Otobüsten inip okula doğru yürümeye başladım, yavaş adımlarla ilerlerken bir yandan da yerde bulduğum taşı ayağımla öne atıp duruyordum. Şu an en büyük eğlencem buydu, en azından okula varana kadar.
Bir ara bakışlarımı yerden kaldırdığımda gördüğüm görüntü ile duraksadım. Koray ve Asya yan yana yürüyerek beraber okula girmişlerdi. Asya beni gördüğünde gülümsese bile ben herhangi bir şey yapmamıştım.
Koray'ın evi Yiğitlerin evine yakındı, yolda karşılaşıp gelmiş olmalıydılar ama Yiğit neredeydi o zaman? Daha erken evden çıkıp okula daha erken mi gelmişti yoksa?
Düşüncelerimi bir kenara atmaya karar verip adımlarımı hızlandırmanın aksine daha da yavaşlatarak okulun bahçesine girdim.
"Kerem," diye bana seslenen Asya'nın sesi ile etrafa bakınmış, onu gördüğüm gibi bakışlarımı onda sabitlemiştim. Yavaş adımlarla yanıma gelmişti.
"Yiğit ile birlikte geldiğiniz gün senin çantandan düşmüş galiba, Koray ile yolda karşılaşmışken ona verecektim ama almadı, sana vermemi söyledi." dediğinde bir anlığına rahatlamış gibi hissermiştim. Düşüncelerim çok hatalıydı.
Elinde bana uzattığı şeyr baktım. Çantamın fermuarına taktığım anahtarlıklardan biriydi, normalde yokluğunu hemen fark etmem gerekirdi ama nedensw hiç fark etmemiştim bile.
"Düştüğünü fark etmemişim bile." diye mırıldandım elinden anahtarlığı alırken. Ben gülümserken o da bana gülümsemişti.
"Ben de yeni fark ettim bizim odada olduğunu, Yiğit'in masasının yanı her zaman çok dağınık oluyor, kalabalığın arasına karışmış o da." diye konuştu gülümsemeye devam ederken.
"Eh, bundan sonra geldiğimde çantamı senin masanın yanına koyarım artık, bir şey düşürdüğümde anında bulunur hiç olmazsa." dedikten sonra beraber okulun içine girip merdivenlerden çıkmaya başlamıştık.
İçimden bir ses düşündüğü kişinin ben olduğumu söylüyordu, belki de bana daha sıcak davranmasının asıl nedeni de buydu.
"Görüşürüz sonra." diyerek Asya sınıfına giderken benim bir şey dememe zaman kalmamıştı. Arkasından aptalca gülümserken elimde tuttuğum anahtarlığa bakarak sınıfıma girmiştim. Bakışlarımı anahtarlıktan kaldırdığım gibi göz göze geldiğim kişi ise Koray olmuştu.
"Gülümsediğine göre Asya sana hâlâ sıcak davranıyor." dedi öğretmenler masasında otururken kalkıp sırtıma dostça birkaç kere vurmuş ve oturduğu sıraya geçmişti.
"Hâlâ derken?"
"Bir anda soğuk davranmaya başlamamış ya, ondan diyorum." dediğinde başımla onu onaylayıp çantamı masama koyup sıraya oturmuş ve elimdeki anahtarlığı boş olan fermuara takmış ve çantamı masadan, oturağa indirmiştim.
"Siz olursunuz yakında ben sana söylüyorum bak." diye birden konuştu Nil. Önümde oturduğu için birden arkasını dönmüştü, onun konuşmasıyla birlikte Koray da bana doğru dönmüştü.
"Haklı bak, söylüyorum ben sana." diyerek Nil'e baktığında Nil de ona bakmıştı ama sonra birden gözlerini kaçırmıştı.
Anlaşılan bunların arasında bir şeyler dönüyordu.
"Her arkadaşça davranış, flört değildir haberiniz olsun." derken kapıdan giren Yiğit'e bakmıştım.
"Asya uyandırmadı ya, şaka gibi yemin ediyorum. Neymiş gece onu sinir ettiğim için uyandırılma hakkını kaybetmişim. Biriyle
mesajlaşırken gülüyorsa dalga geçerim tabii ne yapacağım başka?" diye söylenerek sinirle çantasını sıraya attığında nasıl olduysa oldukça ağır olan çantası karnıma denk gelmişti."Karnına hedef almamıştım oysa, yazık oldu." dedi elimden çantasını alırken. Ben ise derin bir nefes almıştım, bir an için nefesim kesilmişti resmen.
"Nefes kesici bir insanım biliyorum." dedi yanıma otururken. Sinirliydi ama herhangi bir şeyle dalga geçip, şaka yapmaktan da geri kalmıyordu.
Koray ve Nil önlerine döndükleri gibi Yiğit bana doğru yaklaşıp sadece benim duyabilwceğim şekilde mırıldandmıştı. "Sana anlattığım şeyi biliyorlar mı? İsim yazma konusu yani."
"Hayır, bir şey anlatmadım onlara. Sen anlatmak istersen anlatırsın diye düşündüm." dedim yine sadece onun duyabileceği şekilde. Koray ve Nil'den bir şey saklamak iyi hissettirmiyordu ama burada konu ben değildim, Yiğit onlara bu konuda güvenmiyorsa anlatmayabilirdi. Anlatıp anlatmamak bana düşmüyordu.
"Eyvallah." dedi benden hızlıca uzaklaşırken.
"Bu arada, Asya seninle bir şey konuştu mu? Konuşma bahanesi olarak çantandaki anahtarlıklardan birini dızlamamı istemişti de."
Şaşkınlıkla ona bakarken "Önemli bir şey söylemedi aslında," diye mırıldandım. Aşırı önemli bir şey söylememişti sonuçta. "Belki de diyeceği şeyden son anda vazgeçmiştir."
"Önemli bir şey söyleyeceğim diyordu oysa." diye mırıldandı Yiğit. "Demek ki önemi kalmamış, çok da sorun yapmamak lazım."
"Aynen, sorun yok zaten." diye mırıldandım ama ne söyleyeceğini çok fazla merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay tutuldu | Texting
Short StoryBn: Eros'un Psyhke'yi Bn: Kerem'in Aslı'yı Bn: Ferhat'ın Şirin'i Bn: Mecnun'un Leyla'yı Bn: Apollon'un Daphne'yi Bn: Sevdiği gibi seviyorum seni Bn: Ve aklıma gelmeyen bütün diğerleri gibi