9🍼

4.5K 235 30
                                    

Keyifli okumalar 🌺

_____

Jungkook bir kez daha yüksek sandalyesinde, gözleriyse önündeki küçük bir kase içinde olan portakallarlaydı. Masanın karşısında, diğer küçükler kendi yemeklerini yiyorlardı.

Adının Jimin olduğunu öğrendiği kişinin yumuşak olarak gözüken kabarık siyah saçları vardı. Mavi tulum giymiş ve ilk gösterimde Jungkook'u korkutmuştu. Diğer çocuktan daha yüksek sesi vardı.

Adını öğrendiği diğer çocukta Taehyung'du. Taehyung'un da saçı siyahtı ve gözlerinin içine giriyorlardı, bu yüzden adının Yoongi olduğunu öğrendiği adam ona üstten sevimli bir palmiye yapmıştı. Taehyung yeşil bir tulum giymişti ve yemek saatine kadar ağzından çıkarmadığı bir emziği vardı.

"Her ikisi de sürece alıştı mı?" Seokjin daha küçük olana, Yoongi'ye sordu.

"Evet ikisi de alıştı gibi. Jimin genellikle 1 veya 2 yaşında, Taehyung da 1 yaşında ya da daha küçük oluyor." Yoongi açıkladı.

Kalp şeklinde bir gülümsemeye sahip olan Hoseok, Jimin'in saçlarını karıştırdı. "Ama Jimin iyi bir hyung, değil mi?"

Jimin ağzına bir kaşık daha pirinç koyarken hevesle başını salladı ve gülümsedi. Yoongi onu beslemeye çalışırken Taehyung fazlasıyla gevezelik ederek yemeğiyle oynuyordu.

Jungkook böyle mi gözüküyordu? Bu adamlar Jungkook'un böyle gözükmesini mi istiyordu?

"Peki ya Jungkook, alıştı mı?" Hoseok'un sorusunu duydu.

Kaşlarını çattı. O alışmamıştı, o bebek değildi! O iki çocuk gibi olamazdı, asla!

"Birkaç dakika için alışmış gibi bir şeydi. Gerçekten küçük gözüküyordu, sanırım 6 ay ya da 1 yaş arası bir yerdeydi." Namjoon açıkladı.

"Ooh, o zaman Taetae ile oyun oynayabilirler!"

Taehyung 'oyun' kelimesini duyunca heyecanlandı. Yetişkinlerin hepsi ona övgüler ve sarılmalar verdi.

Jungkook'un yüzü, Seokjin ve Namjoon'un küçük çocuğa sevgiyle bakan ifadelerini görünce düştü. Oturduklarından beri adamlar Jungkook'a hiç dikkat etmemişlerdi. Bir bakış bile yoktu!

Yüksek bir sızlanmayı istemsizce dudakları arasından kaçırdı ve tüm büyüklerin ona bakmasını sağladı. "Sorun ne tatlım?" diye yöneltti sorusunu, Namjoon.

Yoongi'nin yüzündeki gülümseme git gide büyüyordu. "Sanırım elinizde kıskanç bir bebek var."

Seokjin ona eğildi ve parmaklarını Jungkook'un saçları arasından geçirdi.

Jungkook mırıldandı, "Kıskanç değilim."

"Her ne dersen küçüğüm." Namjoon gülerek küçüğün yanağına bir öpücük verdi ve küçüğün hem kanmasına hem de uzlaşmasına sebep oldu.

Büyükler biraz daha sohbet ederek küçüklerin yemeklerini bitirmelerine izin verdiler. Daha sonra hepsini yüksek mama sandalyelerinden çıkardılar.

Seokjin ve Yoongi, küçük çocukları oturma odasına götürme işini üstlendiler. Yoongi içeri dönmeden önce Taehyung'un yanına bir çanta koydu.

Taehyung çantanın içindekileri biliyor olmalıydı ki, heyecanla çantanın fermuarını açtı. Çantayı ters çevirdi, tüm oyuncaklar iki küçüğün arasına döktü.

Her çeşit oyuncak vardı. Büyük legolar, hayvan heykelcikleri, hatta renkli strafor harfler bile vardı. Jungkook ne yapacağını bilmeden tüm oyuncaklara baktı. Mutfağı toplayan yetişkinler koltuklara yerleşirken Jimin kendi karnının üstüne yatarak bir resmi renklendirmeye başlamıştı.

Bakıcılarına baktı ve onlardan cesaret verici bir gülümseme aldı. Karşısındaki çocuğa döndü. Çocuğun gerçekten nasıl eğlendiğini anlamaya çalışırken bir süre oynamasını izledi.

Taehyung sonunda Jungkook'u kendisiyle oynamaya ikna etmişti. Jungkook, Taehyung'la gerçekten iyi anlaştığını ve diğer çocukla da kardeşçe bir şey hissettiğinde kendisi biraz şaşırmıştı. Farklı oyuncaklarla oynarken, bakıcılarının onları izlemekten hoşlandıkları için kıkırdadıklarını görmedi.

Oynadıkları sürece her şey iyiydi, ama sonlara doğru ikisi de yorulmaya başlamıştı. Jungkook garip bir şekilde son legoyu koyamadan gözlerini ovuşturdu. Legoyu yerleştirme girişimi başarısız oldu ve kulenin bitmesine üç lego kaldığında kule düştü. Her iki çocukta uykuyla kıkırdadı.

"Tamam her ikisinin de ne kadar uykulu olduğunu gördük, muhtemelen gitmeliyiz." diye açıkladı Hoseok, Taehyung'un oyuncaklarını çantaya koymaya başlarken.

Yoongi, ellerini Taehyung'un kalçasından geçirerek kucağına aldı, Namjoon da Jungkook'u almıştı.

Jungkook yorgun ve kafasının karıştığını hissetti, bu yüzden başını yaşlı adamın omzuna koyma dürtüsüne direnemedi. Bir kez daha gözlerini ovuşturdu. Ancak o zaman da Jimin'in boyama kitabının başında uyuyakaldığını fark etti.

Hoseok, oyuncak çantasını omzuna yerleştirdi ve Jimin'i kaldırıp küçük ellerini kendi vücuduna sardı. Jimin de uykusunda başını boynuna gömdü ve Hoseok, Jimin'in başına bir öpücük kondurmadan önce gülümsedi.

Çift bebekleriyle beraber ön kapıya doğru yürüdü, onları Namjoon, Seokjin ve Jungkook izliyordu. "Geldiğiniz için teşekkür ederim. Sizi görmek harikaydı ve Jungkook oldukça eğlenmiş gözüküyor."

"Sanırım yakında bir kez daha buluşmak zorundayız, çocuklar harika anlaştılar. Hoşçakal diyebilir misin, bebeğim?" Yoongi kucağındaki çocuktan istedi.

Taehyung esnedi, uykuya düşmeden önce gülümsedi ve mırıldandı. "Güle güle amcalay, güle güle, Ggukkie."

"Güle güle tatlım," diye fısıldadı Namjoon ona.

Jungkook yorgunca elini salladı. "Hoşçakalın."

Ardından büyükler birkaç kelime daha fısıldaştılar ve Namjoon Jungkook'u üst kata çıkardı. Yeni pijamasını giydirdi ve beşiğine koymadan önce Seokjin tarafından getirilen sütü içirdi.

Başı bulanıktı ve bakıcılarının alnına bir öpücük bastıklarını hissettiğinde yorgunca gülümsedi.

Bugün iyi bir gündü, diye düşündü.

***

birazcık yorum?👉👈

yorum geldiği için erken geldi💖

Babyboy ఌ Namjinkook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin