Saat öğlene gelirken salonda derin bir sessizlik hakimdi. Biri salonun girişinde diğeriyse cam kenarında oturuyordu. Birbirlerine zıt iki köşeye oturmuşlardı. Cam kenarında oturan Raven elini çenesine dayamış bir şekilde dışarıyı izliyordu, bir yandan korkuyla titriyordu. Aklından ben bu adamı neden eve aldım, acaba bana zarar verir mi, katil mi gibi onlarca kötü düşünce geçiyordu. Bucky ise süt yalamış kedi gibi kapı girişinde oturup kadını gözetliyordu. Onu korkuttuğundan çok emindi, bunu yapmak istememişti. Tek istediği yardımdı ve bunu da mahvetmişti. Kadının onu kapıya koyacağını düşünüyordu.
Uzun sessizliğin ardından Raven bakışlarını camdan çekip adama yöneltti. Uzun uzun onu inceledikten sonra "Beni korkutuyorsun." dedi. "Bana da böyle yapmayacağından nasıl emin olup sana yardım edebilirim ki?"
Bucky başını öne eğdi. "Haklısın. Ben kendime bile güvenemiyorken senin bana güvenmeni bekleyemem zaten." Derin nefes alıp "Gitmeliyim." dedi. Oturduğu koltuktan kalkıp salondan çıkmaya yeltendi. "Her şey için teşekkürler. Kısa sürede seni tanımak da güzeldi."
"Seni de tanımak gü-"
Birden sesi soluğu kesildi Raven'ın. Dikkatli gözlerle Bucky'i incelemeye başladı. "Bucky s-senin kanaman var." dedi panikle. Hızla yerinden adama ilerledi. "Bucky kanaman var!" diye haykırdı yeniden.
Bucky'nin göğüs kafesinin tam altından, yeleğine bulaşmış kan lekeleri bariz bir şekilde gözüküyordu.
Adam neler olduğunun farkına varamamıştı. Anlamsız bakışlarla kadının paniklemesini izlerken elini yeleğine değdirdi. Parmaklarına bulaşan kan lekelerini görünce "Evet kanamam var." dedi. "Tyler'ı havaya kaldırınca zımbalar açılmış olmalı."
Raven adamı tekrar salona alıp geniş koltuğa yatırdı. Bucky "Raven bu kadar abartmana gerek yok." dese de Raven'ın panikten eli ayağına dolanmıştı. "Ne yapmam gerek? Eee, sargı bezi tutmaz. Dikiş atalım desem beceremem. Hastaneye gitmeliyiz, tek şans bu!"
"Raven bana kolonya, temiz bir bez, ip, iğne ve sargı bezi getirir misin?"
Kadın salonda bir ileri bir geri yürürken durdu. "Düşündüğüm şeyi yapacağını söyleme, lütfen." dedi yalvarırcasına. Bucky kadına göz devirdi. "Getirir misin?"
Raven daha fazla üstelemeden hızla salondan çıktı. Kısa bir süre sonra odasından mutfağa, mutfaktan banyoya, banyodan da salona geri döndü. Elinde adamın istedikleri şeyleri tutuyordu. "Buna izin verdiğime inanamıyorum." diye mırıldandıktan sonra elindekileri Bucky'e uzattı.
Bucky yerinden doğrulup eşyaları hazırlamaya başladı. Önce kolonyayı iğne ve ipe döküp temizledi, bir yandan da ipi iğneye geçiriyordu. Bunları hallettikten sonra sargı ve temiz beze de bir miktar kolonya döktü. Derin nefes alıp koltuğa yattı ve eline iğneyi eline aldı.
"Kendini dikmeni izleyemem." dedi Raven bayılacakmış gibi. Bucky kadına garip garip bakındı. "Sen de yardım edeceksin?" demesi ile birlikte Raven ayaklandı. "Ben mi? Ben dikemem delirdin mi?" diye bağırdı ona. Bucky kadını umursamayıp iğneyi uzattı. "Lütfen."
Raven gözlerini sımsıkı kapayıp derin nefes aldı. Beyninin içinde o sana Tyler konusunda yardım etti, ona borçlusun cümlesi geçiyordu. Beynin diğer tarafı yapma o tehlikeli dese de yapmaya karar verdi. Gözlerini açıp "Pekala." dedi istemsizce.
"Yarayı ben temizlerim, sen diksen yeter." dedi Bucky eline temiz bezi alıp. Raven hızla adamın elindeki bezi çekip "Olmaz." diye çıkıştı. "Sana borçluyum, ben yaparım."
İğneyi parmakları arasına alıp adamın yanına eğildi. Nazik hareketlerle kana bulanan yeleği üst tarafa katladı. Açılan yarayı görmüştü. Derin gözüküyordu, kurumuş kanların yanında zımba parçaları hala kenarlarındaydı. Temiz bezle kan lekelerini temizlerken parmakları ile de zımbaları topladı. Yara temizlenmişti, dikilmeye hazır görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stranger | bucky barnes
FanfictionGecenin ilerleyen saatlerinde kapının aniden çalınmasıyla irkilen kadın, kapıya ilerledi. Biraz önce kavga ettiği eski sevgilisinin geldiğini varsayarak kapıyı açtı. Oysaki gelen kadının eski sevgilisi değil; ağzından kanlar akan, yağmurda ıslanmış...