5

1.8K 281 143
                                    

Merhaba umarım iyisinizdir, hepinize iyi akşamlar ve iyi okumalar !! ^^

Salıncak macerası üzerinden bir kaç gün geçmiş. O gün Minho derse girdiği zaman öğretmeni Jisung'un derse girmemesi üzerinde ona yardım ettiği için çokça azarlanmıştı.

Öğretmeni Jisung ile kesinlikle yakın olmasını istemiyordu ve bunu rahatça da belli ediyordu. Minho ise bunu pek umursamamaya çalışıyordu. Ama yine de o günden sonra Jisung'u bir türlü görememişti.

Minho yine onu göremeyeceğini düşünerek umutsuzca yürürken ona çarpan beden ile dalgın olduğu için korkarak kafasını kaldırdı.

" Aman tanrım Jisung ! Dikkat et ! "

Ona çarptığı için geriye doğru sendeleyen Jisung'u kollarından tuttu ve düşmesini engelledi. Tekrar adımlarını düz attığından emin olduktan sonra kollarını bıraktı ve çekinerek sordu.

" İyi misin ? "

" İyiyim. Beni düşmekten kurtardığın için teşekkürler. "

Minho, Jisung'un sesinde hissettiği soğukluk ile kaşlarını çattı. O günden sonra ne olmuştu böyle ?

" Sen iyi misin ? "

Jisung onun hala konuşmasına karşı sinirli bir ses ile konuştu. " İyiyim dedim ya ! "

" Hey hey ! Sakin ol. Neden bağırıyorsun ? "

" Asıl sen neden hala benimle konuşmaya çalışıyorsun ? "

" Jisung neden seninle konuşmak istemediğimi düşünüyorsun ? "

" Bunu kendin istemedin mi ? "

" Tam olarak neyi ben istemişim ? "

Jisung hiçbir şey söylemeden sadece durdu. Minho ise derin bir nefes verdi ve onun ellerinin tutarak ağaçların oraya götürdü ve yere oturmasını sağladı.

" Evet sana tekrar soruyorum neden bu şekilde düşünüyorsun ? "

" Bu şekilde düşünmüyorum. Asıl sen benimle konuşmak istemiyorsun. "

" Ne zaman böyle bir şey söylemişim ben ? "

" Piyano öğretmenimiz söyledi. Ona benimle konuşmak ve beni görmek istemediğini söylemişsin. "

Minho duydukları ile zaten çatılı olan kaşlarını daha da çok çattı. Bunların amacı neydi ki ? Ona Jisung ile konuşmamasını, Jisung'a ise onunla konuşmak istemediğini söylemeleri de nereden çıkmıştı ?.

" Ne ? "

" Evet bunu sen söylemedin mi ?. Bunu bana kendin söyleseydin inan bana daha az kırıcı olurdu. Seni rahatsız ettiğimi bilmiyordum Minho. "

" Beni rahatsız ettiğin falan yok Jisung, ben öyle bir şeyi aklımdan bile geçirmedim. "

" Ne ? "

Minho bir elinin Jisung'un yanağına götürdü ve yanağını okşadı. " Neden sana böyle bir şey söylediklerini bilmiyorum ama bunların hepsini aklından çıkar. Seninle zaman geçirmeye bayılıyorum ve bir daha asla benim hakkımda başkası ne söylerse söylesin bana sormadan onlara inanma. "

Jisung'un yüzünde bir gülümseme belirdi ve " Olur " diye sessizce mırıldandı. Minho'nun onunla böyle konuşması ve yanağını tutması yüzünden hissettiği utanç ile yanakları yanmaya başlamıştı.

Minho ellinin altında ki yanaktan yayılan hissettiği sıcak ile sessizce kıkırdadı ve elini oradan çekti.

Jisung artık hissedemediği el ile bir an kaşlarını şaşkınca kaldırdı ama sonra hissettiği yumuşak dudaklar ile artık daha da utangaç hissediyordu.

" Hey. " Jisung kafasını başka bir yere çevirdi ve elini Minho'nun koluna çıkardı.

Minho muzipçe sırıtarak ona baktı ve cevap verdi. " Efendim ? "

" Böyle şeyleri aniden yapmamalısın. "

Minho onun utandığını bilmesine rağmen yine de sormaya devam etti. " Peki neden ? "

" Çünkü... çünkü.. yapmamalısın. "

" Vay canına bu çok açıklayıcıydı Jisung. Bundan sonra bunu aklımda bulunduracağıma kesinlikle emin olabilirsin. "

Jisung elinin altındaki koldan elini kaldırdı ve yavaşça oraya vurdu.

" Ah! Aman tanrım elin çok ağır kolumu kaybettim sanırım. " Minho kolunu ovarak sahte bir sızlanma bıraktı.

" Ne ?! Minho özür dilerim o kadar sert vurduğumu bilmiyordum. Gerçekten özür dilerim. "

Jisung iki elini de Minho'nun kollarına çıkarmış ve kendini affettirmeye çalışıyordu. Minho ise gördüğü bu görüntü ile daha fazla kendini tutamamış ve gülmeye başlamıştı.

" Ne ? Ne oldu ? Neden gülüyorsun ? "

" Jisung sakin ol. Sadece sana şaka yapmıştım tabi ki de o kadar sert vurmadın. "

Minho onu tekrar kollarından tutmuş ve kendine daha yakın gelecek şekilde oturtarak yanağına tekrar bir öpücük kondurmuştu.

Jisung bunu umursamayarak elini kolundan çekerken Minho'nun kalp atışını hissetmesi ile elini daha çok Minho'nun göğsüne bastırdı.

Minho hiçbir şey söylemeden sadece Jisung'un yüzüne bakıyordu. O da kendi elini kaldırarak Jisung'un elinin üzerine koydu ve hissettiği hafif ağrı ile elini daha çok oraya bastırdı.

Jisung hayatında sanki ilk defa kalp atışını hissediyormuş gibi mutluydu. Minho ise yaşadığı kalp ağrıları yüzünden kendini kötü hissediyordu.

İkisi de orada konuşmadan birbirlerine odaklanmışken bahçede ve herkes tarafından rahatça görülebilecek bir yerde olduklarını unutmuşlardı. Bunun ikisinin adı da sinirle söylendiğinde anladılar.

" Jisung ! Minho ! "

Umarım beğenmişsinizdir !! ^^

I See | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin