13 | birthday

1.7K 186 298
                                    

yazardan not: canlarım önceliklee, kitaba yaptığınız yorumlar ve verdiğiniz oylar için çoook teşekkür ederim <3 sayenizde kitabım kısa sürede epey bir etkileşim aldı, gerçekten çokk mutluyum 😻 bu nedenle ben de bu bölümü, olabildiğince hızlı bir şekilde sizi mutlu etmek için yazdım 🧚‍♂️ aşırı feels geçireceğinizi ve beğeneceğinizi umaraak iyi okumalar diliyorum ve sizi çok seviyorum <3

...

Güneş batmıştı, saat sekize doğru geliyordu. Raven ve Sam arabaya binerek Washington'ı terk etmişlerdi. Eve geri döndükleri bıraktıkları manzarayla karşılaşmamayı ummuşlardı. Öyle ki arabadan ilk indiklerinde gördükleri ilk manzara Natasha ve Steve'in bahçede dolaşırken aralarında konuştuğu olmuştu. Raven bunu gördüğünde kendini çok mutlu hissetmişti, hem Steve ile Natasha'nın arasındaki buzların erimesine hem de Bucky ile konuşma sansının artmasına...

Raven ve Sam'in geldiğini gören Steve ve Natasha aralarında konuşmayı kesip hızlı adımlarla onların yanına ilerlediler, ikisinin de yüzü gülüyordu.

Ağzı kulaklarına varmış olan Natasha "Çok erken geldiniz." diye söylenince Sam, Raven'a bakarak güldü. "Eh, aramızda biraz konuştuk..." dedikten sonra kadını yumuşatmak için elinde tuttuğu poşeti havaya kaldırarak onlara gösterdi. "Ayrıca, geç kalmış olabiliriz ama taco getirdik!"

Natasha ona göz devirerek hava duran poşeti, adamın elinden kaptı. "Teşekkürler."

Natasha ve Sam aralarında konuşurken Raven kaş göz işaretleriyle Steve'e bakıyordu. Steve, kadının Natasha'dan bahsettiğini anlayınca istemsizce gülümseyerek "Aramızdaki sorunu hallettik." diye fısıldadı. Raven mutlulukla ellerini çırparak adamın kemiklerini kıracak kadar sıkı sarıldı ona. "Çok sevindim Steve."

Raven, Steve ile sarılmayı kesince Natasha ile göz göze geldi. Kadının ne kadar mutlu gözüktüğünün bir kez daha farkına varmıştı. "İyi görünüyorsun Natasha." dedi gülümseyerek. Natasha bunu duyunca dudaklarını birbirine bastırdı gülümsemek için.

"Bu aradan, özür dilerim Natasha, sabah üstüne gitmemeliydim-"

Natasha kafasını sorun değil dercesine bir sağa bir sola salladı. "Hayır, Raven. Asıl ben özür dilerim, sabah sana gereksiz kötü davrandım-"

"Hey tamam, tamam!" diyerek araya girdi Sam. "Özür dileme işini sonra halledersiniz. Hadi içeri geçelim, hava karardı. Ayrıca üşüdüm." dediğinde Natasha gülerek kolunu Sam'in omzuna attı. "Haklısın, ben de üşüdüm." dedikten sonra ikisi beraber ve eve doğru yürümeye başladı. Steve de onlarla gitmeye hazırlanırken Raven, adamı kolundan yakalayarak durdurdu. "Bucky nerede? Onunla konuştun mu?"

Steve derin nefes alarak "Evet" dedi sıkıntılı bir ses tonuyla. "Konuştum fakat çok sessiz kaldı, sadece anlattıklarımı dinlemekle yetindi. Konuşma bittikten sonra da hemen eve girdi, o zamandan beri de onu görmedim."

Raven oflayarak "Artık ne yapacağımı şaşırdım doğrusu." diye homurdandı. Düşünmek için ellerini saçlarının arasına sokarak kafasını kaşımaya başladı. "Ne yapmalı mıyım Steve?"

Steve ellerini kadının omuzlarının iki yanına koyarak "Sen yapacağını yaptın, bunu bilmen yeter." diye onu teselli etmeye çalışsa da Raven'in içi hala rahatlamıyordu. Oflayarak Steve'in mavi gözlerinin içine baktı. "Herkes bana bunu söylüyor ama öyle hissedemiyorum Steve. Bucky'i hayal kırıklığına uğrattım, çok değer verdiğim bir insanı yarı yolda bıraktım. Bunun telafisi olur mu?"

Steve kadına karşı sessiz kalınca Raven kafasını öne eğerek kendini ağlamamak için zor tuttu, gözlerinin ıslandığını ve giderek ağırlaştığını hissedebiliyordu. Kafasının içinde onlarca kere kendine tekrarlamıştı ağlama, ağlama, ağlama diye.

stranger | bucky barnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin