biliyorum, muhtelemen bana çok kızgınsınız üç haftadır yeni bölüm atmayıp sizi merak içinde bıraktığım için :( inanın her gün wattpade girip bölüm yazmayı o kadar çok denedim ki... içimden gelmedi desem yalan olur, yazmak gerçekten istiyordum fakat üç haftadır garip ve beni üzen olaylarla boğuşmam bölüm yazmamı engelledi. bir süre üstesinden gelmeye çalıştım vee sonunda burdayımm 💖 hepinizi çok özledim :,) madem bu kadar bekledinizzz, ben de aşırı uzun bir bölüm yazdım 😩 umarım beklediğinize değer ve bölümü beğenirsiniz ❤
...
Her şey bir rüya gibiydi.
Raven oturduğu yerden hızla kalkarak ayakları yerden kesilircesine abisine koştu. Gözlerinden hızla akan yaşları umursamadan adama sımsıkı sarıldı. Kollarını onun geniş sırtına sımsıkı sardı, ondan bir kez daha ayrılmak istemiyordu. Adamın kemiklerini kırarcasına sarılmaya devam ederken bir yandan da ağlıyordu adamın göğüsünde.
Raven'ın abisi Rowan da kadına sımsıkı sarılıyordu. Onun saçlarını okşuyor, on sekiz yıldır hasret kaldığı kokusunu içine çekiyordu. Gözlerinden akan yaşların haddi hesabı yoktu. İkisi de çok mutlulardı.
"B-burada mısın? Yani gerçek misin? Rüya değil mi bu?"
Raven cümle kuramaz hale gelmişti. Abisiyle konuşmak istiyor fakat cümleleri kafasında toparlayamıyordu. Ne zaman konuşmak istese saçmalamaktan başka bir şey yapmıyordu. Tek istediği sonsuza kadar abisine sarılıp göğsünde ağlamaktı.
Rowan kendini Raven'dan ayırarak kadının yüzüne baktı. Ellerini onun kafasının iki yanına koyarak yemyeşil gözlerini, kadının kendisininkiye benzeyen yemyeşil fakat ağlamaktan şişmiş gözleriyle buluşturdu. "Burdayım Raven, merak etme." diye fısıldadı ona, naif sesiyle. "Seni bir daha asla yalnız bırakmayacağım, tamam mı? Hep yanında olacağım."
Raven bunu duyduğunda gözlerini sımsıkı kapadı ve ağır ağır kafa salladı. O da ellerini abisinin kafasının iki yanına koyarak adamın dalgalı saçlarını okşadı. Sesi titreyerek "Lütfen beni bırakma, seni çok özledim." diye mırıldandı. "Tekrar sensiz ne yaparım bilmiyorum abi, lütfen benimle kal."
Rowan, hemen kafa salladı. "Elimden ne gelirse yapacağım seninle kalmak için. Sana söz veriyorum, biliyorsun sözümden dönmem." dediğinde Raven sessizce kıkırdadı. "Biliyorum."
Rowan, Raven'ın sonunda gülümsemesi üzerine kadını baştan aşağı süzdü. "Çok büyümüşsün. Ben gittiğimde bacağıma kadar geliyordun, bana sarılmak için sandalyeye çıkman gerekiyordu. Şuan ise sandalyeye gerek kalmıyor." diye mırıldandı, yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.
Raven yanağına akmış olan yaşları sildikten sonra gülümseyerek kafa salladı. "On sekiz yıl oldu, en az altmış santimetre uzamış olmam gerek."
On sekiz yıllık bu özlemin beş dakika da giderilmeyeceğini ikisi de farkında olsa da yüzlerindeki kocaman gülümsemeleriyle birbirlerini eğlendirerek özlemlerini bir nebze de olsa gidermeye çalışıyorlardı.
Raven, Rowan'ın yüzüne daha dikkatli incelediğinde, hem abisinin ne kadar yaşlandığını hem de ne kadar yorulduğunu fark etti. Bunca zaman boyu yaşadıklarının onu yıpranmış olması dışında gözünü sıyırmış olan koca bir yara izi gibi kalıcı zararlar da vermişti.
Raven sağ elini yaranın üstüne koyarak yarayı inceledi. Bir yarık gibiydi; dikilmiş ve izi kalmış bir yarık gibi. Endişeli bir ses tonuyla "Buraya ne oldu?" diye sorduğunda abisi Rowan, hemen kardeşinin elini yanağından çekti. "Dert edilecek bir şey değil. Herhangi bir görevde olmuştur." diyerek kestirip atması Raven'ı tatmin etmemişti. "Yalan söyleme Rowan, nasıl olduğunu bana anlatacaksın tek tek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stranger | bucky barnes
FanficGecenin ilerleyen saatlerinde kapının aniden çalınmasıyla irkilen kadın, kapıya ilerledi. Biraz önce kavga ettiği eski sevgilisinin geldiğini varsayarak kapıyı açtı. Oysaki gelen kadının eski sevgilisi değil; ağzından kanlar akan, yağmurda ıslanmış...