10. bölüm

2.3K 104 2
                                    

“İyi o zaman kalıyorum. Peki size yadım etmemi ister misiniz? “ bu soruya ağabeyimle anı anda “Hayır” diye bağırdık resmen. Bu kız mutfakta bir felaketti. 
“İyi madem ben odaya geçiyorum tatlım sende gel de bana birkaç kıyafet ödünç ver.” Diyerek merdivenlere yöneldi. O önde ben arkasından odama çıktık.
Batu’nun anlatımı
Bunlar aynı anda neden hayır dediler ki şimdi? Yanımda duran Cenk’e baktım gözleri hala merdivendeydi. Bu bakışlar boş değil bunu anlamamak aptallık olur.
“Neden hayır dediniz siz şimdi? Ne güzel yardım ederdi işte.” Bu sözlerimle bana öldürecek gibi bakmaya başladı neden acaba? Yemekleri benden başkasıyla yapmak istemiyor anlaşılan. 
“Ben sana ona yazma demiştim tam olarak nesini anlamadın sen?” aha şimdi bakışlarının nedenini çözdüm. Kıskanç erkek her yerde bu bakışlara sahip olur.
“Yazmadım ne yazması? Ben sadece misafir olduğu için ilgilendim. Ben geldim geleli ilk misafirimiz.” Gözleri kısılmış ve öfkeyle bakıyordu artık. Ama söylediklerimde haklıydım ilk ve özel bir misafirdi. Özelliği Cenk içindi ama…
“Lan yalan söyleme bana, kör müyüm ben ya?” diye tısladı. Daha çok tıslayacak bana…
“Bilemem ben doktora git bu konuda” diye omuz silktim. Madem o bu kızı sevmiyorum diye söylüyor o zaman kendisi bilir.
“Arkadaş katili etme beni akıllı ol” diyerek tıslamaya devam ediyordu. Bir gözü merdivenler de.
“Ne demek hem benim odamda kal lan.” 
“Niye kızıyorsun ağabeycim ben insanlık yaptım, senin odanda mı kalsın yani?” gözlerini devirdi.
“Kes zırvalamayı ayrıca o kıza asılmayı da yoksa fena olur. Yardım teklifini kabul etmeme nedenimizse mutfakta felaket olması.” Yeterli bir açıklamaydı ama Seda’ya biraz daha yakın davranma kararım değişmedi.
“İyi anladık hadi yap şu yemeği karnım aç.” Diyerek bende mutfaktan çıktım. Bu gece daha yeni başlıyordu. Sofra hazır halde olunca kızları da çağırdım. Herkes masa da yerini aldı. 
“Afiyet olsun” sözleri söylendikten sonra yemeğe başladık. Sohbette bir taraftan başlamıştı. En son benim “Siz nasıl tanıştınız” soruma geldi.
“Biz aynı sınıftaydık işletme dersinde. Benim ve Çetin’in ortak bir arkadaşımız vardı ve Seda’ya aşıktı. Benden aralarını yapma mı istedi ama ben konuşmaya cesaret edemiyordum. Çok konuşkan ve samimi davranmasına rağmen ben korkuyordum. Sonra ben lavabodayken bir anda oda geldi. Telefonla konuşuyordu. Gayet sinirli bir ifadeyle, konuşması bitince bana döndü ve,
“Babamdı, ben onu en büyük hatasıyım ya hatırlatmak için aramış.” Dedi ve aynada kendisine bakmaya başladı. Makyajını falan temizledi. Ben donup kaldım, yani böyle bir konu da nasıl bu kadar rahat olduğunu anlamadım. “Ben Kader” dedim kendimi tanımak için ama o zaten beni tanıyormuş. Burada söze Seda girdi.
“Evet tanıyordum bana sürekli bakıp duran birini tanımamak imkansızdı. Bir arkadaşım gelip durumu anlatı. Komik bulmuştum ama neyse işte. Sonra arkadaş olduk işte böyle. Ah ne günlerdi ama” diye iç çekti. Gerçekten ilginç bir kız.
“Babanla hep sorun yaşıyorsun galiba.” Bana baktı ve güldü.
“Gayri meşru çocuğu olunca yaptıklarım batıyor biraz ona, eh ailesinin başına felaket gibi çöktüm. Ailesiyle arası açıldı. Oğulları beni kabullenmedi. Bende zaten onlara bayılmıyorum ki?” umursamaz davranıyordu ama gözlerinde umursadığı belliydi.
“Senin suçun gibi davranıyorsa sallama boş ver. Ağabey istiyorsan ben varım burada sana her zaman ağabeylik yaparım.” Gözleri şaşkınlıkla bakıyordu. Bu kıza asılıyor gibi davranma kararım bu konuşmalarıyla değişmişti. Onu incitecek bir şey yapmak istemiyordum çünkü. 
“Gerçekten mi? Ben çok kötü bir kardeş olurum sana beni istemezsin.” Yemeğine bakarak konuşuyordu artık, elinde ki çatallı patatese batırıp çıkararak eziyet ediyordu.
“Nedenmiş o? Artık senin ağabeyin benim” dediğim de şaşkınlıkla bakıyordu. Diğerleri de onun gibi bakıyordu. Sonra gülümsedi ve,
“Tamam ama sakın sonra başından atmaya çalışma. Benim sözde ağabeylere ihtiyacım yok, kısa bir deneme süresi yapalım bence bu konu da.” Bu fikirle gülümsemeye başladım. Beni test etmek istiyordu madem o zaman bende kabul ederdim. İnsan en zor anların da yanında birini arıyordu ama o yalnızdı. Belki de bu umursamaz tavrı yaşadıklarından kaynaklanıyordu. 
“Tamam dene ve gör, ama ağabeyin olmama izin verdiğin anda, yani deneme süresi bittiği andan seninle ilgili her şeyi bilmem lazım bir ağabey gibi. Evlenmek istediğinde de ilk bana söylemelisin… İlk benimle tanıştırmalısın.” Sözlerim onu ve diğerlerini şaşırtmıştı ama o kendini çabuk toparladı.
“Ben asla evlenmeyeceğim, bu yüzden öyle biriyle tanışmana gerek yok.”diyerek omuz silkti.
Telefonu çaldı ve kaşlarını çatıp açtı.
“Ne oldu?” yüzünün şekli değişti. “Anlıyorum ben hemen geliyorum yanınıza.” Bu sözlerinden sonra bana döndü ve “ Ağabeyim olmak istiyordun değil mi? Al sana fırsat beni hastaneye götürmekle başlaya bilirsin.” Bu defa şaşıran bendim.
“Hadi şuan şaşırmanın sırası değil.” Diyerek kapıya yöneldi. “Annen mi canım? Of bu saatte ne olmuş ki?” 
“Sinir krizi geçirmiş canım ya bir bakıp gelirim ben.” Diyerek kapıya yöneldik ama Cenk benden önce davrandı. “Sen kal ben götürürüm onu.” Diyerek beni engelledi. Seda itiraz etmedi ve onlar evden çıktılar bu benim de işime geldi. Kader yine benden kaçmak için hemen, “Bende odamı geçeyim derslerim var” diyerek koşarak odasına geçti. Geçsin bakalım hanımefendi Daha gece yeni başlıyor zaten. Bu gece edindiğim kardeşimin annesiyle ilgili de bir şeyler öğrenmeliydim hem…
“Kader ne yapıyorsun canım? Hem dün gece söyledikleri mi düşündün mü?” diyerek kapıyı bile çalmadan odasına girdim. “Sen ne yapıyorsun ya ders çalışacağım ben. Ayrıca neden kapıyı çalmadın sen yine?” önce kapıya sonra ona bakıp omuz silktim. 
“Boş ver şimdi bu ders olayını, sen soruma cevap ver ben sonra yardım ederim dersine.” Diyerek yatağının üstüne oturdum. Bana ters bakışlar yoluyordu…
“Çık dışarı benim düşüneceğim hiçbir şey yok. Bunu sana dün gecede söyledim.” dişlerinin arasından tıslamaya benzer bir sesle konuştu. Ruhsuz kadın insan aşka karşı koyar mı?
“O zaman düşünmeye başlasan iyi edersin ben kesin kararlıyım. Senden vazgeçmem, başkasının yanında görmeye de katlanamam.”
“Bunu bırakıp gitmeden önce düşünecektin. Seviyorum ben onu niye anlamıyorsun?” gözlerimi kapayıp açtım. Bu kız çok fazla sabrı mı zorluyordu. Hatamı bildiğim için sessizce bakıyordum artık. İç çekip yanına gittim.
“Neyi yapamıyorsun söyle bakalım?” diyerek onun kitabına baktım. Öfkeyle kıstı gözlerini.
“Sana ne ya ders benim,” diyerek kitabını kapattı. “Sadece yardım etmek istemiştim.” Diyerek açıklama yaptım ama kime? “Senden yardım falan istemiyorum ya niye anlamıyorsun?”
Ben anlıyorum ama gel de kalbime anlat sen onu, hem onunda sana anlatacağı bir kalp çıkmazı var, kördüğüm olduğu bir aşkı var. “Peki Seda’nın annesinin neyi var?” bu soruma oflayarak cevap verdi. “Alzheimer hastası, bakma öyle yaşlı birisi değil o kadarda ama işte ender olsa da onun annesinde bu hastalık var. Bazen sinir krizi falan geçiriyor, zaman yada mekanı hatırlamıyor. Seda’yı bile tanımıyor.” Bu kadar zor bir hastalıkla nasıl uğraşıyor ki. Seda daha çok genç bir kız. Beni tanımayan bir annem olması nasıl hissettirirdi acaba. İyi hissettirmeyeceği kesin ama yinede onun ne yaşadığını bilmediğimiz için nasıl bir ruh halinde olduğunuda bilemeyiz. “Zor bir durum babası ne diyor bu konu da?” alayla gülümsedi,
“Adamın umurunda bile değil. Hastane masraflarını bile sırf Seda evde yanında kalsın diye üstleniyor. Seda’da eli mahkum ona, karısı ve oğullarına katlanıyor. Gerçi genellikle onları sinir etmeyi becerse de of zor işte boş ver bu onun özelliydi. Anlatmamalıydım sana. “ 
“Anlatman iyi oldu madem artık kardeşim saydım, o zaman bu konuya el atmam lazım.” Bana bakıp konuşmaya devam etti. 
“Ağabeyim de bu konuda yardım teklif etti ama kabul etmedi. Seninkini de etmez bilemiyorum neyse git artık ders çalışmam lazım benim.” 
“Bende kalayım yanında bak hiç ses etmem madem yardım istemiyorsun sadece seni izlerim doya doya.” 
“Çık diyorum sana ya… Ne izlemesi manyak çık dışarı hemen.” Diyerek bağırdı. Ses tellerinin gücünü benim kulak zarımla test ediyor gibi.
Bu kız fazla sinir bozucu olmuştu. Odasından çıkıp kendi odama gittim. Ben pes etmeyeceğim ama biraz daha kalırsam bu kızı bir güzel öpücüğe boğacağım, aslında yapmam gereken tek şeyde bu ama offfff,
“Sıkılmadın mı?” en sonunda dayanamayıp mesaj attım. Aynı evin için de mesajlaşmakta ayrı bir şey.
“Hayır” kısa ve net. Hanımefendinin önemli dersleri var ne olsa. Yani şurada iki sohbet edemiyoruz yaa. Nasıl beni böyle görmezden geliyor? Onun bu hali beni deli ediyor…
“Ben çok sıkıldım ama ya” 
“Bana ne”
“Ama sende hiç mi vicdan yok.” 
“Sende olduğu kadar var bende de.” Ah lanet olsun ya. Neden böyle olmak zorunda ki? Onun odasına gitmekten başka bir şey kalmadı bana. Kendisi kaşınıyor…
“Hala kafanı o kitaptan kaldırmamışsın bakıyorum da?” bana baktı ama cevap vermedi. Eline telefonu alıp bir şeyler yazdı. Merakla ona bakarken telefonumun mesaj sesini duydum. 
“Git başımdan geri zekalı” bir mesaja birde ona baktım.
“Mesaj yolunu çok seviyorsun galiba. “ tekrar bir mesaj daha attı.
“Seninle konuşmak için sesimi yoramam ben.” Bak sen öyle mi? Az önce bağırırken o ses telleri hiç yorulmamış mıydı acaba?
“Parmaklarını yoruyorsun ama.” Sinirle telefonu yatağının üstüne attı. Bakalım konuşacak mı hanım efendi? Ses yok yine ah ahhhhh sürüdür bakalım beni ama bunun geri dönüşünü görünce bin pişman olacaksın.
“Sessizleri oynamaya mı karar verdin” yine ses yok. Bende gidip yanına oturdum. Önce ters bir bakış attı. Sonrada kitabı bana uzattı ve eliyle bir soru gösterdi. Bende gülümseyerek soruya baktım. Kimya sorusu olduğunu görünce daha çok sırıttım. Aslında basit bir soru ama ona zor gelmiş olmalı. İnsan kimyasını çözemediği kesin yoksa ona olan aşkımı görmezden gelemezdi. Anlatarak çözmeye başladım, oda dinliyordu. Sonra diğer soruyu gösterdi, yüzü gülmeye başlamıştı. Buda bir şeydir. 
“Bitti sanırım canım başka bir dersin varsa söyle?” gülümseyerek başını olumsuz anlamda salladı ve kitaplarını toplamaya başladı. Sonra telefonuma gelen mesaj sesiyle tekrar telefonu mu aldım. Ama gördüğüm isimle gerilmem bir oldu. Bu mesajı neden attı ki şimdi? Kader’e döndüğüm de meraklı bir şekilde bana bakıyordu. Ah bu kız böyle bakması ne olur sanki? Ben ona bu mesajı açıklayamam ki…
“İyi geceler Kader ben yatıyorum” diyerek odama gitmek için kapıya yöneldim ama onun sesiyle durmak zorunda kaldım.
“Sevgilin galiba, rengin baya attı da. Neyse sana da iyi geceler?” diyerek konuşmuştu. Ah be Kader’im ben sana yakın olmak için neleri göz ardı ediyorum bir bilsen…

KADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin