☼
She says, "you don't want to get this way
Famous, and dumb, at an early age
I'm lying I'm lying"
☼Genç kadın kabanını giyip yavaşça çıkışa doğru ilerledi. Rose ve diğer çalışanlara iyi akşamlar dileklerinde bulunduktan sonra isteksizce eve gitti.
Şirketin kapısından çıkarken ne ara geldiğini anlamadığı bir şekilde gazetecileri gördü.
"Merhaba Carmen Hanım sizi görmek çok güzel" bunun karşılığında sessiz kalıp yüzüne samimi bir gülümseme yerleştirerek başını salladı hafifçe
"Yakın bir süre içerisinde büyük bir defile vereceğinizi, çok sıkı çalıştığınızı ve size ait bir asıl parçanın olacağını söylemiştiniz biraz daha ayrıntı verebilir misiniz?" etrafına kısa bir bakış attıktan sonra ona soruyu yönelten kadına döndü.
"Aslında bu konu hakkında söylemeye değer şeyleri çoktan dediğimi düşünüyorum. Zaten çok bir süre kalmadı, elimizdeki çizimler gerçekliğe kavuşacak. Geriye kalan şeyleri de defilede görmeniz gerekiyor artık." karşısındaki kadın pek memnun olmamıştı bu cevaptan fakat 'Başka ne diye bilirdim ki?' diye düşünüyordu Carmen.
"Bu genç yaşınızda başınıza gelen onca şeye rağmen güçlü kalmanız çok kayda değer bir durum. Ailenizin başına gelen o kötü olaydan sonra şirkete siz geçince gerçekten adınız ciddi anlamda duyulmaya başladınız ve New York için ünlü bir kişi oldunuz artık. Ve bomba gibi düştünüz haberlere ne düşünüyorsunuz bunun hakkında?" onun bu iki yılda atlatamayıp yaşadıklarını doğru düzgün cümlelerde kullanamadığı durumu çok normal bir şeymiş gibi nasıl da anlatmıştı bu adam?
"Genç yaşta ünlü olan bir aptal" kendi kendine fısıldadığı şey burnunu sızlatınca derin bir nefes alıp yok saydı o sızıyı.
"Bu şirketi kuran da bugünkü haline getiren kişi de babamdır. Ben sadece ona layık olmaya çalışıyorum. Emin olun ki bu ünlülüğü umursamıyorum. Sorumsuzluk anlamında değil zaten babamdan kalan bir görev olduğunu düşünerek en iyi şekilde yapıyorum fakat bütün bunları babamı kaybederek elde ettiğim için istemiyorum" karşısındaki kadın üzgün bakışlarla ona bakarken buruk bir şekilde gülümsemişti.
☼☼☼
En arkada oturmuş annemle babamın arabanın radyosunda çalan şarkıyı birlikte söylemelerini dinliyordum. O kadar aşıklardı ki birbirine zaten bildiğim kadarıyla bu şarkı da onların şarkısıydı. Arabayla gidiyorken yaklaştığımız büfeye baktım.
"Baba lütfen kenarda durdurabilir misin arabayı? En sevdiğim çerezden almak istiyorum." başını salladıktan sonra kaygan yerin üzerindeki donmuş olan buza dikkat ederek yürüdüm. Büfeye gelince çerezi gösterip kadının kese kağıdına doldurmasını bekledim.
"Çabuk geri dön" bu ses de kimdi?
"Geç olacak her şey geri dön." etrafıma bakınırken gördüğüm kişi ile yerimde mıhlanmışa döndüm.
Bu bendim.
"Boş ver çerezi geri dön" korkuyla karşımdaki kişiye bakıyordum. Bu nasıl gerçek olabilirdi ki?
Arkadan arabaların çarpışma sesine benzer bir ses duyunca karşımdaki kıza bakıyordum hala. Arkamdaki bir noktaya bakıyordu ağlar bir vaziyette.
Merakla arkama döndüğümde gördüğüm manzara ile gözlerimden yaşlar akarak koştum. Yerdeki buz kaygan olunca düşmüştüm. Ve sert olduğu için elimi kesmişti. Umursamadan geri kalkıp ilerledim.
Her yer kandı.
Korkuyla biraz daha ilerlediğimde gördüğüm tablo ile birkaç adım geriye atmıştım.
Babamın başı paramparça olmuş arabanın dışarısında kalmıştı, annemi göremiyordum bile.
Ağlamaktan buğulaşan gözlerime rağmen ilerledim.
Bu gerçek olamazdı. O tır buzlu yolda kayıp beni bekleyen annem ile babama çarpmış olamazdı.
Daha da yaklaşacağım sırada buraya gelmiş olan ilk yardım ekibinden bir hemşire durdurmuştu beni. Artık güçsüz kalan bacaklarımla birlikte yığılmıştım yere. Durdurmamalıydım babamı, çerez almak istememeliydim. Her şey benim yüzümden olmuştu işte ve şu anda arabanın tuzla buz olmuş camından pek bir farkım yoktu.
"Hayır"
Korku ve nefes nefese kaşmış bir şekilde gözlerini açtı. Etrafı kontrol ederken yine aynı rüya olduğunu fark etti. Sağ elini göğsüne koyup derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalışıyordu şimdi de.
Kapı açıldığında sağına dönerek gelenin kim olduğuna baktı.
Mary korkuyla yanına gelip yatağa oturunca biraz yana kayıp yer açmıştı Carmen. .
"Güzelim ne oldu bağırıyordun?" elleri ile genç kadının yanağındaki göz yaşlarını kurutmaya çalıştığında daha yeni farkına varıyordu ağladığının. Böyle olunca da daha fazla hızlanmıştı ağlaması.
Şu iki yılda aynı rüyayı her defasında görüyordu - ki bu bir rüyadan çok kabus olabilirdi..
Bir süre sonra ağlamaları derin iç çekişlere döndüğünde Mary ise gülerek moralini düzeltmeye çalışıyordu.
"Daha iyi misin şimdi?"
"İyiyim"
Yalan söylüyorumSanki onun yaşadıklarını yaşamış gibi hissettim yazarken. Kaptırıp ağlayacaktım neredeyse djmsjsms
Nasıl gidiyor sizce hikaye?