" hiçbir şey bildiğin gibi değil."
Kollarımla vücudumu daha sıkı sararken, olduğum yerde üşümemek için hareket ediyordum. Soğuk, gökyüzü karanlığa bürünürken, kendisini daha fazla hissettiriyordu.
Karanlık, bomboş sokakta deli gibi titriyordum, hava buz gibiydi.
Taehyun:
senin suçun değil
Sonuçta gelmene annen izin vermedi
Üzülme
Taehyun'un attığı mesaj beni büyük bir üzüntünün içine çekerken,Arkadaşımın en kötü gününde yanında olamadığım için kendimden nefret ediyordum.
Yalancıydım. Büyük bir yalancı.
Yaklaşık 10 dakikadır beklediğim Yeonjun'u dönemeçin yanında görmemle, yerimde rahatsızca kıpırdandım.
Çok uzakta olan gözleri benimle buluşurken, gözlerimi anında başka bir tarafa çevirdim. Görüntüsü korkunçtu. Sessiz sokakta ayakkabısının tok sesi, kulağıma ulaşıyordu. O bana gittikçe yaklaşırken, az önce tir tir titreyen ben, şimdi korkudan soğuk terler akıtıyordum.Yanıma ulaştığını solumda olan karartıyla anladım. Sanki buz kesmiştim, haraket edemiyordum.
" kısa kolluyla üşümüyor musun?" söylemesini en son beklediğim şeyi sorarken , şaşkınlıkla ona döndüm.
O ise deri ceketinin cebine ellerini koymuş, umursamaz bir şekilde karşıya bakıyordu. Sanki soruyu, sormak için sormuştu." öğlen çıktım dışarı, o zaman sıcaktı." ilk defa onunla konuşurken kekelememiştim. Bu büyük bir gelişmeydi.
"Hım" dedi, uzun süre ne konuşmam gerektiğini bilemediğim için sustum ama zaman ilerliyordu ve benim en az yarım saat sonra evde olmam lazımdı.
"sana o şeyi vericem ama sonra eve gitmem lazım. Annem kızar." yüzünde alaylı bir gülümseme oluştu. Sonradan kahkahası , sessiz sokağı inletti.
" komik bir şey mi söyledim?"
"uyuşturucuyu beraber teslim edicez Kai, boşuna konuşma." verdiği emirler artık canımı sıkmaya başlamıştı. Sinirim tepeme çıkarken, kendimden hiç beklemediğim bir şekilde, yüzüne bağırdım.
"gelmiyorum anladın mı, zorla mı götürüceksin beni?"
"evet, zorla götüreceğim. Şimdi yukarı çık, ve oyalanmadan gel."
Olduğum yerde durmuş yüzüne bakıyordum. Annem beni bu saate dışarıya göndermezdi. Eve girsem bir daha çıkamazdım.
"Anlamıyorsun, annem beni bu saate dışarıya bırakmaz." seslice oflayıp, apartmanımıza doğru yürüdü.
"O zaman ben izin alırım." kolundan sıkıca tutup kendime doğru çektim, fazla hızlı çekmiş olucam ki şu an dip dibeydik. Aramızda sadece santimlik fark varken yutkundum. Gözlerine ilk defa korkusuzca bakıyordum. Gözleri bal köpüğü rengiydi ve şu ana kadar gördüğüm en güzel gözlerdi. Gözlerinin içine bakmaya korkan ben, şimdi de gözlerimi hiç ayırmamak istiyordum.
Kalbim ritmini değiştirip, daha hızlı atarken korktum. Yeonjun'a aşık olmaktan korktum.
Bir belaya aşık olmaktan...Anında kendimi geri çektim. Yeonjun'a baktığımda şokta gibiydi. Bakışları o kadar değişik ve iyi hissettiriyordu ki gözlerimi çeviremedim.
Bu sefer ki bakışında nefret, tiksinti, alay, umursamazlık yoktu. Bu bambaşkaydı.
Sanki sevgiyle bakıyordu.Kısa bir süre sonra gözlerini, yanımızdan geçen kediye çevirdi.
"Ben korkuyorum." aniden gelen irirafla şaşırdım.
" neyden?"
Gözlerinden bir damla yaş düşerken, şaşkınlıkla ona bakıyordum.
" boş ver."dedi, gözlerinden düşen yaşları sertçe silerken ve burnunu seslice çekti.
"hayır, boş veremem. Cümleni tamamla lütfen." yere bakan gözlerini gözlerime çevirdi. Şu an o kadar masum, çocuksu, yalnız, ürkek gözüküyordu ki alıp kocaman sarılasım vardı. Sanki Yeonjun gitmiş, yerine başka birisi gelmişti.
"sır tutabilir misin?" sesi yumuşacık çıkarken, bu ses tonuna aşık oldum. Rahatlatıcıydı.
"tabii, bana güvenebilirsin." kaşını yukarı kaldırıp bana bakarken, şaşırmış gibiydi. Bu sözleri söylememi beklemiyor gibiydi.
Ne kadar bana iyi davranmamış olsa da, insanlara kin güden birisi değildim. Bunun için annem bana ne kadar saf olduğumu ve kolay kandırılabileceğimi söylese de elimde değildi. Huyum böyleydi.
" hiçbir şey bildiğin gibi değil. Ben de aslında bu işi isteyerek yapmıyorum. Ben kötü birisi olmak istemiyorum, buna mecburum. Ben..." ağzını iki kere konuşucak gibi açıp kapatınca, konuşamayacağını anladım.
" peki, neden yapıyorsun? Kim zorluyor seni." dolu olan gözlerine merakla baktım.
" bunu söyleyemem. Sadece şunu bil ki eğer bu malı teslim etmezsem canım fazlasıyla yanıcak."
Gözlerimi Yeonjun'dan çekip, derin bir nefes aldım.
Ne yapmalıydım? Yeonjun'a yardım etmeli miydim?
Beynim saçmalama ne yardım etmesi derken, kalbim ise onu yalnız bırakmamam gerektiğini söylüyordu. Ve ben sanırım kalbimi dinliyecektim."tamam, burada bekle. Beş dakikaya burada olurum."
yüzünde bu sefer sahte olmayan bir gülümseme oluştu. Kafasını sallayınca, apartmana doğru haraket ettim. İsmimi duymamla arkamı dönüp, Yeonjun'a baktım.
"üstüne hırka almayı unutma! Kai"
Eee işler çok çabuk mu ilerliyor, diye düşündüm. Ama öyle değil. Şöyle ki zaten Yeonjun kötü bir insan değil. O da Kai gibi masum bir çocuk. Sadece kötü olmak zorunda. Bu yüzden sorun yok diye düşünüyorum.
Bir de 6.bölüme geldik bir şeyler olsun değil mii?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NARCOTİC | | YEONKAİ
FanfictionOkulun serseri çocuğu Yeonjun, Kai'yi uyuşturucu satması için tehdit eder. [25.01.21]