Harry, çıplak ayakları ile sıcak parkeleri gıcırdatarak aşağı indi. Louis'in evinde, koridorlarında üzerinde hiçbir şey olmadan geziyordu. Vücudu çırılçıplak evin içinde gezerken, bazı duvardaki yansımalarına göz atıyordu. Bukleleri eskisi gibi gözüne güzel görünüyordu. Uzun bacakları ve vücudunun tüm hatları ile gurur duyuyordu. Dün geceden sonra kendini sahiplenmiş ve affetmiş gibiydi. Louis'in dokunuşları, bakışları ve gözleri ile tamamen arınmıştı.
Geçen geceyi, güneşin doğuşu ile sonlandırmıştılar. Onun kollarında, sıcaklığı ile dalmıştı uykuya. Mutluydu. Birine sarılarak uyumak, ilk kez yaşadığı bir şeydi. Huzurluydu.
Evin içinde birkaç kez daire çizdikten sonra salona geldi. Rudolff, ağır haraketler ile oradaki masada tek kişilik bir kahvaltı kuruyordu. Harry onu görünce hemen içeriye girdi. Rudolff'un sırtı dönüktü. Louis'i, uyanmadığı sürece uyandırmaması gerektiğini bildiği için oldukça sessiz davranıyordu.
Yavaşça arkasını döndü ve Harry'i görmesi ile irkildi. Hemen başını başka yöne çevirip geriye doğru istemsizce bir adım attı;
"Aman Tanrım!"dedi, yüzünü buruşturarak. "Senin.. Siz... Çıplaksınız..!"
Harry ağır adımlarla ilerledi ve Rudolff'un hazırladığı tek kişilik kahvaltı masasına oturdu. Geriye doğru yaslandı. Rudolff onun tarafına bakmamak için uğraşıyordu;
"Benim için kahve hazırlar mısın, Rudolff?"dedi Harry, ellerini çenesini altına koyarak. Yüzünde munzur bir gülümseme vardı.
Rudolff yüzünü hala buruşturuyordu;
"Hemen getiriyorum."dedi. "Bay Tomlinson da uyandılar mı?"
Harry gözlerini tavana dikti ve düşünüyormuş gibi dudaklarını büktü;
"Hmmm...Sanane."
Rudolff başını kaldırıp ona baktı. Belinin altı masa ile örtüldüğü için yalnızca çıplaklığının belli bir kısmına şahit oluyordu. Harry'i başı ile onayladı ve arkasını çıkmak üzere döndü. Beş dakika sonra elinde büyük bir fincan ile geri döndü. Kolunun üzerine attığı bir de mavi renkte bir sabahlık vardı. Kahveyi Harry'nin önüne koydu.
"Buyrun."dedi, dudağını her zamanki gibi buruşturmuştu. Harry sabahlığa kollarını geçirip ince kumaş kemerini bağlarken, bacaklarını üstü üste attı;
"Kaç yaşındasın sen?"dedi. Sesinde iç gıdıklayıcı bir neşe vardı ama şu anda tek amacı Rudolff'u sinir etmekti. "Artık iş göremiyor gibisin."
Rudolff başını dik tutarak gözlerinin içine odaklanmamaya çalıştı;
"Ben yıllardır buradayım. Bir sıkıntı yaşanmadı şimdiye kadar. Sizin bir şikayetiniz mi var?"
"Seni sevmiyorum. Bu benin şikayetim."
Rudolff derin bir iç çekti;
"Bay Tomlinson ile şikayetinizi paylaşabilirsiniz."
Harry başını sağa doğru eğdi. Onun garip aksanını taklit ederek;
"Bay Tomlinson ile paylaşabilir miyim gerçekten?"dedi. "Bunu bilmiyordum."
Rudolff bir kaç adım geriye attı;
"Başka bir arzunuz?"
"Benimle sizli bizli konuşuyorsun. Bana saygı duymadığını farkındayım ama. Seni sevmeme yardımcı olmuyorsun yani."
"Kendime duyduğum saygıdan böyle konuşuyorum. Aksi taktirde size hak ettiğiniz saygıyı göstermem, saygı göstermemekle aynı şeyi ifade edecektir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazza~Larry~
FanfictionSimon'ın en özel parçasıydı Harry. Parlak bukleleri, ışıldayan yeşil gözleri. En güzeliydi bu şımarık çocuk. En arzu edilen. Louis için ise yalnızca ona ait olması gereken Hazza olacaktı.