Gözlerimi yavaşça aralayıp üzerime bedeninin yarısını uzatmış, başını boynuma gömmüş olan Batu'ya baktım. Hafifçe omzuna dokundum. "Batu..." Uyanmadığında tekrar dokundum. "Batu uyan da ben bir kalkayım, sonra yine uyursun."
Cıklayarak daha da sarıldı. Derin nefes alıp elimi yanağına götürdüm ve başını kendime çevirdim. Gözleri kocaman açılmış şaşkın şaşkın bakıyordu. "N'apıyorsun kız?"
Kıkırdayarak elimi çektim. "Kalk hadi. Anneme yardım edeyim." Gülümseyerek gözlerini kapattı. "Beraber kalkarız birazdan." Göz devirerek tekrar omzuna dokundum. "Ya kalksana, öküz gibisin zaten."
Başını kaldırıp yüzümle aynı hizaya geldi. "Çocuk yaparken de ağırsın, kalk üzerimden mi diyeceksin?"
Gözlerimi kısıp işaret parmağımı çenesine koydum ve biraz geri ittirdim. "Öyle bir şey olmayacağını bana sen söylemiştin, hatırlatırım."
Gözleri bir anlığına dudaklarıma kaydı, iç çekip tekrar gözlerime çıkardı gözlerini. Yanlardan destek alarak yataktan kalktı. "Arkanı dön." Sesi biraz soğuk çıkmıştı ama dediği gibi arkamı döndüm. "Keşke önce ben giyinseydim."
"Neden?"
"Sen dışarıda tek mi bekleyeceksin?"
Derin nefes aldı. "Mira ben gidiyorum. Beni geleceğin zaman ararsın."
"Ne demek gidiyorum!?" Doğrulup arkamı döndüm. Batu arkasını dönmüş üzeri çıplak pantolonunu giyiyordu. Gözlerimi kocaman açarak yattım. Fena değilmiş yani... Mira sen sapık değilsin güzelim! Kendine gel.
"Dediğim gibi Mira, beni geleceğin zaman ararsın, ben seni gelir alırım." Giyinmiştir ümidiyle yataktan kalkıp dikildim. Üzerini giyinmemesi pekte umrumda olmadı, sonuçta herkes görüyor.
İlerleyip karşısına geçtiğimde kaşlarını çatmıştı. "Niye gidiyorsun?"
Sandalyenin üzerindeki sweatshirt'ünü alıp üzerine geçirdi. "Gidiyorum Mira, nedeni yok."
Arkasını dönünce kolunu tuttum ve kendime biraz olsun çevirmiştim. "Bana bak senin derdin ne ya!?" Kolunu hızla çekip tamamen bana döndü. Çenesinin gerilmesinden siniri belli oluyordu. "Benim derdim falan yok."
"Bana niye kızıyorsun lan!?" Gözlerini yumdu ve başını yukarı kaldırıp yutkundu. Geri indirdiğinde gözlerindeki siniri gördüm. "Bir bok varmış gibi bağırma."
"Yok mu, Batu? Bir bok var ki bağırıyorum!"
"Ne var lan!?" Bağırmasıyla yerimde zıpladım. Gözlerim dolduğunu fark etmemesi için başımı yere eğdim. O hayatım da yokken ben neredeyse hiç denecek kadar az ağlıyordum.
Gözümden akan yaşı silmek için elimi yüzüme götürdüm. Omzuna çarparak yanından geçtim. Elime telefonu alıp saate baktım. 10'a çeyrek vardı. Babam muhtemelen gitmişti. Annem de mutfakta olmalıydı. Alev de gecenin bir vaktinde evden çıkıp gitmişti zaten.
Birden önümde belirdi ve elini çeneme koyup kendine doğru çevirdi. Yüzü daha deminkine göre oldukça yumuşaktı. "Ben gidiyorum. Ararsın tamam mı?"
Telefonu yana fırlattım ve elini çenemden çektim. Ayağa kalkıp karşısına dikildim. "İstemez ben kendim gelirim."
"Mi..." Devam etmesine izin vermeden "İstemez, dedim. Şimdi nereye gidiyorsan git." Dediğimde derin nefes aldı ve kapıya ilerledi. "Peki."
Kapıyı açıp sertçe kapattı. Hızla kalkıp kapıyı kilitledim. Yatağa doğru gittim ve yere oturdum sırtımı dayayarak. Dizlerimi kendime çektim, ellerimi saçlarıma geçirdim ve başımı bacaklarımın arasına sokup hıçkırarak ağlamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|•| KADERİM |•|
ChickLitHer şey babamın borçlarıyla başladı. Beni ilgilendirmeyen borçlar, benim hayatımı değiştirdi. Tanımadığım biriyle aynı çatı altında, aynı oda da kalmama sebep oldu. Ama bunları babamın zoruyla değil, kendi isteğimle, sırf babam bi daha üzülmesin di...