Selaaaaaam,
Geri geldim :)))
Bomba etkisi yaratacak bir bölüm oldu. Sizi önce onlarla tanıştırmak istedim. Herkesi bilirseniz hikayeye daha hakim olacaksınız. Uzun ve keyifli bir bölüm oldu benceeee.
Keyifli okumalar <3
3 YIL ÖNCE, 20 TEMMUZ 2019, SAAT: 23.59
"Zamanı geldi! Hadi herkes yerlerine!" dedim telaşla ellerimi ovuştururken. 10'dan geriye büyük bir heyecanla sayıyorduk. Yerimde duramıyorum! Ve işte, bana doğru geliyor. Gülümseyerek elini belime doladı. 3,2,1! Herkes ellerindeki dilek balonunu gökyüzüne bırakınca büyülü, eşsiz bir manzara çıktı ortaya. Gülümseyerek Bora'ya diktim gözlerimi. "İyi ki doğdun," dedim gözlerine bakarak. Bizim müziğimizin eşliğinde ellerini belime dolamış, gülümsüyordu.
Pastasının başına geçti. "Hepiniz bugün burada olduğunuz için gerçekten çok teşekkür ederim. İyi varsınız. Beni yalnız bırakmadınız. Ama sen Hazan, bugünü benim için her seferinde daha özel yapan hayatımın aşkı," deyip gözlerini aşkla dikti üzerime. "İyi ki varsın," deyince kulaklarıma kadar kızardım. Bir dilek tuttu ve alkışlar eşliğinde pastasını üfledikten sonra yanına geçtim. "Son nefesime kadar seni diledim," diye fısıldadı kulağıma ve gülümseyerek diğerleriyle görüşmek için döndü ki pastayı yüzüne atma şerefi de bu partiden en az zevk alan Selen'e düştü. Kahkahalar koparken gülümseyerek kollarını iki yana açtı ve bana döndü.
"İyi ki doğdun ortak," deyip dudağından öptüm.
Bora, herkesle görüşmeden önce yüzünü temizlemek için deniz kenarına gitti. Fırsattan istifade ederek hemen Aslan'a bakındım. Nerede yine bu çocuk? Kalabalığın içinden geçip, onu bulmaya çalışırken tabi ya! Nerede olduğunu çok iyi biliyorum. Barın bir köşesinde oturmuş, Merih ile birlikte tüm kanepeleri yiyorlardı. Gözlerimi ikisinin de üzerine diktim. "Ben yeme diye uyarmaya geldim. Gidip bir bizimkilere bakayım," deyip hızla ağzını temizledi ve uzaklaştı yanımızdan Merih.
Aslan, elindekini yavaşça tabağına koydu. Suçlulukla maviş gözlerini üzerime dikince başımı salladım. Her neyse şimdilik buna ayıracak vaktimiz yok. Hızlı olmalı, çabuk davranmalıyız. Cebinden bir tomar para çıkardı. Hızla yanından gidecektim ki kolumu sımsıkı tuttu. "Hazan, emin misin?" deyince başımı salladım. "Yakalanırsak bu sefer küçük bir hacizle kalacaklarını sanmıyorum."
"Bu sefer yakalanmayacağız mavişim. Öyle bir lüksümüz yok merak etme," deyip en nefret ettiği göz kırpma hareketimi de yaptım ve hızla yanından uzaklaştım.
Tekrar kalabalığın arasından hızlı adımlarla geçtim ve kimsenin fark etmediğinden emin olduktan sonra lavaboların olduğu yere geçtim. Anlaştığımız gibi, maddeyi verecek bende parayı vereceğim ve hemen bitecek bu iş. Derin bir nefes aldım. Sıkıntı çıkmayacak. Çok geçmeden anlaşmayı yaptığımız adamın yanındaki sıska, uzun boylu çocuk geldi. Siyah kapüşonunu indirip, elini cebine koydu. Hemen parayı çıkardım. Küçük paketi uzattı. Değişimi yaptıktan sonra tam gidecektim ki çocuk kolumdan sımsıkı tuttu. Gözlerimi üzerine diktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
478
General FictionBu kitap, küçük hayatlarında büyük değişiklikler yapmak için yola çıkanların kitabıdır. Siz hayatınızın iplerini nerede ele almaya başladınız? İlk ne zaman büyüdünüz? İlk hatayı nerede yaptınız? Sevmeyi hiç bilmeyen birine sevmeyi öğretebilir misini...