3."Dudak yarası"

165 9 2
                                    

Garsonun kolumdaki eline şok içerisinde baktım ve kolumu çekiştirerek elinden kurtardım. Aramızdaki üç beş adımlık mesafeye baktım ve sonra garsona döndüm.

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz ?" Dedim her halinden sinirli olduğumun anlaşıldığı sesimle. Bu da neyin nesiydi. Çok sinirlenmiştim ne hakla bana böyle davranabilirdiki.

"Hey sakin ol . Sadece konuşmak istiyorum." Dedi gayet yılışık bir şekilde.

"Sizi tanımıyorum. Sizinle konuşacak bir konumuzun olduğunda zannetmiyorum." Gittikçe daha çok sinirleniyordum. Sinirden boynumun yandığını hissediyordum. Bu ne terbiyeszilikti böyle.

"Evet tanışmıyoruz ve bende sizinle tanışmak istiyorum zaten."dedi ve bir kaç adım daha yaklaştı aramızda iki adımlık mesafe kalmıştı geri gitmek istiyordum ama sırtım zaten duvara yaslı olduğu için geri gidemiyordum. Olduğum yerde rahatsızca kıpırdandım ve giderek sinirlendiğimi belli etmek amacıyla sesimi biraz daha yükselterek konuştum.

"Bakın sizi tanımıyorum ve sizinle tanışmak felanda istemiyorum. Lütfen benden uzak durun. " Dedim ve garsonun yüzüne sinirli bir şekilde baktım. Bayadır burdaydım ve masadakiler endişelenecekti birileri bana bakmaya gelmeden benim gitmem gerekiyordu. Bu gece bizim için önemliydi sorun çıksın istemiyordum. Koridorun sonunda birkaç adım sesi işittim ama önümde garson olduğu için kim olduğuna bakamıyordum. Adım seslerini ve benim cümlelerini hiçbir şekilde takmayan garson aramızda bir adımlık mesafe bırakacak kadar bana yaklaştı ve tekrar konuştu.

"Sadece konuşuyoruz bu kadar sinirlenmeye gerek yok... Ya da düşündümde sinirlenince daha seksi oluyorsun sinirlebilirsin." Dedi sırıtarak ve hiç utanmdan. Şok olmuş bir şekilde garsona bakakaldım. Hayatım boyunca İlk defa böyle şeyler duyuyordum ve bu çok... Çok mide bulandırıcıydı. Nasıl utanmadan sıkılmadan bana böyle şeyler söyleyebiliyordu? Anın etkisiyle donup kalmıştım. Ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. Bunu fırsat bilen garson konuşmaya devam etti.

"Ve... Kokun çok güzel. Aynı şekilde dudaklarında kokun kadar güzel ve dikkat çekiciler." Dedi büyülenmiş gibi yüzüme bakarken. Bedenim kaskatı kesilmişti kıpırdayamıyordum. Ne yapacaktım? Bağırabilirdim ama bu gün sorun çıksın istemiyordum. Çünkü bugün ki yemek gerçekten çok önemliydi ve yaklaşık 2 aydır bu yemeğe hazırlanıyorduk. Belki de normal konuşarak onu kendimden uzaklaştırabilirdim.

"Saçmalıyorsunuz. Lütfen benden uzaklaşın yoksa bağırmak zorunda kalacağım." Dedim onu açık bir şekilde tehdit ederek, bir ümit belki benden uzaklaşır diye. Çaressizdim hem sorun çıkmasın istiyordum hemde bu iğrenç durumdan kurtulmak istiyordum. Gözlerim gittikçe daha fazla yanıyor ve göz yaşlarıyla dolmaya başlıyordu. Ağlamamak için gözlerimi sık sık kırpıştırıyor ve göz yaşlarımı geri gönderiyordum.

"Senden uzaklaşabileceğimi hiç sanmı-" garson cümlesini bitirmeden üzerimden çekilip yere fırlatılması bir oldu. Garsonu yere kim attı diye başımı çevirmiştimki Mirza Bey i görmemle şok oldum. Yüzü sinirden kızarmış anlındaki ve sol şakağında yeşil damarlar gözle görülür bir şekilde belirginleşmış patlamaya hazır bir bomba gibi yerdeki garsona bakıyordu. Garson ne olduğunu anlamış olacak ki düştüğü yerden kalkmaya çalışıyordu fakat ben daha ne olduğunu anlayamadan Mirza Bey garsonun yerden kalkmasına izin vermeden üstüne atladı ve onu yakasından tutup yumruk atmaya başladı. Bu ani hareketiyle boğazımdan çıkan küçük çığlık bir olmuştu. Ne yapacağımı bbilemiyor öylece onları izliyordum. Garson patronumun altında halsiz bir şekilde kalmış öylece hala devam eden yumrukların son bulmasını bekliyordu. Ben ise akmaması için zorla tuttuğum göz yaşlarımı akıtıyor öylece olduğum yerden onları izliyordum. Garson o kadar kötü olmuştu ki yüzü kanlar içinde kalmıştı.
Mirza Bey in durmayacağını anladığımda,
"Mirza Bey!" Diye bir kaç kere seslendim fakat hiç bir şekilde beni duymuyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ROZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin