Bölüm 3: Çok Düşüncelisin(!)

84 5 1
                                    

Merhabalar :) İnşallah bu bölümü okurken sıkılmazsınız

Multimedya: Başak

***

Başak bana endişeli bakışlarını atarken iç sesim ' İşte şimdi boku yedin. ' diye alay ediyordu benimle.

Sınıftan herkes çıktıktan sonra yutkunarak arkama döndüm ve delici bakışlarla göz göze geldim.

***

Tek bir kelime bile etmiyor öylece bana bakmaya devam ediyordu. Yüzü ifadesizdi. Hiçbir duygu geçmiyordu. Bu sessizliğin nedenini merak etsem de bunu kelimelere dökemedim.

Sessizliği sonunda bozan kişi o oldu. Yine o ifadesiz fakat keskin ses tınısıyla " Bana ne yapacağımı bir daha sakın söylemeye kalkışma. "

Ne yani bütün yaygara bunun için miydi? Şaşkınlığımın yüzüme yansımasına engel olamadım. " Ben sana ne yapacağını söylediğimi hatırlamıyorum. " diye diklendim.

Böyle bir tepki beklemediği aşikardı. Fakat birileri bu ukalaya insanlara nasıl davranması gerektiğini anlatmalı.

Bana doğru yürümeye başladığında kalbim korkuyla tekledi. Aramızda çok az bir mesafe kalana dek yürüdü ve bileğimi sıkıca tuttu. Acıyla yüzümü buruşturdum.

" Bıraksana canımı acıtıyorsun! Ne yaptığını sanıyorsun sen! Bırak! " diye bağırmaya başladım. Sesim boş sınıfta çınlıyordu fakat Cüneyt umursamadan bileğimi tutmaya devam ediyordu.

" Eğer bana bulaşırsan daha fazlasının olacağından emin olabilirsin. " dedi. Ben mi ona bulaşıyordum?! Buna inanamıyorum. Az önce üstü kapalı bir tehdit almıştım.

Şaşkınlıkla gözlerimi büyütüp ağzımı açtığımda " Ben sana bulaşmadım ki! Sadece bana bakmandan rahatsız olduğumu söyledim! "

Gözlerini gözlerime kenetledi. Biliğimi sert bir şekilde bıraktı. Hemen sağ elimi bileğime götürüp ovaladım. Parmak izlerini çıkartmış hayvan! Kesin moraracak bileğim.

Bir kez daha beni süzdükten sonra beni iterek sınıftan çıktı. Arkasından öylece bakakaldım. Derdi neydi ki!

***

Eve geldiğimde kimse yoktu. Annem bir not bırakmıştı. 'Baban ve ben yemeğine gidiyoruz. Geç geleceğiz. Seni seviyorum. ' Anlaşılan işler yoluna girmeye başlıyordu.

Mutfağa gidip ekmek arası bir şeyler yapıp yedim. Okulda böyle rahat olmasam da evimde çok rahattım. En azından bilek tacizcileri yoktu! Bileğim hala acıyordu. Yarın mor bir bilekle gideceğim okula. Harika(!)

Saat henüz 8'di. Televizyonda hiçbir şey yoktu. Biraz gezintiye çıksam bir şey olmazdı değil mi? Hemen bir kot ve salaş bir kazak geçirdim üstüme. Telefonumu da aldım ve evden çıktım.

Hava soğuk değildi fakat ılık da değildi. Sokakta yürümeye başladım. Karanlık sokağı sokak lambalarının sarı ışığı aydınlatıyordu.

Sokaktan köşeyi dönmek üzereydim ki birine çarpıp yere kapaklandım. Popomun acısıyla suratımı buruştururken çarptığım kişiye baktım.

O tanıdık yeşil gözler benimkileri buldu. Alaycı gülümsemesiyle ne kadar kusursuz olduğundan söz etmiş miydim? Ah, ne diyorum ben!

Ben hala yerde oturur vaziyette durup ona bakarken konuşmaya başladı. " Neden önüne bakmayı denemiyorsun? "

Dönüm NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin