-7- SİGARA VE KÜL

3K 334 128
                                    

Dudaklarımın arasına koyduğum tek dal sigara ile boş, karanlık ara sokakta sallana sallana yürüyordum. Ellerimi ceplerime atarak ateşi aradım ancak bulamamıştım.

Kaşlarımı çatarak üzerime giymiş olduğum siyah kapşonlunun ceplerinede baktım ama yoktu. Ağzımın içinde homurdanmaya devam ederken burnumdan bir nefes vererek gelmiş olduğum çocuk parkının, en tenha köşesinde ki bankına kuruldum.

Burası bizim özel yerimizdi.

Kaşlarım hâlâ çatılı vaziyetteyken burnumun ucunda yanan ateş ile afallamıştım. Beyaz, kemikli el görüş açıma girdiğinde tek kaşımı kaldırarak gözlerimi yanımda dikilen kişiye doğru çevirdim.

Tek eli siyah, dar pantolonunun ceplerindeyken, diğer eliyle de bana ateşi uzatıyordu. Üzerine beyaz sade bir tişört giymiş ve benimkinin aynısı olan kapşonlusunu geçirmişti. Gri gözleri ifadesiz bir şekilde yaralar dolu olan yüzümü izliyordu. Saçları dağınık, duruşu dikti. Yutkunarak sigaramın ucunu yakmasına izin verdim.

"İlk defa, geç geldin."

Kaşlarını çatıp yanıma rahat bir tavırla kuruldu ve ağzının içinde mırıldandı. Ona yandan bir bakış atarak sigaramdan derin bir nefes çektim içime.

Her kavgadan sonra, mutlaka aynı gece bu parkta buluşurduk.

Dumandan dolayı tek gözüm çok hafif kısıldığında dudaklarımı araladım. "Bu sefer fazla acıdı canım, zoruma gitti buraya gelmek." Omuz silkerek huysuzca konuştuğumda alt dudağını dişleyerek gülmesini bastırmıştı. Dizini ısınmak ister gibi dizime sürtüyordu. Ses etmedim.

Çaktığı ufak kıvılcımla birazdan buralar yangın yeri olacaktı, haberi yoktu.

"Ne olursa olsun eskiyi açmayacağız diye söz vermiştik, Boran. O sözü bozdun." Soğuk bir şekilde konuştuğunda histerik bir kahkaha attım ve sigaramı hızlı hızlı içmeye devam ettim. "Siktiğimin sözlerine bu kadar önem veriyorsan, çevremdeki insanlara da yaklaşmayacaktın."

Alev alev yanan grilerini hırslı ve seri bir şekilde bana çevirerek elimde ki sigarayı aldı. Dudaklarına dayayıp içine bir duman çektiğinde kaşlarım çatılmıştı. Sigara içmesinden asla ama asla hoşlanmıyordum. Hem kokusu üzerinden gidiyordu, hem de kıyamadığım canına zarar veriyordu.

"İçme şunu." Eline uzanmaya çalışmıştım ama göğsümden hafifçe ittirerek buna engel olmuştu. Biraz daha diretmeye devam ederse o sigarayı söndürmeden bir taraflarına sokabilirdim.

Zaaflarımı aleyhime kullanıyordu ve bu durum beni deli ediyordu. Hassas noktamın kendisi olduğunu çok iyi biliyordu. Bunu da her daim, her zaman çok iyi kullanıyordu.

"Çevrende ki insanlar sikimde bile değil, Leyla bana yıllardır âşık. Onun duygularını bilmiyormuş gibi konuşma, benden önce senin haberin vardı bundan." Bana ters bir şekilde bakarak konuşmaya devam ettiğinde hâlâ elinde ki sigaraya ulaşmaya çalışıyordum.

En sonunda pes ederek parmaklarını parmaklarıma geçirdi ve soğuktan titreyen elimi kendi eliyle birlikte cebine soktu. Ben ona şaşkın bir şekilde bakarken, o dişlerini gıcırdatarak karşıya bakıyordu.

"Onunla sevgili oldun, benim onu sevdiğimi bilerek oldun hem de. İnadına yaptın bunu." Damarına basmak ister gibi elimi çekmeye çalıştığımda buna izin vermedi ve son nefeslerini çekerek sigarayı ileriye doğru fırlattı. Ağzından çıkan, gözleriyle neredeyse aynı renk olan gri duman gökyüzüne yükselerek dikkatimi dağıttığında bedenini biraz daha yaklaştırmıştı bana.

"Sevgilim değil, takılıyoruz sadece uzatma." Umursamaz bir şekilde konuşup baş parmağıyla elimin üzerini okşamaya başladığında alayla kıkırdadım. Başımı iki yana olumsuz anlamda sallayarak dudaklarımı ıslatmıştım. Yine de, elimi geri çekmek için bir hamlede bulunmadım.

"Neden birbirimizin hayatından tamamen siktir olup gitmiyoruz ki?" Dişlerimin arasından adeta tıslayarak konuştuğumda bana ters ters baktı ve içine derin bir nefes çekti.

"Çünkü birbirimiz olmadan yapamayız. Biliyorsun işte, sen olmazsan, ben de olmam."

Gözlerimin içine koyulaşan gri gözleriyle baktığında kirpiklerimi kırpıştırdım. Bir kaç saniye daha bakıp gözlerini çektiğinde içime kesik bir nefes çektim ve yüzümü buruşturarak kafamı omzuna eğdim. burnumun ucunu omzuna sürttüğümde, saçlarımdan kokumu içine çektiğini hissettim.

"Her şeyi mahfettim değil mi?" Fısıltıyla konuştuğumda irkildi.

İşte o zaman, ölsem bile yıkılmaz sandığım bedeninin, deli gibi titrediğine şahit oldum.

"Evet, Boran. Her şeyi mahfettin. Kendinide, benide yaktın, bitirdin. Geriye küçük, ufak bir kül parçası bile kalmadı. Sen beni, ben de bizi mahfettim..."

~

Bir daha ki bölüm, geçmişe ufak bir yolculuk...

ASİL (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin