Uzun zaman oldu, gelmem oldukça çok zaman aldı, üzgünüm.Son zamanlarda kelimelerimi toparlayamayacak kadar kötü hissediyorum. Anneannemi kaybettim ve pek iyi hissetmiyorum. Fakat sizi de çok fazla beklettiğimi hissedince, yazmak istedim. Kısa bir bölüm oldu ama geçiş niteliğinde bir bölüm zaten. Yine seri bölüm atmaya devam ederim sanırım, yavaş yavaş toparlanıyorum ve buna mecburum.
Medyadaki şarkı son zamanlarda sık sık dinlediğim bir şarkı olduğu için sizinle de paylaşmak istedim. Umarım beğenerek dinlersiniz :)
Bölümün üzerinden pek geçmedim, yalnızca bir kez okudum. Yazım yanlışlarım varsa affola.
Okuyan gözlerinize sağlık
Parmak uçlarınızdan öpüyorum
SİZİ SEVİYORUM
***
Bazen kader bizim ummadık anlarda, ummadık insanları karşımıza çıkarır. Öyle ya da böyle bir şekilde denk geliriz. Hayatımızda olması gereken konumları biz belirleriz, bundan sonrasında pişmanlık duyarız belki de verdiğimiz konumdan gurur duyarız. Fakat bir şekilde, bazı insanlara hayatımızın bir yerinden konum belirleriz.
Kim Taehyung için benim yarattığım konumsa, direkt hayatımdı. Kendi dünyamın merkezine onu koymuş, bense onun etrafında dönen bir uydu haline gelmiştim. Sanki bu dünyaya gelme amacım Kim Taehyung'u sevmek gibi davranıyordum. Ondan başka bir şey düşünmüyor, ondan başkasıyla görüşmüyordum. Söylediği her bir kelimeyi tek tek hafızama kazıyor, onun için beynimde oluşturduğum gizli odada saklıyordum. Ne kadar saçma değil mi?
*
"Ortak mı?" Dedim, karşımdaki sinsice gülümseyen Taehyung'a hitaben.
"Sen yine ne saçmalıyorsun, Kim Taehyung? Ne ortaklığından bahsediyorsun?"
"Haberin yok değil mi?" Dedi, kaşlarını hızlıca yukarı kaldırıp, beni işaret ederken.
Bir kaşımı kaldırıp, konuşmak yerine mimiklerimle haberimin olmadığını belli etmiştim. Bir dudağı yukarı doğru ağırca kıvrılırken, dirseklerini masanın üzerinde sabitlemiş ve parmaklarını birbiri içine geçirmişti. Fakat tavırlarına zıt bir bakışlara sahipti. Tavırları, mimikleri alay ediyor gibiydi, bakışlarıysa aşık bir adam gibi. Gözlerimin en derinlerine bakıyor, yalnızca bakışlarıyla bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Çünkü biliyorsun Taehyung, senin tek bakışından anlarım ben seni.
Dudaklarından dökülen kelimelerin aksine, gözlerinden dinlerim ben seni.
Neden gözlerin bana beni özlediğini anlatmaya çalışıyor? Gerçekten bu kadar mı özledin beni?
Benimle alay edercesine konuşurken, neden acı çekiyor gibi bakıyorsun gözlerime?
Bir tek ben acı çekmedim öyle değil mi? Sende en az benim kadar yandın.
"Bay Jeon, yani baban..." Diyerek söze başladı.
"Babamla ortak çalıştığı zamanlarda, kendi aralarında bir kaç anlaşma yapmışlar."
"Nasıl bir anlaşma?" Dedim, dişlerimin arasından konuşurken.
Neden Taehyung'a tahammülüm yoktu bilmiyordum fakat o konuştukça, ses tonunu duydukça, konu her ne olursa olsun bir şeyler acıyordu içimde. Ona, daha doğrusu kimseye belli etmemek adına kendi içimde savaş veriyordum. Bir an önce bitsin ve gitsin karşımdan istiyordum. Çünkü, onu böylesine özlerken bu kadar uzak olmak çok ağrıma gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SURRENDER•||•TAEKOOK
أدب الهواةKalmana ihtiyacım vardı ama sürüklenip gitmene izin verdim...