1. Bölüm

615 48 28
                                    

Her şey tam olarak 3 sene önce başlamıştı. Babama miras kaldığı zaman. Evet bizi istemeyen dedem ölünce bütün miras bize kalmıştı.Dedem , annemle babamın evlenmesini istememişti ve babam çareyi annemle kaçmakta bulmuş.


İstanbul'daki mahallemdeki son haftamı Sercan ve Asya ile geçirmiştim. Onlar benim hayatımdaki en komik ve sevecen kişilerdi. Asya ne kadar sakin bir kız olsa da bizim yanımızda eğlenceli birine dönüşüyordu. Sercan ise korumacıydı. Bizi her türlü kötülükten koruyordu.Gitmemi hiç istememişlerdi. Aslında bende istemiyordum. Burayı ve okulumu seviyordum. 

İzmir'e gideceğim gün okula arkadaşlarımla vedalaşmak için liseme gitmiştim. Burası sizin bildiğiniz gibi normal bir lise değildi. Küçük ve sakin bir yer gibi görünse de görüntüsünün altında yatan pislikler olayların içine girmeden açığa çıkamıyordu.  Her hafta bir kere önümü kesiyorlar ve para istiyorlardı ilk zamanlar. Şanslıyım ki böyle bir şey ne zaman olsa Sercan gelip beni kolluyordu.


Okul kapısı içerisinden girerken son bir kez  arkama baktım. Burayı her pisliğiyle özleyecektim. Burası benim doğduğum, yaşadığım ve kendimi korumayı öğrendiğim tek yerdi. Küçücük 

Önüme döndüğümde Ali'nin sert gövdesiyle karşılaştım. Bakışlarımı yukarı kaldırdım çünkü boyu uzundu. Koyu yeşil gözleri ve fit vücudu ile yakışıklıydı fakat bir o kadarda sinir bozucuydu. Gülümsemiştim. Ama bu bir buruk gülümsemeydi. Ali ile pek iyi geçinemiyorduk. Aslında çoğu kez laf dalaşına bile giriyorduk.


''Seni bile özleyeceğim.'' dediğimde koyu yeşil sert bakışları resmen eridi.


''İnan bana sarışın bende o kavgalarımızı özleyeceğim.'' dediğinde  ani bir hareketle boynuna atladım. Şok olduğunun farkındaydım. Hatta bana sarılmak için birkaç saniye bekledi. Ama sonra bırakmak istemezmiş gibi sardı kolları bedenimi.Ondan ayrıldığımda gülümsedim. O ise büyük elini boynuna geçirip boynunu sıvazlayarak sırıttı. 


Sınıfa girdiğimde Merve koşarak yanıma geldi ve boynuma atladı. Benim sarılmam onunkinin yanında küçücük kalsa da bende ona sarıldım.

''Seni özleyeceğim deli kız.'' dediğinde herkese söylediğim gibi usulca 'bende seni' dedim. O ise gözlerinden akan yaşları sildi ve benden ayrıldı. Aslında Merve çok yakın arkadaşım değildi. Ama çok sulu gözdü ve her şeye ağlardı. 

Sırama oturduğumda bir ses işittim ve o yöne baktım. Bu Buse idi. Neredeyse okulda anlaşamadığım ve sevmediğim  tek kızdı. 

''Kurtuluyoruz senden ha?'' dedi bana delici bakışlarını atarak. Beni sevmediğini biliyordum. Ama o beni ne kadar sevmiyorsa bende onu iki katı fazla sevmiyordum!

''Evet. İstersen şuradaki aktardan kına alayım. Yakarsın!'' yakarsın kelimesini altını çize çize söylemiştim. Sinirlendi ve kendi kendine bir şeyler söyledi.

''Bir şey söylemeye de gelmiyor!'' dedi ve gitti. İnan bana sadece seni özlemeyeceğim!

Okul bittiğinde ağır adımlarla eve doğru yol aldım.

Aras caddesi... 


Burası en korktuğum mekan.  Polislerin bile girmeye cesaret edemediği yer.Kırık dökük evlerin bir arada bulunduğu, gözle görülebilecek türden korkunun olduğu cadde.  Ama evimize gitmek için tek yol burasıydı. Her gün buradan korku dolu anlar yaşamamak için dualar ediyordum. Bir keresinde boğazıma dayamışlardı bıçağı. Ama Sercan kurtarmıştı beni. İşte böyle tanışmıştık Sercan ile.

Korktuğum başıma geldi ve bir kişi önüme çıktı. Kapüşonuyla yüzünü gizliyordu.  Gittikçe yaklaşıyordu bana. Benim bacaklarım tutulmuşcasına yerinden kımıldamıyordu. Bu bir kızdı. Asi ve sert duruyordu. 

''Sökül!'' dediğinde bir an duraksadım.

''Ne?'' 

''Para diyorum. Sökül!'' dediğinde titreyen ellerimi cebime götürdüm ve son kalan 10 liramı kıza uzattım.

''Bu ne? Dilenciye sadaka mı veriyorsun?''dediğinde boğazımda bir şey düğümlendi. Aniden kız eli ile kapüşonunu hızlıca arkaya itti. Gözleri maviydi. Yüz hatları da keskindi. Fakat göz çevresinde aşırı derecede siyah kalem vardı. Bu  onu dahada sert gösteriyordu. Boynunda bir kuru kafa dövmesi vardı. Gittikçe korkuyordum. Hızlıca bir bıçak çıkarıp boynuma yaklaştırdı.

''Ne yapıyorsun sen?'' diye cılız bir şekilde konuştum.

''Sen beni bu parayla kandırabileceğini mi sanıyorsun? Yanılıyorsun! Şimdi sökül.'' ceplerimi yokladım. Kahretsin hiç bir şey yoktu ceplerimde. Ne yapacağım şimdi ben? 

''Yok! Yemin ederim yok.'' çok ama çok endişeliydim. O ise sinir küpüne dönmüştü.

''Eğer iki saniye içerisinde bana para vermezsen sana yapabileceklerimi tahmin edemezsin.'' yutkundum. Ne yapabileceğini çok iyi biliyorum. Sonuçta boğazıma dayalı bir bıçak vardı. 

''Gerçekten yok!'' korkum iki kat artmıştı. Derken elimdeki saati gördüm. Gümüş veya altın değildi ama parası da iyiydi.Hemen saati çıkardım ve ona verdim. ''Bunu al ve yalvarırım bırak beni.'' hemen aldı ve baktı saate.

''Para eder bu.'' dedi ve boğazımdaki bıçağı çekti. ''Git!'' dedi ve bende koşarak eve gittim.

Yanaklarım ıslandığını hissettim. İstemsizce gözyaşlarım dökülüyordu. Korkum gözyaşlarımda gizliydi. Usulca ağlıyordum korkum yüzünden.

Eve vardığımda annem ve babam özel eşyalarını topluyorlardı. Sonuçta İzmir'de lüks bir semtte zengin bir aile gibi yaşayacaktık. O yüzden hiç bir ev eşyasına ihtiyaç yoktu. Bende hemen odama geçtim. Odam küçüktü ve şirindi.Mavi renklerin baskın olduğu eski bir odaydı. Ama yinede burayı seviyordum. Mutluydum. Bütün zorluklara karşı mutluydum. Kolilere baktım. Küçük ama anlamlı olan eşyalarım buradaydı. Hayatım çok sakindi. Bu temin yaşadığım olay gibilerini saymıyorum. Ama yinede her zorluklarla baş etmeyi öğrenmiştim. Şimdi ise gidiyorduk. Yeni züppe ve lüks hayata hoş geldin diyordum. 

''Defne! Hadi kızım çabuk ol. Gidiyoruz.'' dedi annem cılız sesiyle. Konuşurken kesin yorulmuştur şimdi hemen gitmeliyim. 

Annem hasta. İki adım attığı an yoruluyor. Aslında benim bilmediğimi sanıyorlar. Ama babamla konuşurlarken duydum. Fakat hala ne hastalığı olduğunu bilmiyordum. 

''Geldim anne.'' 

İzmir'e giden otobüse binmiştik artık. Oh çektim bir an. Hiç değilse yolculukta uyuyabilirdim. Tam olarak sekiz saat sonra oradaydık. İstanbul'dan vazgeçmek istemiyordum ama annem ile babamın rahat bir yaşam sürmesini istiyordum.  Onlar için her şeye katlanırdım. 

Koltuğa yaslandım ve gözlerimi kapadım. Gözlerimi açtığımda İzmir'de olmayı umuyordum. 

Hoşça kal pisliklerini bile sevdiğim okul.

Hoşça kal Aras sokağı.

Hoşça kal...

Sadece sevmiştim...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin