5

1K 98 52
                                    

***

Odanın kapısının açılmasıyla Jungkook'u dürttüm hızlıca. İçeri yine o adamlar girmişti. 

"Toplanın denekler." Seslenme şekilleri sinirimi bozsa da bir sorun çıkmaması için kafamla onaylayıp ayağa kalktım. Jungkook hala uyanmamıştı. Gelenler kapının önüne çıkmamızı söyleyip odadan ayrılınca hızla Jungkook'a döndüm. 

"Uyansana." Ellerimi omuzlarına koyup hafifçe sarsarken aniden bileklerimden tutup gözlerini kocaman açtı. Nefes nefese kalmış, beni izliyordu. Uzun uzun baktıktan sonra derin bir nefes verip bedenini gevşetti ve bileklerimi serbest bıraktı. 

"Sen miydin?" Bu kadar korkması garibime gitmişti ama gülümseyip yataktan kalkmasını söyledim. Buradayken hiç aniden uyandırılmamıştı ki neden korkmuştu? Merak etmiştim ama şu anlık bunu bir kenara atmalı ve kapının önüne çıkıp başıma bir şey gelmesini beklemeliydim.

Odadan çıktığımız gibi gözlerimi etrafta gezdirdim, bir eşyaymışım gibi atıldığımdan hiç incelememiştim burayı. Kaçmadan önce bu yer hakkında olabildiğince şey bilmeliydim. Başımıza her an her şey gelebilirdi ve en kısa sürede çıkmalıydık.

"Jimin, iyi misin?" Seokjin'in buraya doğru geldiğini görünce ben de yüzüme bir gülümseme kondurup kollarımı açtım ve ona kocaman sarıldım.

"Çok seviyorum bu çocuğu, sadece birkaç saat görsem de." Kendi kendine gülüp iyice sıktı bedenimi. Hafif öksürmeye başlayınca Namjoon'un homurdanmasıyla geri çekildi.

"2-3 gün geçti sanırım biz bu odalara geleli, sen beş gündür burada olmalısın. Gerçi Jungkook bir gün sonra yanına geldi ama yine de iyisin değil mi?" Kafamı salladım ve hafifçe gülümsedim.

"Yoongi ve Taehyung'u soran yok, bakıyorum." Taehyung'un sitemli girişiyle Jungkook hemen yanına gitti ve bu sefer de onlar sarıldı. Ne ara bu kadar yakınlaştık bilmesem de hepsini çok sevmiştim ve burada birbirimize muhtaçtık.

"Merhaba sevgili deneklerim." Orta yaşlı bir adamın sesiyle hepimiz bu üç odayı bağlayan koridorun girişine döndük. Kim Sung Woon...

Televizyonda gördüğüm o yaşlı adam şimdi karşımda gözlerindeki pırıltıyla bize bakıyordu. Bu pırıltı her zaman sinirimi bozardı şimdi karşımdayken yüzüne tükürerek küfredesim gelmişti.

Oç herif.

Benim bu sinirime karşın Jungkook'u görmemle kaşlarım çatıldı. Beni herkese karşı korumasına rağmen şimdi gözleri hafif dolmuş kafasını eğmişti.

Elimi ona doğru uzattım ve baş parmağını kavrayıp onu kendime çektim.

"Arkamda dur." İtiraz etmeden arkama sığındı bedeni benden büyük olmasına rağmen. Onu ilk kez bu kadar ürkmüş bir halde görmüştüm. 

"Güçlerinizi bu kadar kısa sürede keşfetmeniz ne hoş." Ellerini iki yana açıp dişlerini göstererek gülümsedi. Dişinde kalmış olan maydanoz parçasını görünce hafifçe sırıttım, sinirim bozulmuştu.

"Hala hayatta olduğunuza göre aşılarım işe yaramış, fiyat belirlemesi için sizleri test etmeliyim ama." Bu nasıl bir bilim insanıydı? Gözleri Namjoon'a dönünce gülümsedi ve hepimizi tekrardan süzdü.

"Namjoon nasılmış tasarladığın odalar?" Bizi şaşırtmak istiyordu ama çoktan Namjoon'un bu adam için eskiden çalıştığını biliyorduk. 

"Lütfen adamlarımı takip edin, güzel yemekler hazırlattım size." Arkasını dönüp gözden kaybolurken Jungkook'un birden yere çökmesiyle hemen arkama döndüm.

"Siz gidin, biz geliriz." Başta diğerleri kalmak istese de adamların zorlamasıyla gitmişlerdi. Jungkook kafasını duvara yaslamış derin derin nefesler alıyordu. 

"Bu adam..." Hemen yanına çöktüm ve ellerimi yüzüne getirip çenesini kaldırdım. Gözleri bir anlık benimkilere değse de hemen yüzünü döndürmüştü.

"Jungkook? Bu adamı tanıyor musun?" Sorduğum soruyla sürekli inip kalkan göğsü durdu ve gözlerini yavaşça bana çevirdi, ağlamak üzereydi. Gözlerini kırpınca bir yaş süzüldü yanağından, yere düşmesine izin vermeden baş parmağımla sildim. 

"Anne." Fısıltıyla söylediği kelimeyle kaşlarım çatıldı, benim gibi bir şey mi yaşamıştı yoksa farklı bir şey mi vardı bilmediğimiz?

"İnanmadı." Bunu dediği gibi yüzünü buruşturdu ve gözlerini sıkı sıkı yumdu. Kollarımı ona saracakken bedeninin kaybolmasıyla ayağa kalktım ve etrafa bakındım, ışınlanmış olmalıydı. Arkamı dönecekken sırtımda hissettiğim bedenle duraksadım. Kollarımın üstünden ellerini geçirmiş belimde birleştirmişti. Enseme doğru derin bir nefes verdi, huylansam da bir şey yapmadan soluklanması için onu bekledim. 

Her ne geçtiyse kafasından onu çok zorlamış olmalıydı ve Jungkook anlatmadan hiçbir şey sormamalıydım belki de. 

"Teşekkür ederim, yalnız bırakmadığın için." Ellerinin üstüme elimi yerleştirdim ve hafifçe sıkıp kafamı hafif ona döndürdüm.

Birden burunlarımızın birbirine değmesiyle ikimiz de elektrik çarpmış gibi geri çekilmiştik. Kafamı eğip yutkunmuştum ve kapıyı gösterip onu beklemeden hızla yürümeye başladım. O da arkamdan geliyordu. Yemekhane denen yere gidene kadar kafamı hiç ona doğru çevirememiştim.

Normalde böyle küçük temaslar üzerimde büyük etkiler yaratmasa da şimdi hem utanmış hem de hafiften terlemiştim. Sürekli yutkunuyordum.

İçeri girdiğimizde masada oturmuş öküz gibi yemek yiyenleri görünce sinirle onlara doğru koştum.

"Bize de bırakın." Hemen oturdum ve tabağı doldurmaya başladım. Cidden de pek çok çeşit vardı. Jungkook yemekleri umursamadan yavaşça yerine oturunca kendi tabağımı bırakıp onunkine uzandım ve önünden aldım. 

En küçüğümüz olduğundan ona iyi bakmalıydık sonuçta.

"Çok koydun, o kadar yiyemem Jimin." Omuzlarımı silkip koyabildiğim kadar çok şey koydum. Önüne bırakınca başta kaşlarını çatsa da tekrardan uzanıp serçe parmağımı dudağının kenarına koyup yana doğru çektim.

"Gülümser misin?" Bilerek ağzını kasınca sinirle arkama yaslandım ve dudaklarımı büzüp çubuklara uzandım.

"Tamam bak." Hemen gözlerimi ona döndürdüm, göz göze gelince dişleri gözükecek biçimde kocaman gülümsedi. 

Bu beni de gülümsetmişti.

Önüme döndüm ve diğerlerinin sohbetine dahil oldum.

Burada yaşayacağım son güzel an bile olabilirdi, bu beş kişinin her birini tanımak ve daha sonra tanımak istiyordum.

--

Dün bölüm atmadım çünkü neden olmasın wufbgeowufnıweofboe

Hızlı gidiyorum çok, daha az jikook yazmalıyım ama çok zor ıoafbıaedfmıoednfgı



The Game | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin