☼
She says, "you don't want to be like me
Looking for fun, get me high for free
I'm dying, I'm dying"
☼
İki ay boyunca İlkbahar-Yaz Kreasyonu için tasarımlarını halletmiş ve anlaşmış oldukları şirkete yollayarak dikim aşamasına getirmişlerdi.Genç kız odasındaki pencereyi açınca havanın ısınmaya başlamasından ötürü ortaya çıkan kokunun meltem rüzgarı ile yüzüne vurmasına izin verdi dudaklarında yer edinen küçük, tatlı tebessüm ile.
Hayatındaki her şey tam takır ilerliyordu, bunun rahatlığı vardı üzerinde. Aiden iyi bir adamdı. Şimdiye kadar en ufak bir tartışmaya bile girmemişlerdi ve neredeyse aralarındaki ilişkinin adı koyulacağı evreye gelmişlerdi.
Hatta belki de çoktan gelmişlerdi lakin ikisi de bu toplara girerek birbirlerini germek, bir şey yapmak zorunda bırakmıyorlardı.
"İyice Juliet'e döndün sen." yanına ne ara geldiğini anlamadığı Rose'a döndü aniden. Sonrasında farkettiği, yüzünde daha da büyümüş olan gülümsemesini yok edip şakadan bir kızgınlık ekledi yüzüne.
"Aa ne münasebet?" Rose, elindeki dosyaları Carmen'ın masasının üstüne koyduktan sonra 'bilmiyorum' dercesine omzunu silkip gülümsedi.
"Diyorum ki iş çıkışı Aiden ile buluşacağın çok belli." sözlerini söylerken gözleri ile genç kızı süzüp sonra yeniden gözlerine diktikten sonra sırıtışını arttırdı. O da bu hareketlerinin yeni farkında olmuş olacak ki utanç ve şaşkınlık arasında gidip geliyordu.
"Sanırım bugün bir ad koyacağız bu ilişkiye." Carmen'ın ağzından zorla kelimeler çıkarken Rose çoktan anlamsız hareketler sergileyerek dans etmeye başlamıştı bile. Carmen de onu izlerken eğleniyordu.
Sonrasında bu eğlenen hali daha ciddi bir ifadeye dönüşmüştü. Carmen'ın karşısına geçip son derece dostane bir şekilde omuzlarının yan tarafını tutarak hafif sıktı.
"Gerçekten senin adına çok mutluyum. Birbirinizi gerçekten seviyorsunuz bu belli ikinizin de bakışından. Aiden'ı da tanıdık artık, gerçekten çok beyefendi. Sana da değer veriyor. Umarım birlikte mutluluğunuz daim olur." Carmen, Rose'un söylediklerine samimi bir gülüş göndermişti ama bunu yeterli bulmayarak zaten yanı başında olan kıza sarıldı sıkıca. Onun en içte hissettiği şeyleri başkalarının da hissetmesi gerçekten hoşuna gitmişti.
Bir süre öyle kaldıktan sonra ayrılmışlar ve ikisi de işlerinin başına dönmüşlerdi.
İş çıkışı olduğunda en son masasının üzerini toplamak amacı ile dosyaları üst üste dizdi. Bugün Aiden'a, anne ve babasının başına gelenleri anlatacaktı. Tahminince zaten biliyordu ama onun bizzat kendisinin anlatmasının daha iyi olacağını düşünüyordu. Eğer bir ilişkiye hazır ve nazır olmak istiyorlarsa bu tip şeylerin gerekli olduğunu düşünüyordu genç kız.
Dalgınlıkla aldığı dosyaları odasındaki kitaplığa koymak için ilerlediğinde kapının açılması ile kendine gelmiş ve ürktüğünden düşürmüştü.
"Ah seni korkuttum mu? Kapıya birkaç defa tık tıkladım ama sen açmayınca girdim içeri, kusura bakma. Bir şey oldu düşüncesi vardı kafamda dengesiz davrandım sanırım" Aiden kendini açıklarken kendine gelen Carmen onun bu haline tatlı tatlı baktı. Onun böyle ince düşünüyor olması çok hoşuna gidiyordu genç kızın.
"Sorun değil" çoktan yanına gelmiş hatta dosyaları toplayan Aiden'ın yanına çöküp geriye kalan dosyaları da o aldı.
"Seni almaya gelmiştim" ellerindeki dosyaları dizdikten sonra bir süre bakışmışlar ve sessizliği bozan Aiden olmuştu.