Kanlar içinde bir kedi ve 2 tane de yavru vardı. "Mira n'aptın yine?"
Gözlerim dolmuştu. Önüme geçip çeneme elini koydu ve kaldırdı. "Niye ağlıyorsun?"
"Anneleri ölmüş... Çeksene oğlum elini boynum koptu, zürafa gibisin."
Göz devirerek elini çekti ve kedilere döndü. "Batu."
"Hıı?"
"Eve götürebilir miyiz?"
"Olmaz Mira. Hem evde ölürler, annesi olmadan."
"Batu salak mısın? Burada da anneleri yok artık."
Oflayarak bana baktı ve biraz düşündü. Dudağımı yukarı doğru bükerek, kendimi tatlı zannettiğim yüz ifademi yaptım. "Tamam."
"Ayy seni yerim!... Bir dakika ya, kusacağım galiba."
O gülerken, kedilerin yanına gittim. Sanırım üşüdükleri için benden kaçmıyorlardı. Gece yağmurdan dolayı ıslanmışlardı.
İkisini de elime alarak, doğruldum. Batu'nun gözlerinden uyku akıyordu. Dirseğimle iterek eve doğru yürüdüm. "Bunları yıkayacağız şimdi."
"Ölürler."
"Islaklar zaten, bizde ılık suyla yıkayacağız."
Kapıyı ittirerek içeri girdim. Merdivenleri çıkarak yatak odasının önünde bekledim. "Batu hadi aç kapıyı!"
Oflayarak kapıyı açtı. Banyoya girip kedileri yere bıraktım. Küvetin içine çok az su doldurdum ve kedileri içine koyup güzelce yıkadım. Batu yanıma eğilip dirseğini dizine koymuş, eline de başını yaslamış uyuyordu. Hafifçe kıkırdayarak bağırmak için hazırlandım. "Batu!"
"Bismillahirrahmanirrahim!"
Ben gülerken ayağa kalktı ve sabır dilendi. "Bana bak. Git bir havlu al, gel. Hayvanlar üşüyecek."
Banyodan çıkıp, elinde havluyla geri döndü. Elinden alıp kedileri sardım. Aşağı inerek şöminenin yanındaki koltuğa oturdum ve kedileri kucağıma koyup güzelce kuruladım.
"Turunçgil ben uyuyorum. Lütfen sus."
"He he susarım."
Diğer koltuğa yatıp birkaç dakika sonra uyudu. Hafiften burnum akmaya başladı. Şöminenin kenarındaki odunları alıp, içine attım. Batu'nun üzerini de örtüyle örtüp kedilerin yanına gittim. "Ne vereceğim ben size?... Onlara mı soruyorsun Mira, ahh."
Mutfağa giderek sütü poşetten çıkardım. Dolaplara bakarak bir tane cezve buldum ve ocağa koydum. Isındıktan sonra küçük bir kaba koyup çay kaşığını da alarak içeriye girdim.
Yavrunun biri iştahla içerken, diğeri pek içmiyordu. Ağzına kaşığı götürüyorken üzerime döktüm. "Hay ananı ya!"
"Mira!"
"Ayy özür dilerim... Uyu sen uyu."
Sütü içirdikten sonra kuru havluyla ikisini de sardım. Mutfağa gidip peçete aldım ve burnumu sildim. Durmadan akıyordu.
Şimdi kahvaltı hazırlama vaktiydi. O öküz bana ne kadar bağırmış olsada, sabaha kadar beni beklemişti. Salatalık ve domatesleri doğradım. Peynir, zeytin vs. kahvaltılıkları çıkardım. Yumurtaları kırıp omlet hazırladım. Ve tamam.
Mutfaktan çıkıp Batu'nun yanına geldim. Biraz onu izledikten sonra elim yüzüne gitti. Tam dokunacakken elimi tutup, gözlerini açtı. "Hayırdır?"
"Ş-şey ben kahvaltı hazırladım da, seni uyandıracaktım."
Elimi bırakıp yattığı yerden doğruldu. "Zehirlenmem di mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|•| KADERİM |•|
ChickLitHer şey babamın borçlarıyla başladı. Beni ilgilendirmeyen borçlar, benim hayatımı değiştirdi. Tanımadığım biriyle aynı çatı altında, aynı oda da kalmama sebep oldu. Ama bunları babamın zoruyla değil, kendi isteğimle, sırf babam bi daha üzülmesin di...