçbir şey görmüyordu. Bu bakışlar aşık adam bakışıydı. Her hecesinde oda dudaklarını kıpırdatıyordu. Ama Seda sadece önüne bakıp şarkıyı söylüyordu. Arada gözlerimiz buluşuyordu. Oda benim gibi etrafı gözlemeyi seviyordu demek ki? Şarkının söyleriyse şuan ki durumu özetliyordu sanki?
Kendimize lüzumsuz bir savaş yarattık
Haliyle sağ salim çıkamadık
Deli ruh hali bazen iyi gelir ama
Biz çok abarttık
Yolumuzun üstündeki kötü yükleri
Hep sırtımıza çıkardık
Aldığımız hasarları ziyansız saydık
Zor gibi gelmedi oyundu bize tabi
Demlenmedi ki ruhumuzun teri
Büyümeyecektik itiraf et hadi
Tek iyi olduğumuz sevişmeler de bitti
Yok oldu tutku ve ten uyumu
Sahte hikayenin sahte hazin sonu
Oooff
Kendimize lüzumsuz bir savaş yarattık
Haliyle sağ salim çıkamadık
Deli ruh hali bazen iyi gelir ama
Biz çok abarttık
Yolumuzun üstündeki kötü yükleri
Hep sırtımıza çıkardık
Aldığımız hasarları ziyansız saydık
Zor gibi gelmedi oyundu bize tabi
Demlenmedi ki ruhumuzun teri
Büyümeyecektik itiraf et hadi
Tek iyi olduğumuz sevişmeler de bitti
Yok oldu tutku ve ten uyumu
Sahte hikayenin sahte hazin sonu
Oooff
Zor gibi gelmedi oyundu bize tabi
Demlenmedi ki ruhumuzun feri
Büyümeyecektik itiraf et hadi
Tek iyi olduğumuz sevişmeler de bitti
Yok oldu tutku ve ten uyumu
Sahte hikayenin sahte hazin sonu
Zor gibi gelmedi oyundu bize tabi
Demlenmedi ki ruhumuzun teri
Büyümeyecektik itiraf et hadi
İtiraf et hadi
Tek iyi olduğumuz sevişmeler de bitti
Yok oldu tutku ve ten uyumu
Sahte hikayenin sahte hazin sonu
Bu kız şarkı söylemek için doğmuştu sanki… Resmen mest etti bizi. Aşkı en iyi şarkılar anlatıyor zaten, aşkın dili olmuş, her insanda farklı bir hayat buluyor. Kime sevdiği için yazmış, kime imkansızına, kimi ayrılık acısına, kime ölüme kimide hayatı mutlu kılmak için. Ah ama hepside ayrı bir yaşanmışlık, ayrı bir duygu var. Kendi yaşantılarımızı başka insanlardan dinlemek gibi… Herkesi anlatan bir şarkı var galiba bu Dünya’da…
“Vay be süpersin sen ya” diyerek gitarı bırakıp alkışlamaya başladım. Oda alkışlıyordu diğerleri gibi.
“Sende iyi çaldın ama…” eh yiğidi öldür hakkını yeme yani ben çok sevdim bu kızı.
“Keyfim yerine geldi ya, ama şöyle biraz hareketli bir şeyler çalıp söyleseniz daha iyi olur. “ basken hanımefendiye özel şarkı istiyor birde.
“Ne gibi canım? Aklında bir şeyler var mı?” Seda sormuştu. Cevabı bende merak bekliyordum. Elini dudağına götürüp işaret parmağını dudaklarının arasına aldı. O parmak yerinde olmak istiyorum ah ahhhhhhhhhh.
“Ya ne olsa ki? Sen seç ağabey ya.” Diyerek Cenk döndü. Cenk düşünceli gözlerle Seda’yı süzüyordu. Aklından ne geçiyor merak etmiyor değil yani?
“ATİYE BU GECE SOYGUN VAR nasıl olur sizce?” 
“Tamam bence de bu şarkı olsun Seda’ya” diyerek konuşmaya devam etti Kader, bende başımla onayladım ve gitara odakladım.
“Tamam tek gitar olmaz sizde müzik yapmalısınız. Bu şarkı için hadi bakalım gösterin kendinizi.” Diyerek konuştu. Cenk eline iki kaşık aldı ve masanın başında yerini aldı. Orkestra kuruyorduk resmen. Kader mutfaktan aldığı bir tava ve kepçeyle hazır duruma geçti. Bu gece soygun değil ama bize eğlence vardı. Ben çalamaya başladım ve Seda’da söylemeye, diğerleri de bize eşlik edince ortaya karışık bir şey çıktı ama bizim keyfimize diyecek yoktu. Herkesin yüzü gülümsüyordu. Hela Kader kalkmış resmen oynuyordu kız ya. Ne zaman bu kadar oynak olduysa artık… İki dakika yerinde durmadı ya, bir ara Seda’yı da zorla oynatmaya başladı. Bedenleri şarkıya göre ritim tutuyordu sanki. İzlerken aklım başka alemlere yolculuğa çıkmıştı bile. Eh birazda şarabın etkisi de vardı tabi. Saatler ilerliyor bir şarkı başka bir şarkıyı kovalıyordu. Dans, müzik ve aşk bir arada keyifli bir gece geçirmemize sebep oldu. Seviyoruz ama ayrıyız. 
“Of ya çok yorumdum. Bu kadar daha şarkı markı yok… Hadi yatalım artık ya…” diyerek Seda ilk isyan bayrağını çeken kişi olmuştu. “Var ya ses tellerim bitik durum da” haklıydı sürekli şarkı söyleyip durmuştu.
“E o zaman ne yapıyoruz? Doğru yataklara iyi geceler beyler size.” Diyerek Kader merdivenlere yöneldi. Bu gece gerçekten çok iyi geçmişti. Darısı yarına artık…
“Günaydın kızlar” sabah erken kalkıp kahvaltı hazırlamışlar bize.
“Günaydın gel otur çay koymamı ister misin ağabey,” kıkırdadı cadıya “ ah ben bu ağabey işine alışmaya başladım. Sıkı kurallar koymazsan seni deneme tahtasından esas ağabeyliğe geçirmeyi düşünüyorum” bak sen hela laflara. Onu tanıyalı daha birkaç gün oldu ama Cenk sonuna kadar haklıymış, kendisine aşık olmak için en uygun kızı seçmiş. Yani Seda’yı…
“Çok değil canım bazı sınırlandırmalar olabilir ama.” Diyerek karşılık verdim. Öyle içten ve sıcak bakıyordu ki ister istemez yüzümde bir tebessüme neden oluyordu.
“Ne gibi kısıtlamalar bunlar ona göre terfi işini askıya alabilirim.” Uyanığa bak sen…
“Hım… Bir düşünelim bakalım neler olabilir?” diyerek düşünür bir ifadeye büründüm. Dikkatle bana bakıyordu. Ne desem ki şimdi? Tam bu sırada evin sona kalan üyesi de masaya teşrif etti.
“Günaydın millet” diyerek direk yerini oturdu. Hala esniyordu, uyanamadığı beliydi ama ben onu hemen kendine getirmenin yolunu biliyordum… Ah işte oğlum yandın sen. 
“Erkek arkadaşlarının hepsiyle tanışmakla başlaya biliriz mesela. Yani nasıl tipler, neler yaparlar, çıktıkların hangisi, aşık olunacak adamlar mı bilmem lazım.” Bu sözlerimle Cenk gözlerini fal taşı gibi açtı… Ben de devam ettim. İstediğim tepkiyi almıştım. “Yani ben görmeliyim hepsini, yanlış anlama seni kısıtlamak için söylemiyorum. Bir ağabey olarak onaylamadığım insanlarla arkadaşlık etmeni de istemem. Ama bir test de ben onlar için yapmalıyım değil mi Cenk?” şok olmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. Kendini biraz toplayıp, “Sana ne oğlum kızın arkadaşlarından, sana hesap mı verecek sanıyorsun? Hem daha dün bir bu gün iki ağabey olmak için çok erken.” Pek bir aydınlatıcı konuştu ama kime?
“Bence bir sakıncası yok. Arkadaşları mı tanıyınca çok seveceksin, hepsi çok kafa çocuklar hatta gurupları olan arkadaşlarım bile var. Bazen onlarla sahnede alıyorum zaten.” Heyt be yürü kızım kim tutar seni? Kardeş dediğin böyle olmalı zaten. Kader ne olduğunu anlamamış bir halde bakıyordu artık. 
“Aman be ne yaparsanız yapın bana ne…” 
“Yani sana ne Cenk:?” diyerek bu sefer ona döndü Seda.
“Tamam dedim ya uzatma istersen? Kader tatlı belam kalk da ağabeyine bir çay dök, bunlarda kardeşlik nasıl olurmuş görsünler. Çatmasıyla olmuyor bu işler.” Laf sokmalara bak.
“Bence biz gayet iyi kardeş oluruz sende kıskançlıktan çatlayacaksın. Hatta bizde lakap takalım bir birimize.” Diyerek Seda’ya sordum ama cevap Cenk’ten geldi. “Kim kıskanıyor acaba? Neden bizim gibi lakap takmaya karar veriyorsun?” iyi yerden yakaladı bu defa ama ben kaleme gol yemem. O şutu karşı sahaya büyük bir keyifle postalarım. 
“Bu size özel bir şey değil ki? Herkes lakap takıyor, sevgililer, arkadaşlar ve kardeş olanlar tabi ki. Sen üstüne alınma bizim için özel bir anlam ifade etsin diye yapıyoruz biz. Kızdırmak yada sinirlendirmek için değil bazıları gibi.” Seda’ya baktığımda keyifle sırıtıyordu.
“Tamam lakap olayı da kabul ama daha sonra düşünürüz şimdi kahvaltı ve sonrasında okulla gitmeyi planlıyoruz.” Diyerek Kader’le kendisini gösterdi. Ah benim güzel sevgilim biraz konu dışı kalmıştı. 
“Tamam ama sonra mutlaka konuşalım bu konuyu, e dersler nasıl Kader? Okulda bir sorun yok değil mi?” bana ters bir bakış attı. Neye bu kadar kızdıysa artık ama cevap vermedi. 
“Sen benim kardeşimi bırak da kendininkiyle ilgilen” diyen yine benim gıcık arkadaşım oldu. Kahvaltıdan sonra Kader odasına çıktı bende peşinden tabi. Bunlarda biraz yalnız kalsın hem belki konuşmayı başarırlar. Sürekli bir atışma halindeler.
“Ne yaptın Çetin konusunu?” diyerek kapının pervazına yasladım ve kollarımı göğsümün üstünde bağladım. Tek kaşı havada o güzel kahvelerini bana dikmiş bakıyordu. “Sana ne ya? “ diyerek ilk tepkisini verdi.
“Bana ne olduğunu biliyorsun zaten.” Alayla gülümsedi.
“Sen git kardeşinin yanına ne işin var burada? “ işte bunu beklemiyordum. En yakın arkadaşını mı kıskanmıştı yani? “Neden? Hem ben burada olmak istiyorum, ayrıca bu seni rahatsız mı ediyor? “ diye sordum.
“Hayır etmiyor sadece fazla alışma bu işe yakındır seni ağabeylikten sepetler.” 
“Sen merak etme beni kimse sepetleyemez. Ayrıca kıskanmada benim aşk anlamında bu Dünya’da tek gördüğüm sensin. Sen olmayınca aşkın bir anlamı da kalmıyor. Yavan ve basit kalıyor sensiz.” Ah be gülüm öl de öleyim.
“Hım belli canım ona ne şüphe? Neyse Çetin’le ayrılmadım ve ayrılmayı da düşünmüyorum. Sana daha kaç kez söylemem lazım? Algılama duyuların çalışmıyor galiba. Önceden geç anladığını sanıyordum ama artık çalışmadığına eminim.” 
“Sen söz konusu olunca bütün duyularım sadece sana yöneliyor. Başka hiçbir şey için yerlerinden kıpırdamıyorlar bile.” Kahveleri alayla parıldadı. Alay dolu olsa da gözlerini gözlerimde görmek bile ayrı bir mutluluk. “Neyse sen kendi Dünya’da yaşamaya devam et. Benim okula gitmem lazım malum dersler kendiliğinden geçer not alamıyorlar. Destek lazım onlara da…” ah benim güzeller güzeli çikolata bakışlım nasılda güzel ya. Cümlelere bak kesin benim yeni kardeşimden kapmıştır bunları. 
“Tamam ama ayrıl artık boşuna zaman kaybı be sütlü çikolatam.” Diyerek kapıdan uzaklaştım. Merdivenlerden ayak sesleri geliyordu çünkü. 
“Kader hazırsan çıkalım ya.” Diyerek gelmişti Seda. Gözleri kızgınlıkla parlıyordu. Cenk ne yaptı acaba? 
“Tamam görüşürüz Batu.”diyerek bana yaklaştı ve, “Ayrıca ben senin sütlü çikolatan falan değilim… diyerek Seda’nın yanına gitti. Bana el sallayıp evden çıkıp gittiler. Sütlü çikolata tabiri tam olarak ona uyuyordu. Bembeyaz bir ten ve çikolata kahvesi gözler… Bu sırada çalan telefonu mu açtım.
“Ne oldu? Bana ne bunda ya?” diyerek konuşurken Cenk bana bakıyordu. Odamın yolunu tuttum konuşmaya devam ederken. “Bana mı sordun da şimdi beni suçluyorsun? Kes saçmalamayı uğraşamam senle. Ben mi? Ne dediği mi tabi ki biliyorum. Tamam Deniz ya sonra ara.” Diyerek telefonu kapattım. Of offfffffffffffffff…
Cenk’ten sizlere 
Seda Kader’le evden çıktığında arkasından baktım sadece. Mutfakta ufak çaplı bir tartışmamız olduğu için bayan öfkeli moduna çabuk geçiş yaptı. Üstelik kötü bir şey de söylememiştim. Sadece,
“Batu’yu abin olarak çabuk kabullendin” dedim ama hanım efendinin cevabı çabuk gelmişti.
“Çok çaba sar etti kıyamadım”
“Bende çok çaba sarf etsem bana kıyamaz mısın?”
“Öldüğünü görsem belki” dediğin gerildim. Zaten bu gidişle bu kız yüzünden ölecektim. Oda kınar yakar artık. 
“Oda yakındır. Sen beni böyle delirtmeye devam edersen oda olacak”
“Nerede o günler?”
“Gerçekten ölmemi istediğini düşüneceğim”
“Düşüne bilirisin benim için sakıncası yok” 
“Seda yeter ama ne dediğinin farkında mısın sen? Akıllı ol asabımı bozma”
“Bozulursa ne olur? Beni rahatsız etmeyi bırak artık. Ne bu ya sürekli her fırsatta tepemde bitiyorsun? Bi öteye git nefes alamıyorum senin yüzünden” diyerek beni iteklemişti resmen. Bende sadece bakmakla yetinmiştim. Bu kızla işim var orası kesin…

KADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin