Geçiş bölümü gibiydi, daha dördüncü bölüm ama olsun ajdkwmdmwmd
Bu arada karakter bulamadım ikisinede... istediğiniz gibi hayal edebilirsiniz.
~
"Neden Leyla'nın telefonuna girmeye çalıştığınızı öğrenebilir miyim acaba?"
Boğuk ve çatallı sesiyle konuşup uykulu gözleriyle ikimize anlamsız bakışlar attığında, nefesimi tutmuştum. İşte şimdi nasıl bir açıklama yapacağımızı kesinlikle bilmiyordum.
Hande ile birbirimize kaçamak bakışlar atıp kaş göz oynatmaya başladığımızda, birden sırtımın yer ile buluşmasıyla afallayarak inlemiştim. Siktir, her tarafım ağrıyordu şimdi.
Asil yerinden zar zor doğrulup derince esnedi ve gözlerini ovalayarak mayışmış bir şekilde etrafa bakmaya başladı. Başının deli gibi ağrıdığına emindim. Bir süre kendine gelmeye çalışıp başına bir kaç kere vurdu ve kirpiklerini kırpıştırarak gözlerini bana çevirdi.
"Üzerimde ne işin olduğunu söylemek ister misin?" Tek kaşını kaldırıp gözlerini kıstığında ona ters bir bakış attım ve ayaklandım. Şimdi yüz yüze gelmiştik. "Bana ahtapot gibi sarılıp kucaklayan sendin. İsteyerek çıkmadım yani."
"Ne saçmalıyorsun lan sen?"
Dişlerini sıkarak üzerime doğru bir adım attığında Hande hızla aramıza girerek olası bir kavgayı engellemişti. İkimizde kaşlarımızı çatmış birbirimize ters bakışlar atarak dişlerimizi sıkıyorduk.
"Bir rahat durun artık! Şu olayı çözelim sonra istediğiniz gibi yersiniz birbirinizi. Tabii, hangi anlamda olduğunu bilemem."
Hande'nin imalı ses tonuyla ben gözlerimi devirirken, Asil'in kaşları biraz daha çatılmıştı. "Ne demek istiyorsun Hande?" Hande sıkıntılı bir nefes aldı ve elimde ki telefonuma doğru uzandı. Hiç itiraz etmeden telefonu ona verdiğimde Asil'in kaşları havalanmıştı.
Çıplak gövdesine kayıp duran bakışlarım beni biraz daha delirtirken dişlerimi sıkarak yere eğildim ve kapşonlumu aldım. Yüzüne bile bakmadan ona uzattığımda, tek kelime etmeden alıp üzerine geçirmişti.
"Silmeden önce Boran'a atmıştım." Hande kısık sesiyle konuşup gözlerini telefonumda gezdirirken, ben kendimi koltuğa atmış ve saate bakmıştım. Henüz daha sabahın yedisiydi. Başımda ki ağrı hâlâ kendini korurken elimi şakaklarıma atarak ovalamaya başladım.
Bir süre sonra Asil de kendisini yanıma bırakmış ve aynı şekilde şakaklarını ovalayarak bacaklarını iki yana açmıştı. Dizlerimiz birbirine sürterken yüzümü buruşturdum ve hemen dizimi çektim.
Video da ki görüntüler gözlerimin önünde bir saniye olsun ayrılmıyordu.
"Siktir, dudaklarım çok acıyor."
Asil'in sızlanışını duyduğumda refleksle dudaklarımı yaladım ve başımı ona çevirdim. Gözleri kapalıydı. Kirpikleri titreşirken dudaklarında ıslak dilini gezdiriyordu. Alt dudağı tamamen soyulmuş, kurumuş kanlar vardı. Üst dudağı ise aşırı derecede şişmiş, kıpkırmızı olmuştu.
"İşte buldum!" Hande ufak bir sevinç çığlığı atıp bana izlettiği videoyu Asil'e izletirken nefesimi tuttum ve yüzünü incelemeye başladım.
Gözleri ve dudakları irice açılmış, şakaklarında ki parmakları hareket etmeyi kesmişti. Üst üste yutkunmaya başlarken bakışlarımı telefonumda ki videoya çevirdim.
İtiraf etmek istemesemde, dudakları dudaklarımın üzerindeykende, dili ağzmının içindeykende fazlasıyla iyi öpüşüyorduk.
İkimizin sık ve kesik inleme sesleri kulaklarımıza dolduğunda Hande bu kadarın yeterli olduğunu düşünmüş olacak ki videoyu kapatmış, Asil'e olanları anlatmaya başlamıştı.
"Dudaklarımı cifleyeceğim." En sonunda yüzünü buruşturup kusma taklidi yaparak konuştuğunda dişlerimi sıktım.
Tam ağzımı açıp o cifi götüne sokması gerektiğini söyleyecektim ki Hande'nin sesiyle susmak zorunda kaldım. "Tek konumuz öpüşmeniz mi gerçekten? İki saattir götünüzü kurtarmak için plan yapıyorum ama siz beni umursamıyorsunuz bile." Gözlerini kısıp ikimizede ürkütücü bakışlar attığında aynı anda yutkunduk.
Kadınlar, bazen oldukça ürkütücü olabiliyorlardı.
"Pekâlâ, çabuk yapalım ne yapacaksak. Daha kusmaya gideceğim." Asil'in alaylı ses tonu kulaklarıma ulaştığında ona yandan yandan ters bakışlar attım.
Beynimde sevişen Asil'ler, şimdi yerini deli gibi inleyerek, çığlık çığlığa sevişen Asil ve Boran'lara bırakmıştı.
"Leyla'nın telefon şifresini biliyor musunuz?" Hande'nın sorusuyla rahatsızca yerimde kıpırdanıp kafamı iki yana olumsuz anlamda salladım.
Asil bana yandan bir bakış atıp gevşekçe sırıttı ve yerinde biraz daha yayılarak iyice temas etmesini sağladı bacaklarımızın. Yutkunarak gözlerimi kaçırdım ve avuç içime tırnaklarımı sapladım.
"Ben biliyorum."
Söylediği şeyle hızla ona dönerken, o bana nispet yaparmış gibi bakıyordu. Bir hışımla yerimden kalktığımda eğlenen yüz ifadesi tuzla buz olmuştu. "Yalan atma, iki yıldır çıkıyoruz daha bana bir kere bile vermedi şifresini." Dişlerimin arasından konuştuğumda gözlerini devirdi.
"Ama bana verdi." Göz kırparak imalı bir şekilde söylediğinde yanaklarımın içinde dilimi gezdirdim ve sakinleşmeye çalıştım. Bu çocuk sabrımı sınıyordu. "Boran sessiz ol." Hande'nin uyarıcı sesiyle dilimi dişledim ve kalktığım yere geri oturdum.
Onunla yatmış mıydı yani?
İçimde ki anlamsız hüzünle gözlerim yanmaya başlarken dişlerimi sıkarak buna engel oldum. Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım.
Ne olursa olsun hâlâ Leyla'ya âşıktım ve onu Asil'e bırakmaya niyetim yokti. İç sesim inat yaptığımı söylüyordu ama onu umursamadım.
Hande, Leyla'nın telefonunu Asil'e uzatmış ve şifresini girmesini bekliyordu. Bende yan taraftan sinirli gözlerle telefonun ekranında hareket eden ince parmaklarını izliyordum.
Aklıma bu parmakların kalça yanaklarımı sıkıca kavrayıp, tenime tırnaklarını batırdığı geldiğince yutkundum.
Asil şifreyi girip telefonu Leyla'ya uzattı ve yerinden ayaklandı. "Başka bir sorun yoksa gidiyorum, yoksa şu piçin ağzını eline vereceğim." Hande'ye yönelik konuşup parmağıyla beni işaret ettiğinde gevşek bir şekilde bacak bacak üstüne atıp burun kıvırdım.
"Bu piç domaltıp siksin seni." Çocukca bir şekilde hırsla konuştuğumda kıkırdadı ve dudaklarını yalayarak bana döndü.
"Dün gece kimin altta olacağı net bir şekilde belliydi, yanılıyor muyum?"
Yüzümde ki hafif sırıtış solarken, o bu halime sessiz bir şekilde kıkırdadı ve kafasını iki yana olumsuz anlamda salladı. Gözlerimin içine grileriyle bir kaç saniye bakıp dudaklarını yaladığında bakışlarımı kaçırdım.
"İşlem tamam, kimse hatırlamaz zaten. Fotoğraf ve videoları her yerden sildim. Artık rahat olabilirsiniz."
Hande rahatlamış bir şekilde konuştuğunda, bakışlarımı arkadaşlarını uyandırmaya çalışan Asil'den çektim ve ona döndüm. "Gidelim mi?" Kafasını olumlu anlamda sallayıp ayaklandığında ben de yerimden kalktım.
"Boran!?" Tam odadan çıkacakken arkamdan gelen sesle omuzlarımı düşürüp arkaya dönmeye çalıştım. Ama sadece çalıştım.
Kalçalarımda hissettiğim kasıklarla donup kalmıştım. Gözlerim irice açılmıştı.
"Bunu unuttun." Hırkamı bana doğru uzatıp hafifçe alt tarafını sürttüğünde dilimi dişleyerek kirpiklerimi kırpıştırdım. Nefesi kulağıma çarpıyordu.
Kıkırdayarak geriye çekildiğinde derin bir nefes aldım ve cevap vermeden hızla kendimi odadan dışarıya attım.
Elimi kalbime attığımda çok fazla hızlı attığını fark ederek bir kaç kere vurdum ve hırkayı hızla yere atıp iğrenircesine baktım. Ona artık ihtiyacım yoktu, çevirip götüne sokabilirdi. Omuz silkerek boş koridorda ilerlemeye devam ettim.
~
Bir daha ki bölümden sonra başlıyoruz...