16

656 59 34
                                    

Jimin'den...

Jungkook'u uyandırmak için üzerine eğilmişken birden kollarının kalkıp beni kendine çekmesiyle dudaklarım açıldı ve ağzımdan bir kıkırtı yükseldi.

"Kalk hadi bebeğim." Dediğimle gözleri anında açıldı ve kollarını üstümden çekti.

"Sen benim bebeğimsin, ben senin değil." Dudaklarımdan gülümseme eksik olmuyordu onunlayken. Doğrulduğundan kollarımı belinden geçirdim ve kafamı göğsüne yasladım.

"Bebeğinim, tamam." Bacaklarımı beline dolayınca gülüp saçlarımı karıştırdı.

"Noldu, niye uyanıktın?" Kafamı kaldırıp ellerimi bellerinden çektim ve yüzüne yerleştirdim.

"Namjoon hyung çağırdı, acilmiş." Gözümü kapayıp tekrardan göğsüne yasladım kafamı, en sevdiğim yerdi burası.

"Işınlanmaya hazır mısın?" Yanıt olarak sadece kalbine bir öpücük kondurunca birden etraftaki sesler değişmişti. Namjoon ve Seokjin'in yanına ışınlanmış olmalıydık.

"Taehyung Yoongi'yi bırak, Jungkook sen de Jimin'i." Seokjin hyung her zamanki gibi bağırıp kendi kendine söylenmiş sonra da Namjoon'a yanaşmıştı. Namjoon hyung'un ciddi duruşundan dolayı hepimiz düzgünce oturmuş ve birbirimizi izlemeye başlamıştık.

"Zehirli gaz falan yok." Derin bir nefes verdim, bu iyi bir şeydi bana göre ama Namjoon hyung hiç rahat durmuyordu.

"Yarın bize direkt saldıracaklar. Jungkook'a koydurduğum ses kayıt cihazlarını dinlerken fark ettim. Yanlış haberi vermişler bize bilerek." Elimde hissettiğim sıcaklıkla yüzümü Jungkook'a döndürdüm. Elimi kaldırıp öptü ve kalbine bastırdı. 

"Korkuyorum." Namjoon hyung ilk kez kullanmıştı bu kelimeyi. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Dudağımı ısırdım, ağlamak istemiyordum.

"Hep beraber çıkalım buradan."

--

Bundan sonra işler biraz kızışacak 

The Game | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin