3. BÖLÜM

5.3K 207 5
                                    

Bu gün akşam yemeğini Kader hazırlayacaktı ama hala gelmemişti. Bense evde yol gözleyen olmuştum. Kendimi ifade etmeme izin vermiyordu. Ben bunları düşünürken kapının sesini duydum. kapıya doğru ilerledim ve Cenk’le karşılaştım. Islık çalarak girmişti eve. Keyfi baya yerinde gibi duruyordu.

“Hoş geldiniz Cenk bey. Bu ne keyif böyle?” diyerek sorumu yöneltim... Bana yaklaşıp elini omzuma attı. “Oğlum yengen var ya nasıl merak etmiş beni bu gün. Ben arada bir izin kullanmalıyım. Bir gör nasıl üzerime düştü hastayım falan deyince sorma.” Sözlerini bir kahkahayla sonlandırdı. Kim bilir kaçıncı yengem.

“Hangisi sekreter olan mı yok muhasebedeki mi?” bende sırıtarak cevap vermiştim.

“Muhasebedeki işten ayrıldı eh doğal olarak bizde. Sekreter olan.” Birde bana çapkın diyorlardı. Adam kitap yazsa en çok satanlar arasına balıklama girerdi.

“İyi barim birimizin günü güzel geçmiş.” Biraz buruk konuştum. Aklım bende değil. Ah kahve gözlüm hala gelemedi.

“Ne o senin keyfin yerinde değil galiba?” değil tabi nasıl olsun.

“Yok ya siz yoksunuz baya sıkıldım. Hem bu akşam yemek sırası Kader’in değil miydi? Neden ortada hala yemek falan yok.”  Direk olmasa da merak ettiğim şeyi sordum. Ama Cenk bir an yüzünü astı. Suçlu çocuk gibi bir hali vardı. Ne yumurtlayacağını merak ettim doğrusu.

“Unutmuşum ya o bu akşam için izin aldı benden.” Tek kaşım havada sordum.

“Neden ki?” aslında aklıma tek neden geliyor ama düşünmek bile istemiyorum.

“Ya Çetin’le buluşmak için. Türkü baramı ne gideceklermiş.” Daha nereye gittiğini bile bilmiyor kardeşinin. Bu nasıl iş ya…

“Oğlum sen baya aşmışsın kendini. Kız kısmının bu saate Türkü barda ne işi var. Hem de sevgilisiyle. Bunlar içkide içerler bu akşam.” Of ulan bu kız beni deli etmeyi kafaya koymuş daha ilk günden. Abiye bak mum yak. Bu ne rahatlık kardeşim ya.

“Saçmalama oğlum, ben Çetin’e güvenirim o yamuk yapmaz kardeşime. Onlar uzun zamandır çıkmasalar bile, iki senedir arkadaşlar. Bu süre zarfında tek yanlışını görmedim. Görsem kardeşime yaklaşmasına izin verir miyim sence?” tek kaşı havada sordu vermezdi. Kardeşi her şeydi onun için tıpkı benim olduğu gibi Kader’im.

“İyi ya madem izni sen verdin, mutfağın yolunu biliyorsun. “ buda sana ders olsun yemek yap ta gör gününü. Kaçta gelir ki bu kız. Beklesem ne der acaba? Yemekleri yedik içtik saat baya ilerliyordu. Nerdeyse on olmuştu. Bunu Cenk’e de söyledim.

“Saat kaç oldu hala gelmedi Kader?” bana baktı önce sonra saate.

“Saat daha on olmamış ki, gece 12 gibi falan gelir.” Adamdaki rahatlığa bak ya sanki kardeşi kurdun yanında değil. Len bu kız kül kedisi mi on ikide gelsin. Saat on bile çok geç onun yaşında biri için.

“O saat baya geç ya. Nasıl gelecek ki? Bizde mi gitsek yanlarına?” bu sorumla saçmalama der gibi baktı.

“Ya kız benim kardeşim sana ne oluyor. İlk defa çıkmıyor ki sonuçta.” Demesi kolay bana ne olduğunu bilsen bu cevap için senin suratını dağıtırdım. Bekle bakalım Batu elindeyken kıymetini bilme, başkasıyla gezerken meraktan geberip git. Sana en iyi ceza. Ulan Kader sen beni böyle bekletmeye devam et ama sonu ikimiz içinde hayırlı olmayacak.

“İyi tamam abi ya. Kardeş senin bana ne. “ sinirle kalktım ve bir kahve aldım. Cenk bana bakıp,

“Bana yok mu?” diye sorunca mutfağın yolunu gösterdim. Tam bu sırada kapı açıldı. Ve Kader büyük bir öfkeyle eve geldi. Bu sinir ne anlamadan arkasından bir adam girdi. Bu resimlerde gördüğüm Çetin denen herifti.

KADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin