“kalbimde akan bu kanla da yaşayabilirim, ama bir tek sen olursan.”…
“… olmayacak bir şeyin peşindeyiz.”
“…, mutluluğun ne olduğunu gösterip sonra onu elimden alarak sonsuz umutsuzlupa düşürecek yolculuğu başlatan şeylerin az ötemde durduğunu gösterir hiçbir işaret yoktu.”
“… ama yaşam, sessiz anlaşmalarımızla kurulmuyor.”
“…, nereye gideceğinizi gösteren ok işaretleri bana göre değildi.”
“Nereye gideceğimizi okların gösterdiği bir dünyada, bir yere gitmek gerekmeyen düşleri önemsemenin kime zararı var.”
“… o beklenmedik rastlantıları yeniden kurgulayabileceğimiz kanallar yok.”
“Kış çoğaldıkça yalnızlık korkutuyor.”
“Zaman hiçbirşeyi silmiyor, ağır bir örtü gibi, ara ara kimi anıları örtüyor yalnızca.”
“bazen sert bir rüzgar esebilir” demişti, “o zaman boynunu eğmekten utanma, yeniden başını kaldıracağını, yalnızca rüzgarın geçmesini beklediğini düşün.”
“Gerçekten öyle mi, hayat yalnızca ara sıra gizlenmemiz gereken rüzgarlarla mı dolu, eğer onlardan korunabilirsek bunca acıdan da korunabilir miyiz?”
“… benim ülkemde zamanı geçen şeyler yerini başkalarına bırakıyır, onları görmüyoruz, kaldırıp atıyoruz, yıkıyoruz, yerine yenilerini yapıyoruz, hayatın gerçekliği bu işte, …”
“… böyle anlık karşılaşmalarla başlayan aşklar, geleceği unutturan rastlantılar, bütün bir hayatın ansızın bambaşka bir biçime dönüşmesi ancak filmlerde oluyor.”
“Hayatın bize öğretilen bilgisi yalnızca görüntülerin bilgisi, arkasına geçmezsen bütün görüntülerle başedebiliyorsun, yoksa her şey içinden çıkılmaz bir karmaşaya, hiç uyanmadığımız bir karabasana dönüşüyor.”
“Sonsuza dek yabunda kalacağını sandığım şiiri kaybettim.”
“Yaşamından başka bir şeyi olmayan biri. Ama çabuk kaybedebilen bir şeydir.”
“Ben de bir bıçakla gölgemi kessem, bu lanetli ruhtan kurtulabilir miyim?”
“… söylediklerimizden çok gizlediklerimizden oluşan bu görüntülerden, onların anlamını çözmek için delice çaba harcamaktan sıkıldım artık, …”
“Bizim gibi birbirine benzeyen, bizim gibi hayatın yalnızca kaçamaklarını yaşamak isteyen zayıf insanlar asla birlikte olamaz.”
“…, asıl söyleyeceklerimizi hiç söylemeden birbirimizi anlamıştık, …”
“Yalnızlık en büyük acıları bile derinleştirmeye, yeniden biçimlendirmeye yarayabilir.
“Kendimizi herkese başka türlü sunuyoruz, …, en yakınımızdakinin bile bilmediği bulanık düş resimleriyle belirip yiten iç görüntülerimiz, yalanlar, …”
“…, geriye bakmamaya söz erdim ama sözümü tutmuyorum,…”
“… ben artık bu oyunlardan korkuyorum, ne olursa olsun birinin kaybedeceğini biliyorum.”
“Böyle sayısız ayrıntıyı biraraya getirmek, şu eşsiz bulmacayı çözmek. Ama herkeresinde ayrı bir şey çıkıyor ve doğrusu hiç bilinemiyor.”
“Gitgide uzaklaşırım sanmıştım, gitgide yakınlaşıyorum.”
“…, belirgin nesneleri olan ya da hiçbir şeysiz anılarda, düşlerde hep o var. Artık kaçmıyorum, onlarla yaşıyorum ben de. Bu da benim gerçekle yüzleşme tarzım.”
“…, tenimde, teniöin altında bir yerlerde, o şarkıdaki gibi saklıyorum onu, bir düşte elimden tutuyor ama çok çok uzakta, göremiyorum bile, nasıl olup da görünmeyecek kadar uzaktayken elini tutabildiğime şaşıyorum.”
Sen Olsaydın Yapmazdın, Biliyorum.