Piknik günü çok güzel başlamıştı her şey çok eğlenceliydi akşam olduğunda yanan ateş , yanımda mavi , omzunda başım, nefis kokusu insan daha ne isterdi ki . Kimsem kalmadı dediğim noktada o çıkmıştı karşıma kendime itiraf edemesem de benim her şeyim olmuştu. Bir şeyler çalmak istediğini söyleyip yanımdan kalktığında yerinin soğukluğu ile ürperdim nasılda bütünleşmiştim onunla. O gidince yanıma oturan Mehmet'e sen kafayı mı yedin der gibi bakıyordum aslında bana bakışlarını hep hissediyordum ama hiç ondan tarafa bakmamıştım. Ah sınıfta maviyi kızdırmak için yanına oturmam büyük hataydı sözde masum çocuk diye düşünüyordum ama çok ısrarcı çıkmıştı.
-Manolya seninle konuşabilir miyiz?
Son kez ona durumu netleştirmek için bunu kabul ettim ona maviye olan aşkımı anlatacaktım. Biraz da oflayarak "Tamam Mehmet konuşalım" diyerek yerimden kalktım. Yürürken hala konuşmuyordu kamp ateşinin görüş alanından çıktık ona dönüp "artık konuş istersen" dedim.
-Sınıfta yanıma ilk geldiğinde çok şaşırmıştım , senin gibi birisinin benim yanıma oturmak istemesi çok güzeldi gözlerimi senden alamadım zaten hala alamıyorum bunu fark etmişsindir.
Sözünü kestim
-Mehmet sen çok iyi birisin ama benim sana söylemem gereken bir şey var derken birden beni önünde durduğum ağaca yaslayıp öpmeye başladı. Neler olduğunu idrak edip ona tokat atmam bir oldu
-Ama neden vurdun
-Sen ne yaptığını sanıyorsun Mehmet ben sana ne ümit verdim ki beni öpme cürretini kendinde buluyorsun
-Ama sinem bana benden hoşlandığını ama çekindiğini söyledi bende seni öperek bu duruma bir son vereceğimi düşündüm
-Ah Mehmet seninle oynamışlar ben maviyi seviyorum dediğimde sanki uzaylılar ülkeyi istila etmiş dermişim gibi bakıyordu
-Nasıl yani?
-Nasılı ortada onu seviyorum bu kadar basit diyerek oradan uzaklaştım çok sinirliydim mavi öğrenirse onu mahvederdi döndüğümde mavi yoktu gözlerim etrafa bakarken Kaan yanıma geldi maviyi sorduğumda gözlerini kaçırdı
-Mavi sizin yanınıza geldi ama oradan geriye koşarak geldi ve hiçbir eşyasını almadan motoruna atladı gitti.
Bunları duymak beynimden aşağı kaynar sular dökülmesine yetmişti. Bizi görmüştü lanet olsun bizi görmüştü .Gözlerim sinemle buluştuğunda tek kaşını kaldırıp bana gülüyordu. Her şeyin onun oyunu olduğunu anladım ama artık çok geçti onu bulmalıydım. Kaan'a beni götürmesini rica ettim mavi ceketini çantasını her şeyini orada bırakmıştı dönerken yağmur başlamıştı. Dönüş yolunun uzun olduğunu düşünürsek sırılsıklam olacaktı ve kızgın olduğuna emindim.
Eve döndüğümde herkesin suratı düşüktü pamuk nineye maviyi sorduğumda gitti çiçeğim dedi.
-Nasıl gider , nereye gitti yanına gitmem lazım.
-Kızım biraz anlattı olanları
-Görüldüğü gibi değil ninecim her şeyi açıklamam lazım ona
-Güzel kızım ben onu tanıyorsam bu şu an biraz imkansız . Mavi bu zamana kadar kimseye duvarlarını indirmemişti sana olduğu gibi şimdi ise duvarların altında kaldı. Ondan uzak durmak şu anda en iyisi
-Hayır bunu yapamam oyun oynadılar bize
-Anlıyorum güzel kızım ama sana yerini söyleyemem.
Odama çıktım her şey karışmıştı oysa açıklayabilirdim açıklamam lazımdı hemen telefona sarıldım ama telefonu kapalıydı.
Günler geçiyordu ,evde sorduğum hiç kimse bana yerini söylemedi. Hakan amca bile mavinin ricasını hatırlattı "o gelene kadar beklemek en iyisi güzel kızım , ben onu tanıyorsam ona kimse ulaşamaz şimdi"
2 hafta sonunda mavi geri gelmişti aşağıdan araç sesi duyduğumda araçtan inen maviyi gördüm hemen aşağı koştum sonunda gelmişti merdivenlerden inip onun boynuna atlayacaktım onun kokusunu özlemiştim aşağı koşarak indim onu evdekilerle konuşurken gördüm tam boynuna atlamaya çalışırken bana bakan buz gibi bakışları ile olduğum yerde kaldım. "Ben " diyebildim ama yanımdan buraya geldiğim ilk gün bana bakan buz bakışlarla karşılaştım. Her şey başa dönmüştü ama şimdi daha kötüydü.
Peşinden bende yukarı çıkıyordum ama kapısını öyle bir kapattı ki açmaya cesaret edemedim. Kapıya vurdum ama açmadı
-Mavi konuşmamız lazım
İçerden gelen müzik sesleriyle beni duymamak için uğraştığını fark edebiliyordum üstüne gitmekle gitmemek arasında kaldım ve tam kapıya tekrar vuracakken onu süslenmiş püslenmiş gördüm
-Nereye gidiyorsun böyle
-Pardon
-Böyle süslenmiş nereye gidiyorsun mavi
-Randevum var geç kalıyorum dedi ama bunları derken gözleri beni hiç öpmemiş , saçlarımı hiç okşamamış gibi bakıyordu. Önüne geçtim
-Gidemezsin
-Pardon sen buna karışamazsın
-Karışırım konuşmadan gitmene izin veremem
-Konuşmamıza gerek yok ben göreceğimi gördüm diyerek beni itip yanımdan geçti, ona dokunmaya çalıştım ama elimi tutup "buna yeltenme bile " dedi evet bizi görmüştü ama ben bunun bir yanlış anlaşılma olduğunu ona anlatamıyordum. Başkasına gidiyordu beni dinlemediği için onu aldattığımı düşündüğü için başkasına gidiyordu başkasına dokunacaktı.
Okul zamanı geldiğinde benden önce çıkmıştı beni şoförlerimizden birisi okula bıraktı, okula gittiğimizde okulda değildi sonra ki günlerde benden önce çıkıyordu ama okulda olmuyordu. Mehmet benden defalarca özür dilemesine rağmen bunun bir önemi yoktu çünkü maviye ulaşamıyordum beni dinlemiyordu bunun bir oyun olduğunu anlatmam lazımdı ve aklıma bir plan geldi
Mavi ya beni dinleyecekti ya da dinlemesinin bir yolunu bulacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh parçam (girlxgirl)
DragosteMavi- kimseye ikinci kez dönüp bakmayan İzmir'in en zengin ailelerinden birisinin kızı. Asi , dik başlı ve vurdumduymaz. Manolya - Bursa'da ortalama bir ailenin tek kızı olan mavi gözlü uzun dalgalı saçları olan masum bir prenses . Bir felaket sonr...