Harry yatakta uzanan Simon'ın gözlerinin içine baktı. Tavana kilitlenmiş, titriyordu. Göz bebekleri büyümüştü. Burun delikleri hızla açılıp kapanırken onun, uykusunda çırpınan bir köpek gibi göründüğünü düşündü.
Boğazındaki sargı bezi kan içinde kalmıştı. Her nefes alışverişinde inip çıkan göğsü, ince bir hırıltı bırakıyordu geriye. Hayattaydı, kalbi atıyor, nefes alıyordu. Ama Louis onun işini bitirmişti.
Harry odaya girdi. Güneş ışığı odaya tavana yakın küçük camdan, içinde bulundukları bodrum katına sızıyordu.
İçerisi soğuktu. Ya da Harry yalnızca yıllardır yaşamayı beklediği bu an ile ürperiyordu. Asla Simon'ın ölmesini istemedi. Asla onun başına bir şey gelmesini istemedi. Ona göre o küçük Harry'nin kurtarıcı meleğiydi. Onu günlerce o banyoda canını acıtan adamdan kurtaran ve ona bebek gibi bakan Simon. Onu satmasına rağmen ne önemi vardı ki bunun? Simon ona asla dokunmuyordu. Onun saçını okşayan ilk kişiydi. Onun gözleri ile temas kuran tek kişiydi. Ona değerli olduğunu hatırlatıyordu. Ama bu Louis'in verdiği gibi bir değer değildi. Bir koleksiyonun değerli bir parçası gibiydi. Değerli bir mal. Satılan, pazarlanan bir eşya. Ama en değerlisinden.
"Harry..."dedi Simon, hırıltıları arasından. Harry onun sesini duyunca tüm bedeni dondu. Ona yaptığı şeyler ile öfkeleniyor ama çocukluğunda ona yüklediği anlam ile geri soğuyordu. Üzerinde büyük bir sis perdesi vardı. Korkunç bir canavarın gözlerinin içine bakıyor ama onun gerçekten bir canavar olup olmadığına karar veremiyordu. Ona kızamadığı, ondan tamamen nefret edemediği için kendine kızıyordu.
Aklına ilk gecesini, saygıdeğer Ryan Cordan ile geçirdiği anı getirmeye çalıştı. Daha ağırını, daha acı dolusunu, daha korkuncunu çok kez yaşamıştı. Ama o ilk gecenin anısı bambaşkaydı. O geceyi, marketteki görevlinin onunla işini bitirinceye kadar banyoda attığı çığlıklar bambaşkaydı. İlk seferler aklından çıkmıyordu.
Eli onun boynundaki kanlı sargıya gitti.
Onu işkence ile öldürmek, çığlıklarını işitmek istiyordu. Önünde yalvarışını görmek istiyordu.
Şimdi ise eli ile onun yarasını okşuyordu.
"Konuşma.."dedi yumuşak sesiyle. Canının acımasını düşündüğü gibi zevk alarak izleyemiyordu.
"Harry..."diye tekrar etti. Sesi kırılmıştı. Gözleri yardım dileniyordu. Acı içindeydi. Ufacık bile bir pişmanlık kırıntısı olmadan. Harry dişlerini sıktı;
"Hiç acımadın mı bana?"dedi. Gözleri dolmuştu.
Gırtlağına sarıl hadi! Hayal ettiğin gibi. Nefesini kes. Canını acıt. Ölümü de yaşamı da şimdi senin ellerinde. O adını asla bilmeyeceğin marketteki o görevli. O ağzı kokan, senin acından zevk alan o yaşlı adam. Buruşuk tenini, senin çocukluğun ile tatmin eden, bacakların korku ile titrerken zevk ile inleyen adam. Sen ellerindeki, bacaklarındaki çişi soğuk su ile yıkarken arkada bekleyen Ryan. Seni küvetin içine sokup boynunu zorla emen Zayn. Üzerine yatan Schafer. Belki onun elleri değildi bunu yapan. Ama onların hepsi Simondı. Sana bu hayatı biçen oydu. Senin acından haz alan o değildi ama senin acından para kazanan oydu. NEFRET ET ONDAN! Yap bunu Harry. Öldür onu. Sana bu hayatta insan gibi davranan yalnızca Louis oldu ve Simon bunu da sana fazla gördü. Senin nefesini, yaşamını, sevgini, dünyanı senden çalmaya çalışan adam bu. NEFRET ET ONDAN! Senin çocukluğunu çalan adam bu, senin hayatını karartan adam bu. NEFRET ET ONDAN!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazza~Larry~
FanfictionSimon'ın en özel parçasıydı Harry. Parlak bukleleri, ışıldayan yeşil gözleri. En güzeliydi bu şımarık çocuk. En arzu edilen. Louis için ise yalnızca ona ait olması gereken Hazza olacaktı.