14 | escape

1.7K 151 165
                                    

canlarımm, bu bölüm de birazcık gecikti, özür dilerimm amaa geçikmesinin nedeni bölümün uzuun bir bölüm olması :,) ayrıca,verdiği fikir için @marvelhayrankurgusu 'na çook teşekkür ederim, onun fikirini bu bölümde hikaye akışına uygun olarak kullandım! umarım beğenirsiniz ve beklediğinize değer, iyi okumalaarr <3

...

"Ne demek geliyorlar?"

Raven şaşkınlıkla oturduğu koltuktan kalmıştı, korkuyla Steve'in yüzüne bakıyordu. Steve kadına göz devirerek "Bunu konuşacak vaktimiz yok Raven! Hemen seni ve Bucky'i buradan uzaklaştırmamız lazım." diye bağırınca Raven, Bucky'e doğru döndü.

Adama baktığında yüzünden korktuğu anlaşılabiliyordu. Tekrar Hydra'ya dönüp masum insan öldürmek zorunda kalmak ve ya kendi benliğini unutmak istemiyordu. Hayatı tam yoluna girmişken iken anılarını kaybetmeyi göze alamazdı.

Bucky derin nefes alarak "Raven, Steve'i dinlemek zorundayız, eski halime geri dönmek istemiyorum..." diye mırıldanınca Raven beline doğru uzanan metal eli sımsıkı tutarak adama gülümsedi. "Pekala, o zaman hadi gidelim."

Evin koridorlarında nefesleri kalana kadar koşturmaya başlamışlardı. Her iki dakikada bir kulağındaki telsizle konuşan Steve önden ilerken birbirlerine bağlı olan ellerini bırakmadan koşan Raven ve Bucky adamı takip ediyorlardı.

Uzun koridorun sonuna geldiklerinde evin arka bahçesine bakan açık bir pencere vardı. Steve onlara pencerenin aşağısını göstererek "Buradan atlamanız gerek, aşağıda sizi bekleyen bir hava yastığı ve bir araç var. Aracın içindeki telsizle bizimle iletişime geçebilirsiniz. Talimat gelince arabaya binin ve arabanın navigasyonuna kurulan konuma gidin. Arkanıza bile bakmayın, kimseyle konuşmayın. Nick'ten gelecek talimatlara kadar orada kalın." diye emir verince Raven gözlerini kocaman açarak Steve'e baktı. "Ne demek gidin? Steve kafayı mı yedin? Sizi burada bırakıp kaçamayız!"

Bucky de kafa sallayarak kadını onayladı. "Raven haklı, sizi bırakıp hiçbir yere gidemeyiz. Onlarla çarpışacaksak hep beraber yapmalıyız." diye savunduğunda Steve ikisine de göz devirerek ofladı. "Bir kere bencil olsanız işimiz daha da kolaylaşacak." 

"Tamam o zaman." dedi Bucky, ikna olmuş bir ses tonuyla. "Sam, Raven ile beraber gitmeleri gereken yerlere gitsin. Diğer üçümüz kalalım." 

Raven adamın ağzından çıkan cümleleri duyduğunda inanamayan gözlerle ona baktı. "Seni bırakacağımı mı düşündün? Tanrım! Senin korunman gerek, benim değil!" diye bağırdığında, sesi titriyordu. "Birkaç Rusça sözden tetiklenen sensin, kafasını bir makineye sıkıştırılıp hafızalarını unutacak olan sensin, yakalanırsan silah gibi kullanılacak olan ve masum insanları öldürecek olan sensin Bucky; ben değil. Korunması gereken sensin!"

Bucky bakışlarını kadından kaçırarak başını bir sağa bir sola hayır anlamında salladı. "Baştan beri plan buydu; Sam ve sen kaçma planını gerçekleştirecek, Steve ve Natasha beni koruyacaktı." dedi planı hatırlatarak. "Vaktimiz kalmadı Raven, lütfen dediğimi yap-"

Bucky ve Raven aralarında tartışırken Steve kulağına gelen sesle irkildi. Hemen işaret parmağını kulağındaki minik telsize bastırarak konuşmaya başladı. "Evet Natasha?"

Steve'in konuşmasıyla Raven ve Bucky susmuşlardı. Steve telsizi dinlerken çenesi kasılmıştı, stresli duruyordu. "Pekala Natasha hemen geliyoruz." dedikten sonra Bucky ve Raven'a dönerek "Aramızda sadece altı kilometre kalmış, hemen dediklerimi yapmak zorundasınız yoksa sizi camdan aşağı atarım!" diyerek onları azarladı. "Raven, Tanrı aşkına aşağı atla ve arabada Sam'in gelmesini bekle. Bucky sen de benimle gel, silah vermemiz gerek sana." 

stranger | bucky barnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin