Derin bir nefes alırken başını kaldırıp kararmak üzere olan gökyüzüne baktı Chan. Etraf loștu ve sol tarafında kalsa da göz ucuyla görebildiği şehirdeki ışıkların yanmaya başladığını fark etti.
Felix ormana gideli yaklaşık 7 saat olmuştu. Hala daha dönmemiști ve Chan'ın peşinden gelmesini de istemediği için başka bir yere gitmek yerine Felix'in onu bıraktığı yerde bir kayaya oturmuştu Chan.
Geri dönmeyeceğinden endişelenmiști en başta. Sonuçta 3 haftadır Felix'le birlikteydi ve içten içe fikrini değiştirip onu yarı yolda bırakmasından korkuyordu.
Ancak tahmin ettiği gibi Felix bunu yapmayacaktı.
Başını çevirip ormana doğru baktı. Ağaçların arasından ufak ve çekingen adımlarla çıkan utangaç periye bakıp yüzündeki anlayışlı gülümseme ile ayağa kalktı o da.
Chan'a alttan bakışlar atarken yanına kadar geldi Felix. Chan ellerini kürkünün cebine koymuş halde karşısında dikilip kendisine bakarken uzun bir süre göz teması kuramadı.
Birkaç kere bakışlarını buluşturup tekrar kaçırdı. Stresli bir yutkunușun ardından "Neden gitmedin?" diye sordu. Chan'ın çekip gitmesini ve ormanın yakınında bulunmamasını beklemişti o, ama Chan bir dakikalığına bile gitmemişti.
"Geri geleceğini biliyordum"
Yüzündeki tebessüm gülümsemeye dönüştü Chan'ın. "Ayrıca kalacağımız yeri bilmiyorsun. Geri geldiğinde nereye gideceğini bilemezdin"
Ufak bir sinir ve çok bilmişlik ile "Kokunu takip edebilirdim" dedi Felix ama saniyesinde Chan tarafından burnunun ucuna vuruldu "Hangi koku duygusu ile? Külleșmenin son haftasında olduğun için insanlarınki kadar zayıf olan koku duygun ile mi?"
Felix'e ve utangaçlığı yüzünden hafif kızarmış suratına bakıp kıkırdadı. Arkasını dönüp "Gidelim hadi" dediğinde sessizce takip etmeye başladı Felix.
Chan'ın kendisi hakkında bu kadar şey bilmesi hala daha onu deli ediyordu.
Üstüne üstlük artık ona dokunmasını sevdiğini de biliyordu.
Bunu itiraf ettiği için kendisini tokatlama isteği ile doldu Felix. O kadar çok utanmıştı ki duvarlara kafa atmak istiyordu. Böyle bir aptallık yaptığına inanamıyordu bile.
Kendisine karşı sinirli olan bakışlarını Chan'a dikip derin bir nefes aldı ve olduğu yerde durdu.
"Ben seni bulamasam bile sen, beni kokumdan bulabilirdin"
Olduğu yerde kaldı Chan. Arkasını dönmeden Felix'in söylediklerini dinledi.
"Aslında buradan da o yüzden ayrılmadın çünkü beni görebiliyor veya bir şekilde nerede olduğumu anlayabiliyordun. Zincirimi kırdığın gün de insanları çok uzakta olmalarına rağmen görebilmiștin"
"Ben seni öldürme planları kurarken de aslında zihnimi okuyabildiğin için yapmamamı söyledin. İnsanlar zihin okuyamaz ama."
"Ve Changbin ile tanıştığım gün gördüğüm o kurt senin gücünün bir parçası. Changbin'e şırıngayı da yine o kurt ile yolladın"
Chan'dan bir tepki gelmeyince yutkunarak devam etti.
"Perilerin insanlar tarafından köleleștirilmesi de bu yüzden seni rahatsız ediyor"
Sonunda bir tepki verdi Chan. Felix'e omzunun üstünden bir bakış atıp bütün bedenini döndü ardından.
"Çünkü sen hem peri hem insansın. Melezsin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Envie ¦ ChanLix
FanfictionPerilerin askerlerce yakalanıp köle pazarlarında ev işleri, deneyler, seks ve işkence edecek oyuncaklara sahip olma amaçlı satıldığı acımasız bir dünyada elbetteki soylu kesimlerin ayrıcalığı vardı. Pixie'lerden farklı olarak fazlasıyla güçlü olan N...