Medya, Boran. ❤
Bölüm atlamayın ajdkakdkwjf
~
"Orospu çocuğu ne bakıyorsun lan ordan dik dik?!"
Hırslı bir şekilde konuşup dişlerimi gıcırdattığımda karşı sıradan alaylı bir kahkaha sesi yükseldi. "Yamulmuş yüzünü izliyorum, aşırı keyifliyim."
Ona çaktırmadan ağlamaklı bir şekilde sızlanarak dudaklarımı büktüğümde Hande kafama bir tane geçirmişti. "Ben sana yüz kere dedim Boran, Asil'e bulaşma dedim ama dinleyen kim?" Kendi kendine konuşup döve döve yaralarımı temizlemeye devam ederken ben de o zibidiye çaktırmadan burnumu çekmeye çalışıyordum.
"Asil'i sikeyim tamam mı? Yeter artık. Bir daha onunla kavga edersem tüm sülalemi kainat siksin."
Dişlerimin arasından konuşup kaşıma buzu biraz daha sıkı bastırdım. Ne düşündüğünüzü biliyorum ama hayır, yüzümde ve vücudumda bu yaraları açan Asil değildi.
Onun saz arkadaşlarıydı.
Asil ile olan, okulun arkasında ki çok romantik (!) kavgamızdan sonra beni tenha da kıstırıp ağzımı yüzümü bir güzel dağıtmışlardı. Sebebi ise çok saçmaydı.
Benim yüzümden, Asil'in gözlerinin dolu dolu olduğunu ima etmişlerdi.
Sıkıntılı bir nefes alıp dudaklarımı yaladım. Eskileri açmasaydım, belki de gözleri dolu dolu olmazdı. Onun ağlamasından nefret ediyordum. Ondan nefret ettiğim kadar, ağlamasından da nefret ediyordum ve bu canımı çok fazla sıkıyordu.
Neden öyle diyorsun şimdi, sen severdin benim dudaklarımı.
Evet, ona aynen böyle konuşarak ima da bulunmuştum geçmişle ilgili. Söylediklerimde de dibine kadar haklıydım.
Sonuçta önceden, her gece uyuduğumu zannedip dudaklarımdan öperdi...
Aklıma doluşan anılarla hafiften kızarmaya başlayan gözlerimi kırpıştırdım ve kafamı iki yana salladım. Asil de önce ki siktiğim yaşantımda benim için bitmişti.
Artık tek önceliğim Leyla'ydı. Onu seviyordum ve Asil'le birlikte olmaması için elimden gelen her şeyi yapacak, onu kazanacaktım. Geçmişim veya başka bir şey, buna asla engel olamayacaktı.
Sınıfın kapısının ani bir hızla açılmasıyla irkilerek yerimden sıçradığımda, Hande yüksek sesli bir küfür savurmuştu. Yüzümü buruşturup buzu kaşımdan çekerek, sınıfa dalan dağ ayısına baktım.
Asil gözlerini hızla sınıfta gezdirip benim olduğum sırada durduğunda, gözlerimiz kesişti. Hasar kontrolü yapıyormuş gibiydi sanki. Kısaca gözlerini vücudumda ve yüzümde gezdirip bakışlarını benden çekti. Arkadaşlarının yanına ilerliyordu şimdi.
İçimde ki anlamsız sıkıntıyla burnumu çekip kirpiklerimi kırpıştırdım ve alt dudağıma dişlerimi geçirdim. Şuan ufak bir çocuk gibi hissediyordum kendimi. Asil önceden hep benimle ilgilenirdi ama şimdi yanıma bile gelmemişti. Yavaştan huysuzlanmaya başlıyordum.
Arkadaşlarının sırasına gidip beni en çok döven Engin'in yakasını kavradı ve kulağına eğilerek bir şeyler fısıldadı. Pür dikkat onları izlerken, bir yandan da Hande'nin beni döven ellerinden kurtulmaya çalışıyordum.
"Vurmasana kızım, acıyor." Huysuz bir şekilde mırıldanıp burun kıvırdığımda omuz silkti ve elinde ki -ne sürdüğünü asla bilmiyorum- ıslak bezi yaralarıma bastırmaya devam etti. Burnuma dolan iğrenç kokuyla yüzümü buruşturdum.
Asil geriye çekildiğinde gözlerim Engin'in yüzüne kaymıştı. Suratı kireç gibi bembeyaz olmuş, bedeni zangır zangır titriyordu. Kaşlarım havalanırken buzu diğer elime alarak bana yaklaşmaya başlayan Asil'den gözlerimi kaçırdım. Çocuğa ne demiş olabilirdi ki böylesine korkmuş görünüyordu?
Hande kafama bir kere daha vurup söylenmeye devam ettiğinde ona ters ters baktım. Asil'in bedeni görüş açıma girdiğinde burun kıvırmıştım. Ona trip atıyor gibi duruyordum. Derin bir nefes aldı ve Hande'nin kolundan nazikçe tutarak geriye çekti.
"Vura vura iyice mal ettin şunu, ben hallederim bırak." Dişlerinin arasından konuştuğunda istemsizce gülümsemiştim. Biraz mazoşistçe gelebilirdi ama ondan başka birinin bana vurmasına her zaman deli olurdu.
Hande bıyık altından sırıtarak elindeki malzemeleri Asil'e devrettiğinde gözlerimi kaçırarak bakışlarımı yere diktim. Asil burnundan soluyarak bacaklarımı sırada iyice iki yana ayırdı ve tam ortasına oturdu.
"Ağzını yüzünü sikmişler orospu çocukları." Kaşlarını çatıp dişlerini sıkarak konuştuğunda huysuzca omuz silkerek geriye çekildim. "Senin yüzünden oldu hep, git." Yüzüne bakmayarak konuştuğumda sıkıntılı bir nefes verdi.
"Tamam yaralarını temizleyim gideceğim." İkna etmek istercesine oldukça sakin bir şekilde konuştuğunda bakışlarımı yüzüne çevirdim ve omuzlarımı düşürdüm. Uslu uslu başımı salladığımda yamuk bir şekilde sırıttı ve yaralarımla ilgilenmeye başladı.
Yüzü bana yakınlaşmıştı şimdi. Nefesleri çeneme çarparken o ciddiyetle kaşımı ve ağzımın kenarını temizliyordu. İstemsiz bir ihtiyaçla öne atılıp gözlerimi kapattım ve kokusunu içime çektim. Bedeni kaskatı kesilirken, bir kaç saniye çenesine dudaklarımı sürtüp hızla geriye ittim bedenimi.
Utançtan yanaklarım kızarmaya başlarken, Asil boğazını temizleyerek işine devam etti ama araya mesafe koymuştu. "İdare et şimdilik, Seval teyze ev de halleder." Soğuk bir şekilde konuşup geriye çekildiğinde iç çektim.
"Sırf benim yüzümden bu haldesin diye yardım ettim, başka bir şey düşünme." İğrenircesine konuştuğunda gözlerimi devirip kafamı salladım.
Sıradan çıkıp arkadaşlarının yanına gitti ve duvar kenarının en arka sırasına kuruldu. Dediğim gibi tam bir serseriydi. Dersleri asla umursamıyordu ama garip bir şekilde okuluda aksatmamaya özen gösteriyordu.
Zilin çalmasından bir kaç saniye sonra sınıfa Leyla girdi ve direk Asil'in yanına ilerledi. Bana nispet yapmak ister gibi yandan yandan bakıyordu sanki. Ona gözlerimi kısarak bakmaya devam ettiğimde elini Asil'in koluna koymuştu.
Gözlerimden çıkan ateş, an ve an vücuduma hızla yayılırken sakin durmaya özen göstererek avuç içime tırnaklarımı geçirdim. Onları yakın görmeye dayanamıyordum ama siktiğimin içimden bir ses konunun Leyla ile alakası olmadığını söylüyordu.
Her zaman ki gibi o sesi umursamadım ve aklımda Asil'in bedenini yüz parçaya bölmeye devam ettim. Beni benden alıp düşünme yetimi yitirmemi sağlayan gözlerine ise, dokunmamıştım.
~
Asil mi?
Yoksaa
Boran mı?
Yapmasam olmazdı...