Sonbaharı çağırıştıran sarımtırak yapraklar hafif hafif uçuşarak yere dökülürken ve yağmurun habercisi olan bulutlar gökyüzünde toplanırken, soğuk havanın yaklaştığını anlayan genç kız kollarını etrafına sardı. Bugün, normaldekinden nispeten daha sessiz olan sokakları incelerken iç çekti, fısıldadı; "Nerede hata yapıyorum ki?"
"Bana kalırsa, tek hatanız kendi kendinize konuşmak, Hanımefendi." Sesin sahibi aniden ortaya çıkmıştı, ancak kız en ufak bir şaşırma belirtisi dahi göstermedi bu duruma, alışmıştı.
"Başka kiminle konuşabilirim ki, Michelin?" Kafasını sağ tarafa çevirerek genç adama baktı. "Zihnimi bulandıran konuları açabileceğim kimse yok burada." Duraksadı, tekrar derin bir nefes aldı. "Ayrıca, bana Hanımefendi demeni sevmiyorum, biliyorsun."
"Ah, yanılıyorsunuz." Michelin, hitap şeklini değiştirdi ve tutunması için kıza kolunu uzattı. "Bazen varlığımı unuttuğunuzu düşünmeye başlıyorum. Her zaman yanınızda olacağımı aklınızdan çıkarmayın, bana mutlu anlarınız da dahil, her şeyi anlatabilirsiniz." Gülümsedi adam, kızıl bir parıltıyla yanan gözleri karşısındaki insana kilitlendi.
Nazik kelimelerinin altında yatan ses tınısında neredeyse açlık vardı, bunu biliyordu genç kız. Neden böyle konuştuğunun, eline geçen her fırsatta kendisi için işleri kolaylaştırmayı denediğinin farkındaydı, ancak dilinin ucuna gelen uyarı kelimelerini içinde tutuyordu hep. Michelin'in doğasını reddetmek çözüm değildi elbette, duyduğu rahatsızlığı dışa vurmamayı tercih ediyordu her seferinde. Düşüncelerinden koptu, tek tük at arabalarının seyrettiği yolun karşısına geçtiler.
"Şuradaki çiçeklere bakacağım," dedi Leslie yönünü çevirerek. "Eve biraz sonra gidebiliriz."
"Acele etmemiz iyi olur, saat geç oluyor. Üstelik, yerden çiçek toplamak bir Hanımefendiye yakışmayacaktır, arzu ederseniz size bir dükkandan da satın alabirim." Hoşnutsuz bir ifadeyle konuştu genç görünümlü adam. Oysa en son düşüneceği şey bile olmazdı toplumun bir insanın hareketlerini nasıl yargılayacağı ve dışarıdan ne şekilde göreceği. Fakat yine de duruma uygun davranmalıydı, ilk tanıştıklarında uyarmıştı onu genç kız, ancak gel gör ki Leslie'nin kendisi uymamaktaydı sözlerine.
"Vaktin sorun teşkil etmediğini biliyorsun." kız hafifçe gülümsedi, kelimelerinde bilmiş bir hatırlatma gizliydi. "Eğer sana emredersem, ne olursa olsun, beni zamanında yetiştirebilirsin. Ve hayır, niyetim onları koparmak değil, sadece bakacağım." Eğildi, aralarından birini incelerken bakışları durgunlaştı. Çiçekler sebepsiz yere duygusal hissetmesini sağlıyordu, bugünkü ruh hâlinin üzerine onların hafif kokularını içine çekmek, tuhaf bir şekilde gözlerinin sulanmasına neden oldu.
Arkasında Michelin'in dikildiğini biliyordu, çabucak yüzünden aşağı akmaya niyetlenen tuzlu damlaları sildi ve ayağa kalktı, bir başka çiçek topluluğuna yaklaştı. "Konuşmamız iyi geçmedi." Dedi geçen kısa bir sürenin ardından. "Ailem, hâlâ aynı hatalarda bulunmakta kararlı. Onlardan umudu kestim, bir daha asla ziyaretlerine gitmeyi düşünmüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİHNİMDEKİLER
Historia CortaZihnimde çok fazla şey var. Onlarca kurgusal evren, değişik olay örgüleri, farklı karakterler ve sayısız kişilik versiyonları... Sürekli düşünüyorum, her geçen gün genişlemekte olan hayali bir dünyaya sahibim. Ve burada, düşlerimde yer alan insanla...