☼
Darling, darling, doesn't have a problem
Lying to herself 'cause her liquor's top shelf
☼İnce topukları, sipsivri uçları olan ayakkabılarından çıkan ses bulunduğu ortamda tok sesler çıkarırken omuzlarını daha da dikleştirdi kadın.
Ayaklarını o kadar sert vuruyordu ki yere daha gireceği yere girmeden duyuluyordu o ayakkabıların sesi. Ve o kadar şahsına münhasırdı ki o ayakkabılardan çıkıp etrafta yayılan sesler duyduğunuz an onun geldiğini anlardınız.
Şirkete girip merdivenlere yöneldi. Karşısına çıkan ve ona 'günaydın' diyen kişilere küçük bir tebessüm ve hafif bir baş sallayış ile cevap veriyordu.
Odasına geçtikten sonra ceketini askılığa asıp bir süre etrafına bakındı. Derin bir nefes alarak odasında bulunan iki camdan şirketin içinin gözüktüğü cama yöneldi.
Tüm bu her şey ile başa çıkabilecek gücün onda olduğunu biliyordu fakat bir yandan da reddediyordu düşünceleri.
Ayrı bir mutsuzluk ve kırgınlık vardı üzerinde bugün.
Bir süre çalışanları kontrol ettikten sonra masasına geri döndü. Siyah deriden yapılmış tekerlekli sandalyesine rahatça oturduğunda o kadar istemiyordu ki burada bulunmayı. Çünkü ona göre burada olması gereken kişi o değildi. Kendine kurduğu hayatın düşünde tüm bu olanlar yoktu hiçbir şey böyle değildi.
Yaşıtları gibi sevgili yapıp her gece eğlenip hiçbir şeyi takmamak istiyordu sadece. Ama onun başına kalan bu koskoca şirketle bütün bu düşleri mumun sönen ateşinden sonra çıkan bir duman gibi süzülüp yok oluyordu havada.
Kapı tıklatıldığında ağladığını daha yeni fark ederek göz yaşlarını yanında bulunan peçeteyle silip derin bir nefes aldı. Yanda bulunan camdan yansımasına bakıp düzgün durduğunu düşündüğünde çalan kişinin girmesi için komut verdi.
"Mrs. Rolen müsait misiniz?" asistan Rose rahatsız etmemek adına içeri girmeden açtığı kapıdan kafasını uzattı içeri doğru. Genç kız müsait olduğunu belirtircesine başını salladığında o da girdi içeri. Elinde tutmuş olduğu sözleşme kağıtlarını bıraktı hafifçe kadının önündeki masanın üstüne. Birkaç açıklama yaptıktan sonra yazıları okuyup inceleyen kadını inceledi bir süre. 'Ne kadar da güzel' diye geçirdi içinden.
Bir süre gerekli imzaları attıktan sonra kağıtları uzattı Rose'a. Kapı kapandıktan sonra derin bir soluğu çekti içine.
Önündeki kağıtları düzeltirken eli masasındaki çerçeveye çarpınca irkildi ilk başta. Gözleri düşen çerçeveye değdiğinde burnunda ince bir sızı hissetti. Titreyen elleriyle aldı çerçeveyi. Çok tanıdık ve büyük bir özlemle baktı çerçevedeki iki yüze ve sonra kendisine baktı. Ne kadar da mutluydu bu resimde, ne kadar da rayında gidiyordu her şey. Ağlamaktan usanmıştı artık. Direnirken kesik iç çekişleri yankılandı odada
Merhabaa
Yeni hikaye yazmaktan asla bıkmayıp usanmıyorum
Açıklamak istediğim bir şey var ; bu şarkı aslında daha önceden yaşamış bir kadını anlatıyor fakat benim bu hikayede yazdığım kadın ile o kadın aynı kaderi paylaşmıyor ve aynı kişi değiller. Zaten benim 'Carmen' adlı karakterimi de Lana Del Rey canlandırıyor. Benimki tamamen şarkıyı dinlediğimde aklımda oluşan hikaye. Umarım beğenirsiniz