18. Bölüm:
Gözümü açtığımda evdeydim. Ve Eylül yanı başımda bana bakıyordu.
"NE YANİ! BUNLARIN HEPSİ BİRER RÜYAMIYDI!"
- Ayda sonunda Uyandınn!!
- Doğukan koş! Ayda uyandıı
" Gittikçe hızlanan terlik sesleri, ve sıradan bir soru "
- Gerçekten mi!
- Hey dostum uykuyu yendim, şimdi bana kim madalyonumu takıyor
- kanka iyi olduğundan eminsin dimi?
- Eylül, bana ne olduğunu anlat
- Hatırlamıyomusun?!
- Çok tepki vermeyelim istersen Eylül. Doktor bu gibi durumların olabileceğinden bahsetmişti..
- Tamam Doğukan, haklısın..
- bana ne-
- Doğukan sen bi sıcak su torbası getiriversene
- Çocuklar ban-
- Sen yat Ayda a aa çok ayıp
- Bana-
- Tamam sıcak su torbası da geld-
- YETEEEEEEEEEER!
- BANA BAKIN, BANA N'OLDU HEMEN ANLATIN YOKSA BU EVDEN SİNİR HASTASI OLARAK ÇIKICAM!
- Bak, şey.. Benim anlatmam doğru olur mu bilmiyorum, sen anlat Eylül
- Tamam çık dışarı
- Ne?
- Dışarı çık ve kapıyı kapat
- Tamam..
" Doğukan yavaşça kapaya doğru ilerledi, kapı kolu tuttu ve indirdi ama öyle kaldı. Bir şey diyecek gibi oldu.. sonra vazgeçti kapıyı açtı.. sertçe kapatıp gitti "
- Ne oluyo be buna?
- Ona ne olduğunu anlaman için, önce sana ne olduğunu anlatmam gerek
- Bende onu istiyorum zaten, hadii
- Tamam sabırsız sincabım.. ^^
- Hadiğ
- Sana olanlar.. " Silaha Doğukan dokunduğu anda bir şey patladı.. çekmecede olan bir şey, Ve çekmecenin düğmesi de senin alnına geldi. Başın kanamaya başlamıştı ve bayılmıştın. Doğukan elbisesinden bir parça yırtıp senin kafana sardı, sonra da seni doktora götürdük. 3 gün boyunca hastanede yattın sonra seni hafta da bir kontrol etmek şartıyla bizim ısrarlarımızla evine gönderdi.."
- Sen hastanedeyken doğukan da annesinin yanına gitti ve her şey normal miş gibi davrandı. Ve annesinden 1 aylığına yatılı bir kursa gidiyorum diye izin aldı.. Sonra geldi.. aradan 1 gün geçti ve sen uyandın "
- Vay be aksiyon filmleri gibi mübarek..
- Daha bitmedi..
- Devam et
- Sonra " Doğukan'la o çekmece de ne olduğuna bakmaya karar verdik.. Orada bir not bulduk.. Babasından meleğine yazıyordu.. biz de Doğukan'la açıp okumayı doğru bulmadık. Ve önce senin okuman gerektiğine karar verdik.."
- Babam mı, bana mı?!
" Eylül bana soran gözlerle baktı "
- Bakma öyle, yok bişey. Şaşırmış olamazmıyım,.
- Tamam tamam
- Not şimdi nerede?
" Eylül yatağımın yanındaki koltuktan kalktı, çalışma masama doğru ilerledi, çekmecemi açtı ve bir mektup çıkardı. Sonra yanıma geldi ve koltuğa yeniden oturdu. Notu bana verdi "
- Açmayacakmısın?,
- Korkuyorum Eylül..
- Neyden?
- Gerçeklerden, burda ne yazıyorsa.. kötü olmasından korkuyorum, gerçek olmasından korkuyorum, inanamamaktan korkuyorum
- Korkma, o kadar zor geliyo ki sana bu mektubu açmak.. Bak bana kaç adım geri gidiyorum.. Babamı tanımadığım bir adam gözümün önünde öldürdü, annem ile ilgili hiç bir fikrim yok. Ve senin babanla ilgili tek ip ucumuz bu minik kağıt parçası, belkide onda bile bir ip ucu yok.. 100 den sonra daha kaç adım gerilediğimizi saymadım ben.. Gerçek bunlar Ayda.. senin okudukların yaşadıkların kadar canını yakamaz.
- Tamam.
" Mektubu elimde güzelce kavradım, kapağını yavaşça açtım. İçindeki notu çıkardım. Not katlıydı, açtım. Ve okumaya başladım"
Not:
"Sadece ben bulabilirdim,
Sadece ben bilirdim gönlümdeki bu acıyı.Şimdi sana söylüyorum Ayda,
Şimdi söylüyorum gerçeği sana.Hani hep sorardın ya bana annem nerde diye. Bende her defasında anneni hastaneye götürdüm ama annen hasta deil merak etme. O doktor, derdim. Şimdi gerçeği biliyorsun.. Biliyorum annen haftalarca eve gelmedi deil mi.. artık onu arama, bulamassın asla, aramaya çalışma. sonu yok kaygılarının biliyorum. Şimdi sana gerçeği anlatmanın vakti geldi. Annen şimdi cennette benim minik meleğim.
Seni de annen gibi bile bile terk edemem,
Seni de annen gibi veremem toprağa,
Keybedemem bir melek daha
Bu nottan sonra.. beni bulmak, konuşmak, dertleşmek istersen.. Beni bulabilmeniz için bir not daha bıraktım. Yıllar önceki cinayeti gizlemek için uğraştığımız odada.
Gerçeklerin odasında, her şeyin görüldüğü odada. Bir bardağın içinde. Bu bardak benim kan........"
- Ne?
" Yazının kalan kısmı silinmişti"
" Bu notu okurken sesli okuduğum için artık Eylül de her şeyi biliyordu"
- Ayda..
" Ölmüş diye fısıldadım, sesim ancak o kadar çıktı. Sanki boğazıma bir yumru takılmış da konuşmamı engelliyor gibi hissettim. Dilim düğüm olmuştu. Gözlerimden yaşlar boşanıyordu. Kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Çığlık attım, içimden gelen bir çığlık, acımı ifade eden bir çığlık"
"Doğukan odaya daldı"
- Noluyo burda?!
" Eylül bana sımsıkı sarılmıştı, zar zor eylülün kollarından kurtulup ayağa kalktım "
" Ölmüş diye fısıldadım.. "
- Ne
- Ölmüş
- Ölmüş
- Ölmüş
"Kafayı yemek üzerindeydim, sürekli aynı sözcüğü tekrar ediyor, çığlık atıyor, ağlıyordum"
" Çalışma masamın yanına gittim, sandalye mi kaldırıp yatağıma fırlattım. Çekmecelerimi açtım, içlerinde ne var ne yoksa döktüm. Çalışma masamın üzerindeki her şeyi yere fırlattım. Bir vazo vardı. Yere atınca kırıldı ve ve parçaları yukarı sıçradı, bir parçası Eylül'ün yanağını çizdi"
- Ayda ssen napıyosun
- Deliriyorum
- Ayda
- Ayda bana bak!
- Ne Var!
- Senin yaran kanıyor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keder ve Şeker
ActionMerhaba ben Ayda hayatımda geri dönülmez noktalara ayak bastım, kendim yolcuyken sevdiğim insanlar çoktan benden önce yolculuğa çıkmışlardı bile.... Bu hikaye benim hayatımın benden nasıl çalındığını gösterecek sizlere. Bu hikaye nasıl ayaklarım üze...