17. Bölüm

80 7 1
                                    

Hatırlatma

Odama, bilgisayarımın önüne geçeceğim sırada çantamdan gelen telefonumun sesini duydum ve telefonu açmak için okul çantamı açtım. Mesaj gelmişti ama bu bildiğim bir numara değildi.

Umarım kutudaki şeyi unutmamışsındır.

Gözlerimle odamı taradım ve bilgisayarın yan tarafında duran kırmızı kutuyu gördüm. Kutunun yanına gittim ve kutuyu açtım. Fakat kutuyu açmamla gözlerimin büyümesi bir oldu. Kağan'ın dün gece giydiği ceket. Onu siyahından daha çok siyaha boyayan ceket.

Gittikçe hatırlamaya başladım. Dün Kağan'ın bana verdiği ceketini. Bu ceket yüzünden Can ile tartışmamızı ve geceye dair her cümleyi. Ceketi bana yollamıştı. Bende olmasını istiyordu ama neden? Neden ceketi bana kutuyla yollamıştı? Can'dan ceketi nasıl almıştı? Bunların hepsini öğrenmeliydim. Hemde hemen.

>>>>

Hemen mesaj gelen numarayı aradım. Kağan'ın bu ceketi bana vermesinin bir nedeni olmalıydı. İki bip sesinden sonra telefon açıldı.

''Aramanın gerektiğini sanmıyorum.'' telefonu kapatacağını sandım ama tam tersine kapatmadı. ''Neden ceketi bana geri verdin? Ayrıca ceketi nasıl aldın?'' duraksamadan en tuhaf ses tonuyla konuştu.

''Bu soruların önemi var mı? Vermek istedim ve verdim. Ayrıca nasıl aldığım seni ilgilendirmiyor?'' dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Dört cümlelik telefon konuşmamızdan çıkardığım tek sonuç bana bir şey söylemeyecek olduğuydu. 

Kafamın biraz daha karışmasını sağlayabilecek tek şey Selin ile ilgili olan şifreydi ve bunu öğrenmeyi çok istiyordum. Eğer bir soruna olan merakımı gideremez isem diğerine olan merakımı gidermeye çalışırdım her zaman. Bilgisayarımın sandalyesine oturdum ve Selin'le ilgili olabilecek şeyleri düşünmeye başladım. Aklımdan şifre için her şey geçmişti. Dosyayı açtım ve düşündüğüm şifreyi girdim. İlki olmamıştı. Aslında on sekiz denememin hiç biri işe yaramamıştı. Kağan'ın , Gizem'in ve Erk'in bile adını denemiştim ama olmamıştı. En son denediğim şifrede olmazsa bırakacaktım fakat oldu. Şifreyi bulmuştum. Hemde öylesine denediğim ilk şifreydi.  

Kaza. 

Dört hanelik bir şifre. Aklımın ucuna gelmeyen tek sonuç. Dosya açıldığı an karşıma bir video çıktı. Bekletmeden videoyu açtım ve izlemeye başladım. Bu olamazdı. Can'ın dediği kanıtlardan birisi bulmuştum. Arabanın firenlerini bozan kişi Can'dı. O yapmıştı ve bu dosya şuan benim elimdeydi. Yapabileceğim tek şey Can her ne kadar bu dosyayı istese de ona vermemekti. Bundan birilerinin haberi olmalıydı fakat benim bildiğimi bilmemeliydi ama nasıl? 

Kötü olan Can Duman en büyük kötülüğü kardeşine ve sevdiği kişiye yapmıştı. Ona güvenmek hataydı. Kahverengi gözlerinden masumluk görürken ondan ne kadar iğrenebileceğimi şuan anlamıştım. O beni veya herhangi birini öldürebilirdi. Selin'in ölümüne sebep olan kişiden her şey beklenebilirdi. 

Kapımın tıklatılmasıyla düşüncelerimden arındım ve hemen sekmeyi kapattım. ''Gel.'' 

''Kurabiye ve süt getirmiştim.'' yanıma yaklaştı. Yüzüme dikkatlice baktıktan sonra konuştu. ''Aman tanrım, Defne neden yüzün bembeyaz?'' Elimle yüzümü yokladım. Terlemiştim ve ayı zamanda buz gibiydim. Sanırım yaşadığım şokun eseriydi.

''Yok bir şey Senem abla. İyiyim ben.'' 

''Emin misin? Bak eğer iyi değilsen Şükrü abine söyleriz hastaneye gidersiniz.'' Senem ablanın bana önem verdiği her halinden belliydi. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sadece sevmiştim...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin