Jungkook, onu kucaklayan adam ayağa kalkıp olabildiğince nazikçe sallarken ağlamaya devam etti. "Sen uslusun bebeğim, sen uslusun."
"Ben-değilim!" Ağlamaya devam etti.
O zaman Seokjin, mutfaktan çıktı, elinde bir biberonla. Jungkook adamın planının ne olduğu konusunda oldukça iyi bir fikre sahip olsa da yüksek sesli itirazları dışında bir şey söyleyememişti.
"Onu bana ver, Joon." dedi. Mağazaya gitmekle alakalı birşeyler söyledi ama Jungkook sadece ağlamakla meşgul olduğu için zar zor duymuştu.
Seokjin, oturma odasının köşesinde, kitaplığın yanındaki rahat gözüken sandalyeye doğru yürüdü. Oturdu ve çocuğu kucağına yerleştirdi. "Bunun korkutucu olduğunu biliyorum, sevgilim ama sadece seni mutlu etmek istiyoruz. Burda çok iyi bir hayat yaşayabilirsin. Sana istediğin herşeyi verebiliriz."
Adamın sözleri Jungkook'u rahatlatmadı. "Eve gitmek istiyorum, lütfen!"
Seokjin onu nazikçe susturdu. "Bir evin yoktu kıymetlim. Çöpün arkası bir ev değildi ve senin gibi bir bebek bunu hak etmiyordu."
"B-bunu neden bana yapıyorsun?" Jungkook fısıldadı. Gözyaşları yavaşlamıştı çünkü hıçkırmaya yetecek gücü kalmamıştı.
"Bunu senin için yapıyoruz, değerli oğlum. Sana çokça sevgi ve eğlenceli anılar vereceğiz. Bizimle eksiksiz ve mutlu bir hayat yaşayacaksın. Oynamak için arkadaşların olacak, oynayabileceğin oyuncakların, her gece uyumak için sıcak bir yatak istemez misin? Kulağa hoş gelmiyor mu bebeğim?" Jungkook itiraf etmek zorunda kaldı, kulağa inanılmaz geldi. Adamın demediği gibi yaşayacaksa ölürdü. Ama ne olursa olsun, adamın doğru söylediğini nerden bilebilirdi?
"Başka seçeneğim yok, değil mi?" Jungkook sordu.
Seokjin ona gülümsedi ama cevap vermedi, "Hadi şu küçük karnını doyuralım bebeğim."
Adam biberonun emziğini Jungkook'un ağzına verdi ve Jungkook'un reddetmesiyle kaşlarını çattı. "Baba bunun karnını doyuracağına ve tadının çok güzel olacağına söz veriyor."
Jungkook seçenekleri düşündü. Açıkçası bu adamlar ona bebek gibi davranmaktan vazgeçmeyecekti. Adamların şimdi sunduklarını almazsa, kendine yiyecek vermelerinde ne kadar ısrar edebilirlerdi ki?
Bunu istemiyordu, ama başka ne seçeneği vardı ki? Ağzını tereddütle açtı ve adamın şişenin meme ucunu ağzına vermesine izin verdi. Durum aşağılayıcıydı, ona bakan adam ise gülümsüyordu, şişeyi kabul etmesinden memnun.
Seokjin küçüğün yanaklarında belirgin bir kızarıklık ve daha emmeye başlamadığını gördüğünde küçüğün yanağını okşadı ve bebeğinin yemeye başlaması için şişeyi sıktı. "Utanmana gerek yok bebeğim. Baba oğlunu beslemeyi seviyor."
Jungkook başka bir yere baktı, şu an için gururunu kıran adamla konuşma cesaretini bulamadı kendinde. İçtiği şeyin lezzeti ona süpriz yapmıştı. Boğazından akan şeyin lezzeti hoştu ve büyük bir hevesle onu ağzına çekiyordu.
Seokjin Jungkook'a, "Yavaş ol bebeğim, hiçbir yere gitmiyor."
Jungkook adamı dinledi. İçme hızını yavaşlattı. Sıcak sıvı nazik yudumlarla boğazından aşağı kayarken gözlerinin kapandığını fark etti.
"Hayır, hayır bebeğim. Biraz daha uyanık kalmamız lazım." Seokjin onu uyandırmak için parmaklarını çocuğun yüzünde gezdirirken çocuğa baktı.
Jungkook sızlandı, uyumak istedi. Gizlice uykuya daldığında, bu korkunç rüyanın bitmesini umuyordu. Bunların ne kadar iyi hissettirdiğini itiraf etmek istemedi, korktu.
Bundan zevk almaması gerektiğini biliyordu, bir çift tarafından kaçırılmıştı ve bir bebek olmaya zorlanıyordu.
Ama onunla ilgileniliyordu, seviliyordu. Bunlar çok uzun zamandır deneyimleyemediği şeylerdi.
Şişenin ağzını terk ettiğini hissettiğinde neredeyse tekrardan ağlamaya başlayacaktı. Seokjin onu nazikçe susturdu. "Üzgünüm bebeğim, ama hepsi bitti."
Çocuğun pozisyonunu değiştirdi. Böylece vücudu Jin'in göğsüne, başı omzuna yatakacak şekilde yerleştirilmişti. Jungkook, Seokjin sırtını sabit bir şekilde okşamaya başlayınca kaşlarını çattı.
Sırtındaki pat-patların gücü, beline ve alt kısmına kalın bir sargı hissettiriyordu. Şimdiye kadar olan şeyleri göz önüne aldığına göre şaşırmazdı ama çocuk bezi giydiği için, hiç mutlu değildi.
Aniden, küçükte olsa bir geğirti boğazından kaçtığında düşünceleri kesildi. Aniden yaptığı şeyle zıpladı ve inledi.
Onu tutan adam kıkırdadı. "Tatlı bebeğim."
Jungkook'un gözleri tekrardan kapanıyordu. "B-bebek değilim..."
Seokjin sevgiyle gülümsedi, çocuğu daha da yatıştırmak için ileri geri sallanmaya başladı. Seokjin ön kapıyı duydu ve Namjoon odaya girdiğini fark etti. Seokjin'in işaret parmağını çocuğun dudaklarına bastırmasıyla anlayışla kafasını sallamıştı gamzeli adam.
Namjoon, Jungkook'un odasına, daha sonra da market torbalarını koyduktan sonra olabildiğince sessiz yürüdü.
Jungkook'un odasına girip aldığı tüm kıyafetleri koydu. Jungkook beklediğinden küçüktü. Bu yüzden aldığı kıyafetlerin hiçbiri tam olarak Jungkook'a uymuyor gibiydi. Namjoon, çocuğa aldığı birkaç oyuncağı da yerleştirdi, bir gün Jungkook'un oyuncaklarını seveceğinden çok emindi.
Namjoon merdivenlerden aşağı inerken, mükemmel bebeklerine sevgiyle gülümseyen yakışıklı kocasına baktı. Onlara doğru yürüdü ve her ikisininde alnına hafif bir öpücük kondurdu.
Kendi kendine gülümsedi. Bu beklediğinden daha iyi gidiyordu.
******
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babyboy ఌ Namjinkook✔️
FanfictionNamjoon ve Seokjin Jungkook adında mükemmel bir küçük bulurlar. Ukejungkook # 1 20210620 Babyboy#1 20216.. Bottomjumgkook#4 202106.. This books belong to @rocketjoon. I just translate.