Dün ki bölümü atlamayınn. ♡
~
Islak ve bembeyaz olan tenini, ateş saçan ve koyulaşan gözlerimle incelemeye dalmışken, gözlerinin gölgesinin üzerime düştüğünü biliyordum.
Aynı ortamdaysak, ne olursa, kim olursa olsun her daim bakışlarımız yalnızca birbirimizin üzerinde olurdu. Şaşmazdı.
"Biri şu çocuğa okulun ortasına soyunmaması gerektiğini söylemeli."
Hande'nin alaylı sesi kulaklarıma dolduğunda kıkırdadım ve kafamı olumlu anlamda sallayarak ona yandan bir bakış attım. "Şov yapıyor." Burun kıvırarak konuştuğumda tek kaşını kaldırmıştı.
"İnkar etme, böyle bir vücudun olsa senin okul da gömlek giyeceğini bile zannetmiyorum." Son söylediği şeye yüksek sesli bir kahkaha atarak mavilerimi tekrardan Asil'e çevirmiştim.
Okulun ortasında hiç kimseyi umursamadan grubuyla birlikte güya su savaşı bahanesiyle birbirlerini ıslatmışlardı. Gömleğinin en alttan son iki düğmesinide açarak tamamen üzerinden çıkarttığında tek kaşım usulca havalandı.
Sikeyim ki teni insanın başını döndürecek kadar beyaz ve tapılasıydı. O minik göğüs uçlarını ağzımın içinde hayal ettiğimde kaşlarımı çatarak kafamı iki yana olumsuz anlamda salladım.
Öpüştüğümüz günden beri sürekli bu tür şeyleri hayal ediyordum ve bu canımı sıkmaya başlamıştı.
"Sinirli gibi duruyor, bugün ona bulaşma." Hande omzuma dokunarak konuştuğunda Asil'in gözleri tamamen gözlerime kenetlenmişti. Şekilli kaşları çatılmış, grileri keskin bir şekilde bakıyordu. Sinirli olduğunu beyaz gerdanında atan damarlardan anlayabiliyordum.
Yavşak bir şekilde sırıtarak elimi kaldırıp orta parmağımı gösterdiğimde gözleri biraz daha kısılmıştı. Onu deli etmeye bayılıyordum. Keskin çene hattı kasılıp, dili alt dudağının içinde gezinince, o görüntüyü tekrar tekrar görebilmek için her defasında onu biraz daha sinir ediyordum.
"Ben hiç bir zaman ona bulaşmam, o bana gelip sataşır ben de ağzının payını veririm." Güneşten dolayı tek gözümü kapatıp bankta Hande'ye doğru döndüğümde omuz silkerek telefonuyla uğraşmaya devam etti. "Ona ağzının payını yatakta da verebilirsin."
Kaşlarımı çatıp dizine vurduğumda bana ters ters bakışlar attı ve ayaklandı. Saçlarını geriye doğru atıp okul eteğini biraz aşağıya çekiştirdiğinde işaret parmağı ile okul binasını göstermişti. "Gidiyorum, sınıfta görüşürüz." Kafamı salladım ve çenemin ucuyla onayı verdim.
Hande görüş açımdan çıktığında gözlerimi tekrar Asil ve it sürüsünün oturduğu çardağa çevirdim. Gömleği tek omzuna asmış, dudaklarını dişleyerek bana bakıyordu. Siyah saçlarının bir kaç tutamı alnına yapışırken, zincir kolyesinden damlayan sular kasıklarına kadar ulaşıyordu.
Bakışlarımı kaçırıp telefonumu elime aldığımda, bir kaç saniye sonra ondan mesaj geldiğini gördüm. Şaşırmamıştım.
Okulun arkasına çağırıyordu. Muhtemelen sinirini ağzımı burnumu kırarak atacaktı. Omuz silkip onayladım. Ondan kaçacak değildim.
Gömleğimin üstten ilk üç düğmesini açtım ve kollarımı katladım. Yakalarımı iki yana ayırarak boynumu ve geniş gövdemi gözler önüne sermiştim. Saçlarımı geriye doğru tarayıp banktan ayaklandığımda, o çoktan gözden kaybolmuştu.
Yüzümü ifadesizleştirip okulun arkasına gittiğimde, çıplak sırtını duvara yaslamış ve gözlerini kapamış olduğunu gördüm.
"Kuçu kuçu, ıslandın mı sen?" Alaylı bir şekilde konuştuğumda gözleri kapalı bir şekilde sırıttı. Dudaklarını yalayarak kirpiklerini kırpıştırdığında suratımda ki gülümsemeyi sildim.
İyice sinirleniyordu, başlıyorduk.
"Senin o çenenin bağını sikerim ama ben." Dişlerinin arasından konuştuğunda bir kaç adım atarak burnunun ucuna kadar girdim. "Senden korkan senin gibi olsun." bir şey demesine izin vermeden yumruk yaptığım elimi kaldırıp elmacık kemiğine geçirmiştim.
Kafası nemli betona çarpıp dudaklarından acı dolu bir inleme döküldüğünde sırıttım ancak bu mutluluğum kısa sürdü. Kendisini toparlayıp yakalarımı sıkıca kavradı ve burnuma kafasını gömdü.
O kadar şiddetli vurmuştu ki dengemi sağlayamayıp inleyerek yere düştüm. Üzerime çıkıp karnımın üzerine tüm ağırlığını vererek oturdu ve dişlerini sıkarak yüzüme kapattığım ellerimi tuttu. Tek eliyle bileklerimi tutarken, diğer eliyle de çeneme yumruğunu geçirmişti.
"Yanlış pozisyon." Nefes nefese bir şekilde sırıtarak konuştuğumda bir süre öylece kalakaldı. Ardından aynı şekilde sırıtarak seri bir şekilde kendini üzerimden yan tarafa attı ve belimden sıkıca kavrayarak kasıklarına oturttu beni. Kirpiklerimi kırpıştırıp saf saf yüzüne bakıyordum şimdi. "Oldu mu şimdi?"
Küçük bir kahkaha atarak başımla onayladım ve dudaklarımı ıslatarak iyice yerime yerleştim. Dizlerimle belinin iki yanına baskı uygulayıp, tek elimi boğazına sararak hareketlerini kısıtladım.
"Ben sana o iğrenç dudaklarınla bir daha bana bakarak gülme demedim mi?" Kaşlarını çatıp tek elini boğazını sıkan elimin bileğine sardığında kaşlarımı alayla kaldırdım. "Neden öyle diyorsun şimdi? Sen severdin benim dudaklarımı." Gıcık bir şekilde sinir etmek için konuşmuştum.
Çenesi kasıldığında dişlerini sıktığını anladım. Hızlı bir şekilde tekrar yerlerimizi değiştirdi ve uyluklarıma oturarak sıkıca çenemi parmaklarının arasına aldı. Baskı uygulayarak işaret ve orta parmağı arasında kıstırdığında sızlanarak belinden tuttum. Canım yanmıştı.
"Eskileri açarsak, ağlarsın Boran. Beni zorlama." Gözlerimin içine iğreniyormuşcasına baktı ve son kez burnuma sert bir yumruk atarak doğruldu. Elimi sızlayan burnuma atıp dolan gözlerimle ona baktığımda nefes nefese bir şekilde üzerini düzeltiriyordu.
Yüzüme bile bakmadan sarsak adımlarla ilerlediğinde, arkasından sadece dolan gözlerimle bakmıştım.
~
Cringe gelmiş olabilir, üzgünüm...
Bu arada assla soft olmayan bir hikaye yayınladım, ismi Utku. Bakarsanız sevinirim ahdkwndnwf