welter

54 5 7
                                    

Çalan telefon sesiyle gözlerimi araladığımda bulunduğum yere göz gezdirdim. Sağımda duran komodindeki telefona uzandığımda üstündeki nota baktım.

"Bu senin telefonun, Saat 8 de işyerinde olman gerek. Adres ve geri kalan her bilgi telefonunda notlarında -Annen"

Notu koparıp alarmı durdurdum. Ayağa kalkıp odada gezindim. "Benim odam mı?" Kitaplığa ilerleyip üzerindeki fotoğrafa baktım. Küçük çocuklu bir aile resmiydi. Odada duran aynanın önüne geçtim ve kendime baktım. "Merhaba..." Zihnimi biraz zorladığımda ismimi anımsadım. "Merhaba Görkem."

"Yine unutmak ve ismin dışında tüm hayatını unuttun değil mi?" Derin bir nefes aldım ve telefonumdan notlara girdim. Bana ait bilgilere göz gezdirdim. Hastalığım, işim ve adresim. Unutkan birinin olmaması gereken bir mesleğe sahip olduğumu ve annemle aynı şirkette çalıştığımızı öğrendiğimde dudaklarım aralandı. Ardından annemin ismine baktım. Deniz...

Zorlukla nefes aldım ve okur okumaz unuttuğum -aklımda tutmak istemediğimden- bilgilerin olduğu notları kapadım. Fakat aklıma takılan tek şey, benim hastalığıma sahip birinin nasıl yazar olabildiğiydi. Yazdıklarını unutan biri, nasıl yazmaya devam edebilirdi? Başımı iki yanımda salladım ve aynanın hemen yanında duran dolaba yaklaşıp kapaklarını araladım. Kıyafetlerin arasından süzülen kokuyu iliklerime kadar hissettiğimde elimi kıyafetlerin üzerine sürttüm. Bir o kadar başkasınınmış gibi hissettiren bir o kadar da bir zamanlar üzerimde olduğunu bildiğim kıyafetlere baktım. Tüm hayatımı dramatize eden bir yönüm olduğunu fark ettiğimde güldüm. Kendi varlığımı her gün yeniden keşfediyor ve tanıyor oluşuma güldüm ardından.

Açık mavi kazağı elime aldığımda elimde hissettiğim dokusu bana geçmişten bir kaç parça his verdi. Zihnimin bilgiye ve hisse aç oluşunu tüm hücrelerimde -hatta bazen boğazımda hissettiğim o garip düğümde bile- hissediyordum.

Üzerimi giyindikten sonra odanın kapısını yavaşça araladım. Evde biri olup olmadığını denemek için seslendim. "Günaydın?" Aniden koşarak yaklaşan ve havlayan köpekle irkildim. Güldüm. "Hey... Merhaba!" Başını okşadıktan sonra bana sevgiyle bakan gözlerine baktım. "Ne kadar sevgi dolusun, halbuki sahibinin her gün seni unuttuğunu bilsen çok üzülürdün." Başını sevgiyle elime sürttüğünde derin bir nefes aldım ve eğildiğim yerden ayağa kalktım. "Şimdilik gitmem gerek." Uzun koridordan ilerlediğimde büyük bir salon ve ona birleşik mutfakla karşılaştım. Mutfağa ilerleyip dolu sürahiden kendime su doldurdum. Bu sırada tezgahta hazırlanmış sandviç ve üzerindeki nota uzandım. "Yemek yemeden çıkma."

"Annemle aynı evde mi kalıyorum?"

Boşluğa sorduğum soruya güldüm ve sandviçi öylece olduğu yerde bıraktım. Koridordan ilerleyip çıkış kapısının önündeki askıdan bana ait olabilecek her hangi bir ceketi üzerime geçirdim ve dolaptan bir çift ayakkabı çıkardım. Buradaki her şey bana ait gibi göründüğünden -herhangi bir kadın kıyafeti görmediğimden- yalnız yaşadığım gerçeğine ulaştım.

Evden bir yabancı gibi ayrıldığımda anahtarlarımı almayı da unuttuğumu fark ettim. Telefonumdan bir taksi çağıracakken duraksadım. İş yerinde olmam gereken saate gereğinden fazla vakit olduğunu fark etmem bana yeni bir fikir verdi. Yaramaz bir çocuk gibi bana söylenenlerin tersini yaptığımı bilsem de sıkıcı düzenime dönmedim. Hiç bilmediğim hiç görmediğim -öyle sandığım- sokaklarda bir sokak kedisi gibi dolandım. Ya da ağaçtan ağaca, gökyüzünde buluttan buluta uçan bir kuş gibiydim. Sadece içimden geldiği gibi sokaklardan girip çıkıyordum. Bir otobüs durağına geldiğimde cebimi karıştırdım. Cebimde bulduğum otobüs kartı ve nota baktım.

"Yine beni dinlemeyip taksiye binmedin. Bineceğin otobüs "142B", kartın da cebinde. İneceğin durak "Cumhuriyet", kaybolursan telefonundan hemen beni ara."

Hep böyle yaramaz mıydım yani? Halbuki ilk defa böyle bir farklılık yaptığımı sanmıştım. İnsanın zihninin geçmişe dair bomboş bir odası olması insana nefes almayı bile ilk defa yapıyormuş gibi hissettiriyormuş demek ki.

Başımı iki yanımda sallarken yaklaşan otobüse bindim ve bir kenara çekildim. Etrafımdaki tanımadık yüzlere baktım. Bazılarının telaşı vardı, bazılarıysa öylesine sakin öylesine yetişecek hiçbir şeyi yoktu. Benim gibi kaybolmuş hisseden var mıdır diye merak etmedim değil. Kaybolmuş hissetmesi için benim gibi varlığına dair hiçbir şeyi olmayan biri olmasına gerek yoktu da. Sadece herhangi bir sebepten dolayı, belki yalnızlıktan, belki toplumun içinde bulunmanın verdiği o garip rahatsız edici histen, bilmiyorum herhangi bir histen dolayı kaybolmuş hisseden biri. Var mıdır? Merak ediyorum. Öyle çok düşünüyorum ki gelmem gereken yere sanki gözümü kapayıp açtığım gibi geliyorum. Ya da belki de evime yakın bir yere gidiyorum. Bilirsiniz ya bilmiyorum işte.

İndiğim yere baktığımda size anlattığım kaybolmuşluk hissine tamamıyla kapıldım. Öyle ki nefes alışverişlerim hızlandı, irkildim ve insanlardan korkar buldum kendimi, hatta telaşa da kapıldım.

O sırada bileğime değen bir elle hafifçe sendeledim ve elimi hızla çektim. Gözlerim bulanıklaşır gibi olurken zorlukla sese dönüp tanıdık gelen suratına baktığımda konuştu. "Hey, günaydın! Seni almam için Deniz hanım yolladı."

Daha fazla gözlerimi açık tutamadığımda zihnimde kesik kesik sesler ve görüntüler belirdi.

"Hafızasını kaybetmesi, kimliğinin değiştiği anlamına gelmiyor. O hala aynı Görkem."

Kadının sözleri üzerine adam alayla konuştu. "Kimliğini ona hatırlatmazsan kim olduğunu da asla bilemez."

"Hafızasını tamamen kaybetmedi. Bir gün her şeyi yeniden hatırlayacak." Adam başını iki yanında salladı.  "Kendini kandırma artık."

Gözlerimi zorlukla açtığımda karşımdaki yüzüne baktım. "Sen..." Kaşlarımı çattım. "Sanki seni bir yerden hatırlıyor gibiyim." Ardından ekledim. "Ki bu hiç mantıklı değil." Sakince bana baktı. "Sen geçen gün kötüydün biraz, üstünden de zaman geçti, belki de ondan hatırlayamadın. Mert ben."

"Hatırlayamamam gerekiyor, normal olan bu." Duraksadım. "Ama hatırlıyor gibi hissediyorum." Ardından ekledim. "Hatta bana bu yaptığın şey, bana bunu daha öncede yaptın." dediğimde kaşlarını kaldırdı. "Ne yaptım?"

"Bu yaptığın her neyse..." Gözlerimi gözlerine çıkardım ve zorlukla konuştum. "Hatırlamamı sağlıyor."

i forgot bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin