Selam yine ben geldimmm asdfkjcmxjnsŞu sıralar hızlı bölüm atmaya başladım biliyorum, çünkü artık normal düzenimize döndük yani fazla bekletmeden bölüm atacağım :)
Medya konusunda kısa bir şey söylemek istiyorum, medyaya eklediğim şarkılar genelde sevdiğim ve sık sık dinlediğim şarkılardan oluşuyor. Bölüme uygun olanları ekliyorum, belki ileride bununla alakalı playlist yapabilirim ama belki diyorum :) Umarım sizde beğenerek dinlersiniz
Son bir haftadır surrender ciddi anlamda büyümeye başladı ve yorumlarınızı gözlerim dolu dolu okuyorum.. O kadar minnettarım ki anlatamam, her birinizi okuyan gözlerinizden kocaman kocaman öpüyorum.
Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, yavaş yavaş daha hızlı bölümlere geçeceğiz jsajsnhas
Okuyan gözlerinize sağlık
Parmak uçlarınızdan öpüyorum
SİZİ SEVİYORUM
***
Kim Taehyung... Benim çocukluğum, gençliğim, hayatımdaki en özel ve en güzel anılarımın baş kahramanı. En büyük yaram, en büyük merhemim. İlk kalp sızım, ilkim...
Yüksek sesli bir patlama ve gökyüzüne kadar uzanan bir duman...
Bakamıyordum. O alevlerin olduğu yere bakamıyordum. O duman mıydı gözlerimi yakan? Buraya kadar mıydı bizim hikayemiz? Tam kazandım, geldi derken tekrar ve tekrar mı kaybetmiştim? Bir kez sevdim, kaç kez kaybedecektim?
Önce beynim pelteleşti, algılarım kapandı. Gözlerim batmaya başladı, nefesimin kesildiğini tam o an anladım. Kalbim hızlı atıyordu ama daha çok durmuş gibiydi. Çevremdeki bütün sesleri duyuyor fakat algılayamıyordum. Sağa sola koşuşturan insanları görüyordum. Çalışanlarım ellerine yangın tüplerini almış yanımdan hızlıca geçerken, yangının ortasına koşuyorlardı.
Adımlarım yangının olduğu yere doğru giderken, kendimde değilmişcesine davranıyordum. Fakat ben zaten kendimde değildim. Hiçbir şey düşünemiyor, tek kelime edemiyordum. Ta ki birisinin omuzlarımı tutup beni hızlıca sarstığını hissedene kadar. Yoongi'ydi. Kendime gelmem için bir kaç kez bedenimi sarsmış, ardından suratıma sert bir tokat atmıştı. İşte o an... Kırılma noktam o andı.
İçinde bulunduğum durumu anında idrak ederken, gözlerim bulanık görmeye başlamıştı. Göz yaşlarım yanağıma doğru hızlıca akarken, bir kaç kez hıçkırmıştım. Konuşamıyordum. Dudaklarım titriyordu. Nefes alamıyordum. Sağ elimi kalbime götürüp sıkmış ve dudaklarım arasından sesli bir çığlık bırakmıştım.
"Taehyung!" Dedim, boğazım yırtılırcasına bağırırken.
Yoongi'ye bakmadan, patlayan arabanın ve o yangını söndürmeye çalışan kalabalığın yanına koşmaya başladım. Orada nasıl bir şey beni bekliyordu bilmiyordum. Fakat yarım dakikadan az bir sürede oraya vardığım an, arabadan kalan yalnızca bir kaç enkaz ve kül parçalarıydı. İnsanlar o yangını söndürmeye çalışıyor, kimileri o dumandan etkilenmiş bir vaziyette köşede oturuyordu.
Gözlerimi kısarak kısa bir süre etrafı süzdüm. Belki dedim, kendime. Belki Taehyung yoktur orada. O beni bırakmaz dedim kendime. O ölemez. İnsanın hiç sevdiği ölür mü? Kim Taehyung ölemez. O benden vazgeçemez. Henüz çok yeni geldi bana, tekrar gidemez ki. Ben sarılamadım henüz ona. Özlediğim kokusunu çekemedim içime. Öpemedim o dudaklarını. Hasret kaldığım tenine dokunamadım. Henüz ölemezdi. Ölmesine imkan yoktu. Kim Taehyung'du o, bir şekilde kurtulurdu. Fakat neredeydi? Neden burada değildi? Jimin'de yoktu? O neredeydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SURRENDER•||•TAEKOOK
FanfictionKalmana ihtiyacım vardı ama sürüklenip gitmene izin verdim...