Gözlerimi açtığımda bilmediğim bir yerdeydim. Burası neresiydi? Hastaneye benzemiyordu. En son ormanda kırmızı gözlü iğrenç bir hayvandan kaçıyordum. Sonrası bir kaç ses duydum, işte sonrası yok. Peki şimdi neredeydim? Hareket edemiyorum, doğrulup ellerime ve ataklarıma baktığımda kelepçelendiğimi gördüm. Ağzımı da bantlamışlardı. Odada kimse yoktu. Tanrı aşkına ben neredeyim!? Birileri beni duysun diye ellerimi ve ayaklarımı zorladım. Sonra ağzımdaki bantla çığlık atmaya çalıştım. Aniden bir kaç kişi girdi içeri. Korkuyla onlara baktım. 3 erkek bana bakıyordu.
"Küçük uyanmış." dedi içlerinden biri. Sonra yanıma geldiler. "Ağzını açacağım ama bağırmak yok." Korkuyla onları onayladım.
"Siz kimsiniz!"
"Ben Scott, O Stiles, o da Derek."
"Neden burdayım ve bu haldeyim!?"
"Hım, şimdi... Sen bir kurttan kaçıyordun, seni ormanda baygın bulduk."
"Kurttan kaçtığımı nereden biliyorsunuz! Ayrıca beni bırakın." deyip ellerimi zorladım. Derek denilen adamın ağzından 'tıh tıh tıh' diye bir ses cıktı. Yanıma yaklaşınca kendimi geri çekmeye çalıştım.
"Inanmayacaksın biliyorum ama şuan burada gördüğün iki kişi kurt adam." Gülmeye başladım. Öyle bir şey yoktu, fazla dizi izlemişler. Sonra içeriye birilerinin girmesiyle oraya döndüm. iki kız, iki erkek girmişti.
"Bizimki uyanmış bakıyorum." dedi turuncu saçlı kız. Bana ne yapacaklardı? Korkudan ellerim titriyordu.
"Korkmana gerek yok Betty." demişti Derek. Beni kontrol edebiliyor muydu yoksa? Şaka gibi kim bu insanlar?
"Kurt adam olduklarına inanmadığını biliyorum Betty, eski zamanlarda bende inanmıyordum. Ama gerçekler. Gördüğün gibi bunlar kurt. O alfa, onlar beta. Bir kız daha var o omega. Şu kız ise ölüm perisi. Ben bir avcıyım."
"Peki şu çocuk?"
"O sadece bir insan."
"Peki şimdi size inanmamı beklemiyorsunuz herhalde?" bir anda kurt dedikleri kişilerin gözleri renk almaya başladı. Sarı ve kırmızı... Kırmızı sadece birinde vardı.
"AMAN TANRIM, BU NE BÖYLE. NEREYE DÜŞTÜM BEN!?" diye bağırdım sanırım. Hepsinin gözü düzeldi. Sonra hepsi dağıldı. Stiles 'yine iş bana kaldı!?' Diye söylenerek kelepçeleri açtı. Sıkıca ovuşturdum bileklerimi. Çok acıyordu. Herkes bilgisayarlardan bir şeyler yapıyordu. Kurt adamlar hakkında çok şey öğrenmeliyim.
"Stiles, yanıma gelir misin?"
"Evet?"
"Buradan nasıl çıkabilirim?"
"Şurada yol var ama-" herkes bir anda 'Stiles!' diye bağırdı. "Ow özür dilerim söyleyemem..." Buradan nasıl kurtulacaktım. Daha fazla burada kalmak istemiyordum. Ayağa kalktım, kendimi yıllardır yürümemiş gibi hissediyorum. Boş, açık bir bilgisayar bulup kurt adamlarla ilgili araştırma yaptım. Bu nasıl bir şey? Mavi, sarı ve kırmızı gözlüler.. Alfa, beta, omega. Neyin nesiydi bunlar?! Kurt bir sürü içindeyse BETA dır. Eğer bir sürüsü yoksa ve yalnız geziyorsa şuna bi açıklık getirelim göz rengi SARI ise kimseyi öldürmemiştir ve masumdur eğer MAVİ ise birini öldürdüğü ve masum olmadığı içindir. Alfa ise öldürsün yada öldürmesin KIRMIZI dır.
"Derek, birini öldürmemiştir herhalde." diye mırıldandım. Pek sanmıyorum aslında çünkü görünüşünden ne kadar sinirli olduğu anlaşılıyor. Arkamda birinin gölgesini görmemle irkilip arkamı döndüm. Derek bana gülerek bakıyordu.
"Ne bakıyorsun?"
"Hım, sen bizi mi merak ediyorsun?" göz devirerek bilgisayarı kapattım. Beni koydukları yatağa oturdum. Kirli pencereye elimi koydum. İğrençti, hiç silmiyorlar mı burayı?
"Eve gitmek istiyorum!" diye sesimi yükselttim.
"Peşinde bir kurt ve sürüsü varken eve mi gitmek istiyorsun?" dedi Scott. Kaşlarımı çattım, onun yanına gittim. "Bir saniye, bu bir kurt saldırısı değil!" diye bağırarak beni yatırdı. ne yapmaya çalışıyorlardı. bacağıma birinin eli değmesiyle çığlık attım, acıyordu. Hemen kafamı kaldırıp bacağıma baktım. Bu neydi böyle? Nasıl bir yara iziydi bu? Acıyla gözlerimi kapattım.